bugün

paul eluard

işgalin ardından sokağa çıkma yasağının eklenivermesiyle gökyüzü paris' de o kadar güzel görünmüyordu artık, eiffel eski yüksekliklerinde mağrur değildi. insanlık ayıbının temsilcileri gamalı haç rozetleriyle sokaklarda dolaşıyor, geceleri canavar düdükleriyle karartma uygulanıyordu. 14 temmuz 1789' u yaşamış bir ulus dört duvar arasına terk edilmeye çalışılıyordu. böyle bir dönemde bu boğucu sıkıntıya iki satır karaladı eluard:

kapılar tutulmuş neylersin?
neylersin içerde kalmışız?

işgale karşı direniş az sayıdaydı, erzak gittikçe azalıyordu. yokluk içinde isyan dolu bir satır daha ekledi kalem:

şehir yenilmiş, açlıktır başlamış, neylersin?

ve gece gündüz paris' i saran koyu karanlık, acının, üzüntünün karanlığı:

neylersin karanlık da bastırmış?

inanıyordu yine de, iki insanın sımsıcak sevgisi dağıtabilirdi bu karanlığı:

sevişmezsin de neylersin?

hürriyet mücadelesinde, hürriyet şiiri elden ele dolaştı. bir elde tüfek, diğer elde hürriyet şiiri, kalpte gabriel perilerin acısı... gönlünden taşanın şekillendirdiği adamdı eluard.