bugün
- sık sık aldığınız iltifatlar16
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz14
- anın görüntüsü19
- çok üzgünüm sözlük8
- karıya kıza doymuş erkek11
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz11
- icardi190523
- erkolar kapatılsın11
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor9
- mühendis erkeklerin genel özellikleri17
- maca sekiz11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı14
- nervio12
- türklerin çok kolay devlet kurması17
- tc'yi atatürk değil ingiliz ve yahudiler kurmuştur31
- kötü gününde sevdiğine mi gidersin seni sevene mi14
- insan olmaya ceyrek kala13
- arda güler12
- etine dolgun kız8
- fatih terim9
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek15
- taktik verin16
- çocuğunuzu özel okulda okutur musunuz22
- gecenin şarkısı10
- icardi1905 adamdır12
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz8
- muharrem ince'nin diyanet kapatılsın mı anketi10
- türklerin ingilizce konuşamama nedenleri31
- her türk vatandaşına türkiye gezisi12
- en obez özelliğiniz19
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması14
- sizi cuma saflarında göremedim sözlük10
- akp chp yakınlaşması15
- risale i nur21
- burda senin paran gecmez diyen delikanli kiz11
- en çok yaşamak istenilen şehir10
- beni özlediniz mi10
- selahattin demirtaş13
- temiz oje sürmek8
- allaha küfür etmek10
- türklerden adam çıkmaması17
- bir müslüman olarak filistin benim meselem değil36
- bir gün önce tanışılan kızın yazlığa davet etmesi14
- ruh varsa neden görünmüyor13
- uludağsözlük'ün ölmesi ve gömmeyi unutmaları10
- selahattin demirtaş'ın 42 yıl hapis cezası alması12
- okula bikiniyle gelen kız9
- sözlükteki erkek nüfusu9
- filistin'in türklere ihanetleri sıralı tam liste24
- üstteki yazarla nereye gitmek isterdin8
http://www.gercekgazetesi...e-haz%C4%B1rlan%C4%B1rken kıdem tazminatı muharebesine hazırlanırken
akpnin kendi deyimiyle ustalık döneminin ilk icraatı, belli ki iş güvencesi açısından işçi sınıfının pratikteki en önemli mevziine göz dikmek, kıdem tazminatını kaldırmaya girişmek olacak.
bu hakkın kaybedilmesi, türkiye burjuvazisinin on yıllardır süren bir hayalinin gerçekleşmesi, omzundan büyük bir yükün kalkması anlamına geliyor. peki işçi sınıfının örgütleri olarak sendikalar, konfederasyonlar bu saldırıyı göğüslemeye, sadece göğüslemek de yetmez püskürtmeye hazır mı?
akpnin işçi bürosu gibi çalışan hak-i̇şi bir kenara bırakırsak, türk-i̇ş ve di̇sk için de bunu söylemek mümkün değil. hükümetin nabız yoklama ve ısındırma hamlelerinin ardından hızlı bir taarruz sürecinin başlayacağı şimdiden belli olduğu halde, henüz her iki konfederasyon cephesinde de ciddi bir hazırlık başlamış değil. daha da kötüsü, türk-i̇ş, örgütlü olduğu işyerlerindeki işçileri mücadeleye çağırmak yerine yatıştırmaya çalışıyor. 15 temmuzda türk-i̇ş genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında mustafa kumlu, işçilere kıdem tazminatı kalkacak diye paniğe kapılmayın diyerek bu hakkın gasp edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. i̇şçiler mücadeleye atılmadan, evlerinde otururken konfederasyon yöneticilerinin bugüne kadar savunabildikleri bir mevzi oldu da, biz bilmiyoruz herhalde. kumludan öğrenmek lazım!
kumlunun hesabı farklı tabii. kıdem tazminatı bugün öyle bir noktada ki, işçi sınıfının sınırlı bir kesiminin bile bu saldırının içeriğinin farkına varması, çığ etkisi ile büyüme potansiyeli taşıyan, sendika bürokrasisinin dizginleyemeyeceği bir mücadelenin fitilini ateşleyebilir. bu nedenle türk-i̇ş yönetimi başından itibaren mümkün olduğu kadar kendi kontrolünden çıkmayacak biçimde süreci yönetme, yasak savma şeklindeki eylemlerle geçiştirme eğiliminde olacağının sinyallerini veriyor.
di̇sk ise özellikle tarihsel olarak kıdem tazminatı mücadelesinin merkezinde yer alan bir konfederasyon olarak o dönemin hakkını veren bir noktada değil. kıdem tazminatının, bugün özellikle kriz dönemlerinde toplu işten çıkarmaları ciddi bir maliyet haline getirerek fiilen işçilere iş güvencesi sağladığı gerçeğini görmezden geliyor. meseleyi anti-demokratik çalışma yasalarına karşı olma gibi sınıfsal temelden yoksun bir bakış açısıyla değerlendiriyor.
hükümetin sendika istatistiklerini açıklama kozu, en çok 70li yıllara oranla gücü kat be kat zayıflamış olan di̇ski etkileyecektir. i̇statistiklerin açıklanması, işkolu barajı üzerinden sadece yetkinin kaybedilmesi değil, sendikaların tepesine çöreklenen bürokrasi açısından elde ettikleri avantajları da kaybetmesi anlamına gelecektir. türk-i̇şe bağlı birçok sendikanın da benzer bir duruma düşmesi söz konusu olabilir. dolayısıyla hükümetin kıdem tazminatına direnenlere karşı bu kozu oynama ihtimali var.
buraya kadar çizdiğimiz tablo karamsar görünse de aslında değil. çünkü işçi sınıfı saflarında işyerlerinden başlayarak sınırlı da olsa bir hareketlilik var. bir dizi işkolunda, çeşitli yerlerde direnişler devam ediyor. i̇şçiler sendikal haklarına sahip çıkmak için mücadele ediyor. bazı sendikalar, konfederasyonlarını önümüzdeki dönemde daha fazla zorlayacaklarını, konfederasyon ayrımı gözetmeksizin işçi sınıfının dayanışması ve birlikte mücadelesi için çalışacaklarını gösteren adımlar atıyorlar. bu adımların yarıda kalmaması için, mücadele çağrısı yapan sendikaların bir an bile kaybetmeden işyerlerinden başlayarak bu mücadeleyi örmeye girişmesi ve tüm güçlerini seferber etmesi gerekir. konfederasyon yönetimlerini köşeye sıkıştırmak, geri adım atılmasının önüne geçmek ancak o zaman mümkün olacaktır.
di̇sk, konuyla ilgili olarak türk-i̇ş ile aynı gün gerçekleştirdiği basın toplantısında i̇şçi sınıfının bugüne kadar uğrunda bedeller ödeyerek kazandığı hakların elinden alınmasına asla göz yummayacağız. bu uğurda mücadele etmeyenleri de tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakacağız. şeklinde açıklama yapmıştı. di̇ske bağı işçiler bu sözlerin takipçisi olmalı, di̇sk yönetiminin mücadeleden geri durduğu bir an bile olsa onları sadece tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakmamalı, hesabını sormalıdır. türk-i̇şteki işçilere ise tekel mücadelesinin dersleri yeter.
ve gelelim keske. bugün kıdem tazminatı saldırısının kamu emekçileri üzerinde bir etkisi olmayabilir. ama bu mevzi kaybedilirse, bütün işçi sınıfı kaybetmiş olacak. yarın sıra kamu emekçilerinin iş güvencesine gelecek. kesk üyesi emekçilerin özellikle polis barikatlarının önünde sıklıkla attıkları bir slogan vardır: biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz? bugün kesk, kıdem tazminatı saldırısına karşı mücadelede var gücüyle yer almazsa, yarının işçilerinin tümüyle güvencesiz çalışması sorumluluğunun yükünü omuzlarında taşır.
o halde gün, kamu emekçisiyle özel sektör işçisiyle, ev kadınıyla emeklisiyle, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle bütün işçi sınıfının seferberlik günüdür. yeni kazanımlar elde etmek için son mevzii savunmak, örgütlülüğü arttırmaktan başk
akpnin kendi deyimiyle ustalık döneminin ilk icraatı, belli ki iş güvencesi açısından işçi sınıfının pratikteki en önemli mevziine göz dikmek, kıdem tazminatını kaldırmaya girişmek olacak.
bu hakkın kaybedilmesi, türkiye burjuvazisinin on yıllardır süren bir hayalinin gerçekleşmesi, omzundan büyük bir yükün kalkması anlamına geliyor. peki işçi sınıfının örgütleri olarak sendikalar, konfederasyonlar bu saldırıyı göğüslemeye, sadece göğüslemek de yetmez püskürtmeye hazır mı?
akpnin işçi bürosu gibi çalışan hak-i̇şi bir kenara bırakırsak, türk-i̇ş ve di̇sk için de bunu söylemek mümkün değil. hükümetin nabız yoklama ve ısındırma hamlelerinin ardından hızlı bir taarruz sürecinin başlayacağı şimdiden belli olduğu halde, henüz her iki konfederasyon cephesinde de ciddi bir hazırlık başlamış değil. daha da kötüsü, türk-i̇ş, örgütlü olduğu işyerlerindeki işçileri mücadeleye çağırmak yerine yatıştırmaya çalışıyor. 15 temmuzda türk-i̇ş genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında mustafa kumlu, işçilere kıdem tazminatı kalkacak diye paniğe kapılmayın diyerek bu hakkın gasp edilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. i̇şçiler mücadeleye atılmadan, evlerinde otururken konfederasyon yöneticilerinin bugüne kadar savunabildikleri bir mevzi oldu da, biz bilmiyoruz herhalde. kumludan öğrenmek lazım!
kumlunun hesabı farklı tabii. kıdem tazminatı bugün öyle bir noktada ki, işçi sınıfının sınırlı bir kesiminin bile bu saldırının içeriğinin farkına varması, çığ etkisi ile büyüme potansiyeli taşıyan, sendika bürokrasisinin dizginleyemeyeceği bir mücadelenin fitilini ateşleyebilir. bu nedenle türk-i̇ş yönetimi başından itibaren mümkün olduğu kadar kendi kontrolünden çıkmayacak biçimde süreci yönetme, yasak savma şeklindeki eylemlerle geçiştirme eğiliminde olacağının sinyallerini veriyor.
di̇sk ise özellikle tarihsel olarak kıdem tazminatı mücadelesinin merkezinde yer alan bir konfederasyon olarak o dönemin hakkını veren bir noktada değil. kıdem tazminatının, bugün özellikle kriz dönemlerinde toplu işten çıkarmaları ciddi bir maliyet haline getirerek fiilen işçilere iş güvencesi sağladığı gerçeğini görmezden geliyor. meseleyi anti-demokratik çalışma yasalarına karşı olma gibi sınıfsal temelden yoksun bir bakış açısıyla değerlendiriyor.
hükümetin sendika istatistiklerini açıklama kozu, en çok 70li yıllara oranla gücü kat be kat zayıflamış olan di̇ski etkileyecektir. i̇statistiklerin açıklanması, işkolu barajı üzerinden sadece yetkinin kaybedilmesi değil, sendikaların tepesine çöreklenen bürokrasi açısından elde ettikleri avantajları da kaybetmesi anlamına gelecektir. türk-i̇şe bağlı birçok sendikanın da benzer bir duruma düşmesi söz konusu olabilir. dolayısıyla hükümetin kıdem tazminatına direnenlere karşı bu kozu oynama ihtimali var.
buraya kadar çizdiğimiz tablo karamsar görünse de aslında değil. çünkü işçi sınıfı saflarında işyerlerinden başlayarak sınırlı da olsa bir hareketlilik var. bir dizi işkolunda, çeşitli yerlerde direnişler devam ediyor. i̇şçiler sendikal haklarına sahip çıkmak için mücadele ediyor. bazı sendikalar, konfederasyonlarını önümüzdeki dönemde daha fazla zorlayacaklarını, konfederasyon ayrımı gözetmeksizin işçi sınıfının dayanışması ve birlikte mücadelesi için çalışacaklarını gösteren adımlar atıyorlar. bu adımların yarıda kalmaması için, mücadele çağrısı yapan sendikaların bir an bile kaybetmeden işyerlerinden başlayarak bu mücadeleyi örmeye girişmesi ve tüm güçlerini seferber etmesi gerekir. konfederasyon yönetimlerini köşeye sıkıştırmak, geri adım atılmasının önüne geçmek ancak o zaman mümkün olacaktır.
di̇sk, konuyla ilgili olarak türk-i̇ş ile aynı gün gerçekleştirdiği basın toplantısında i̇şçi sınıfının bugüne kadar uğrunda bedeller ödeyerek kazandığı hakların elinden alınmasına asla göz yummayacağız. bu uğurda mücadele etmeyenleri de tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakacağız. şeklinde açıklama yapmıştı. di̇ske bağı işçiler bu sözlerin takipçisi olmalı, di̇sk yönetiminin mücadeleden geri durduğu bir an bile olsa onları sadece tarih önünde sorumluluklarıyla baş başa bırakmamalı, hesabını sormalıdır. türk-i̇şteki işçilere ise tekel mücadelesinin dersleri yeter.
ve gelelim keske. bugün kıdem tazminatı saldırısının kamu emekçileri üzerinde bir etkisi olmayabilir. ama bu mevzi kaybedilirse, bütün işçi sınıfı kaybetmiş olacak. yarın sıra kamu emekçilerinin iş güvencesine gelecek. kesk üyesi emekçilerin özellikle polis barikatlarının önünde sıklıkla attıkları bir slogan vardır: biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz? bugün kesk, kıdem tazminatı saldırısına karşı mücadelede var gücüyle yer almazsa, yarının işçilerinin tümüyle güvencesiz çalışması sorumluluğunun yükünü omuzlarında taşır.
o halde gün, kamu emekçisiyle özel sektör işçisiyle, ev kadınıyla emeklisiyle, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle bütün işçi sınıfının seferberlik günüdür. yeni kazanımlar elde etmek için son mevzii savunmak, örgütlülüğü arttırmaktan başk
güncel Önemli Başlıklar