birleşmiş milletler insan hakları evrensel beyannamesi 1. maddesi der ki:
'bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar.
akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.'
şimdi bu beyannamenin tartışmalı olduğunu biliyoruz,
yani evrensel olarak nitelendirilen bu hakların lokal bazda ne kadar farklı değerlendirildiğini görüyoruz, gördük, gör-eceğiz...
Kaddafi'nin ölümünün yayınlanışı da bununla ilintili biraz...
Konu Kaddafi olunca beyanname 'hikaye' oldu.
Saddam olunca da 'hikaye' olmuştu. Halihazırda google'a saddamın ölüm anı videosu yazarsanız karşınıza inanılmaz sayıda video listesi çıkar.
Kaddafi'nin ölümünü medya niye böyle servis etti? -Küresel medyadan bahsediyorum-
Hepimizi bu görüntülerle -hiçbir uyarı vermeden- karşıkarşıya bırakarak ne yapmaya çalışıyor?
Mesela bu sayfanın ortasında bile bu fotoğraf asılı duruyor. insanın kanını donduracak nitelikte.
uluslararası ilişkiler minvalinde konu apaçık ortada...
Elinde telefonla Kaddafi'nin ölü bedeninin fotoğrafını çeken insanların zihniyetinin temellerini de hadi oradaki bağlamla açıklamaya çalıştık -velek ki-
Ama dünya halkı niye bunu izliyor/izledi?
Öldüğünden emin olmanın yolu bu değil elbette, sonuçta bu düzmece bir film de olabilir...
Zira komplo teorilerinin sonu yok ki...
bu hiper gerçeklikle oynanan oyun ne? -Küresel bazda-
bir de hilari'nin veni vidi vici'sine ve öncesindeki 'vav' nidasını da işin içine katarsak...
sanki the texas chainsaw massacra izliyor kadın 'popcorn'uyla.