carl gustav jung'un ruh uçuşu yaptıran şaheserlerinden biridir. nice keşiflere, farkındalıklara ve ilhamlara ışık saçar. örnek verilen hastaların eylemleri** altındaki ruhsal nedenleri anlatan bölümler agatha christie romanı yazan dostoyevskigibi hissettirir. astral bir seyahatle çağrışım deneylerine katılmak için meditasyona başlanır.*
(ruh uçuşunun fonunda çalan vivaldi, kanatlara rüzgarı esenlikle gönderir:
--spoiler--
klasik çin felsefesi karşıt iki evrensel ilke tanır: aydınlığın adı ''yang'', karanlığınki '' yin '' dir. bunlardan biri gücünün doruk noktasına ulaştığında, karşıt ilke hemen filizlenir ve coşar. burada içsel bir çatışkıdan doğan ruhsal bir denkleştirme ilkesinin imgeselleşmiş açıklaması yatar. bir kültür doruk noktaya ulaştığında, er ya da geç, yıkılma zamanı da gelmiş demektir. hoşnutsuzluk ve umutsuzluk veren bölünme olgusu, beraberinde yeni bir ışık da getirir.
--spoiler--
--spoiler--
deli takkesinin altında, yokuş çıkarken bir sonraki inişe sevinerek gülen bir bilge bulunduğunu herkes bilir. aslında bilgelik ve delilik ayrılmaz iki sıkı fıkı dosttur.
--spoiler--
--spoiler--
düş, ruhun en karanlık, en gizli köşelerine yerleşmiş dar bir kapıdır. bu kapı benlik bilincinin var olmasından çok önceki bir zamana, ruhu bireysel bilincin hiç ulaşamayacağı bir yerin çok ötelerine sürükleyip götüren o kökensel geceye açılır.
--spoiler--
--spoiler--
kendini tanımayan bir kişi bir başkasını tanıyamaz. ve her birimizde de yüzünü bilmediğimiz bir yabancı vardır. bizimle düşler aracılığıyla konuşur ve bize kendisinin, tanıdığımız bizden ne denli farklı olduğunu gösterir. çözülmesi güç bir durumda çabaladığımızda, her fırsatta bizi uyaran, bizi başarısızlığın içine iten davranışımızdaki hatayı gün ışığına çıkaran odur. o içimizdeki yabancıdır.
--spoiler--
--spoiler--
egemen bir kompleksin etkinliği altında bulunan kişiler, yaşamlarında karşılaştıkları yeni verileri, bunları egemenliğe alan kompleks doğrultusunda algılarlar ve anlarlar; kısacası özne sürekli olarak kompleksin değişiklerine uyarak yaşar.
--spoiler--
--spoiler--
düşler yakından bakıldığında komplekslerle ilgili belirtilerdir. düş, varlığını uykumuzda sürdürür; uyku bizi bilinçaltına iter, ama bir psişik etkinliğe de göz yumar.
--spoiler--
--spoiler--
düz insanların düşleri de düzdür; beyinleri değişiklik gösteren karmaşık insanların düşleri karmaşık olur. çocuk düşleri ise inanılmaz bir derinlik taşır.
--spoiler--
--spoiler--
içimizdeki karanlıkları göze alamazsak bütünlüğümüze asla ulaşamayız. insanlar olmaları gerektiği gibi olabilseler, baskı altına aldıkları günahları çocuklarına yansıtmak zorunda kalmazlardı. bunda büyük ve üzücü bir gerçek yatmaktadır; çünkü işlenmemiş günahlar bağışlanamaz.
--spoiler--
--spoiler--
sevmemiz gereken ve bireysel yaşamımız boyunca bizde varolan ''öz'', benlikten farklıdır. öz, ruhsal bütünlüğümüzdür bizim; bilinçten ve bilincin üzerinde yüzdüğü sonsuz ruh okyanusundan oluşmuştur. ruhum ve bilincim işte ''öz''ümün bileşimi. bunun içinde yer alırım ben, tıpkı bir adanın denizde, bir yıldızın gökyüzünde yer aldığı gibi.
--spoiler--
fred alan wolf 'tan yapılan alıntıyla uçuşumuzu sonlandıralım:
--spoiler--
bedeninizle özdeşleşmenizi sağlayan, sizi dış dünyadan ayıran şey fiziksel zaman ve mekan değil bilgi'dir. kendine has özellikleri bulunan, ayrı bir varlık olarak var olmanız bu bilgi'ye bağlıdır. gizli bilgi'ye sahip olursanız ruhunuzun farkına varırsınız. bu bilgiye sahip değilseniz, ruhunuzun da farkında değilsiniz demektir. başkalarıyla ayrım hissetmeniz zihin ya da bilgi temelli bir durumdur.
--spoiler--
--spoiler--
birçok kişi duyguların düşünceleri dağıttığını düşünür. oysa durum tam tersidir. duygular, dünyevi varoluşun paradokslarını çözerek düşüncelerin harekete geçmesini sağlar.
--spoiler--