bugün

2 kasım 2011 trabzonspor cska moskova maçı

herşey lehine olduğu halde dahi kazanması gereken hiçbir maçı kazanamayan şenol güneş hocanın eseri olarak beraberlikle sonuçlanmış karşılaşmadır.

kötülüğünden değil şenol hocanın, kaderi böyle.

o topçu gitti, bu satıldı şeklindeki bir savunmaya katılmak mümkün değil. uefa ligi'ni sattığı ve gönderdiği futbolculara rağmen mi açık ara önde bitireceğini sanıyordu trabzonspor? akılcı transfer yapmadı, nokta transfer yapmadı diyin canınızı yerim ama "o gitti, bu yok, şunu eşek tepti" derseniz, adı süper ligimize müthiş futbol kalitesine kanan ve "idare eder" bir kadro kurup suyunu çıkarıncaya dek aynı kafada devam eden bir anlayışı yüceltmiş olursunuz.

türkiye liginde alex nasıl ilerlemiş yaşına rağmen vazgeçilmezse, trabzonspor da burak yılmaz üzerinden kurduğu kurguyu suyu çıkıncaya dek devam ettiriyor işte. burak yılmaz da bir insan sonuçta ve ancak türkiye ligini forse edebilecek kadar meziyetlerle, yeteneklerle donatılmış ancak dünya çapında üst düzey sayılamayacak bir oyuncu.

haftasonu gelir soma linyitspor'a 3 gol atabilir bu adam ama avrupa başka bir mecra. bir b planınız yoksa ancak hasbelkader başarılarla kendinizi avutur ve gerçeği görmezden gelebilirsiniz.

dünkü maçın ikinci yarısında rakip herşeyi ile burak'ı kontrol altına aldı ve siz hala her topu ısrarla ona oynamaya devam ettiniz. boşalttığı alandan sürpriz adamlarla sonuca gitmeyi 94 dakika boyunca akıl bile etmediniz. allah korusun burak, 3 hafta sahalardan uzak kalsa ne yapacaksınız tıpkı önceki haftalarda olduğu gibi?

cevap hazır elbette; "burak'ın yokluğunu hissettiğimiz bir maç oldu."

abdurrahman çelebi'den geçilmiyor bu köyde. koyun istiyoruz kardeşim koyun, hala bize keçi gönderiyorsunuz.