Yazarın; "ulan tanri degil mi kizan , sevinen , bagislayan bunlar insani ozelikler degil mi? " cümlesiyle herşeyi beşerî kıstaslarda değerlendirme zaafiyetini gösteren ilkel insanî aklın bir yanılsamasıdır. Tersi bi mantıkla baktığımızda bunlar insanî özelliklerin tanrıya izafesi değil belki de Tanrının ilahî bir özelliğinden bir cüz'ü canlılara bahşetmesi olarak da kabul edilebilir. Şimdi;
1-Eğer tanrıya inanıyorsanız, hangi dine inandığınız da çok önemli. Çünkü islam dini "Allahın zatını düşünmenin" hiçbir mâkul bir sonuç ortaya çıkarmayacağını kabul eder. Zaten aklı veren tanrıdır, ki bu sınırlı bir akıldır zaten ve sınırsız ve aşkın olanı anlayamaz. Ayrıca teoloji disiplininde dinler, beşerî ve semavî dinler olarak farklı kategorilerde ele alınır. Beşerî dinlerde (ya da din benzeri inanç sistemlerinde) kadına bakış açısının dikotomilerini anlamak için Freud'un "Totem ve Tabu"sunu, yine Musevilikteki peygamber imajı hakkında mâlumat ve fikir sahibi olmak için de yine aynı yazarın "Musa ve Tektanrıcılık" kitabını okumanızı tavsiye ederim.
2-Eğer tanrıya inanmıyorsanız zaten dinin önermelerini de kabul etmiyorsunuz demektir ve bundan dolayı da müşterek bir zeminde akıl yürütemeyeceğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla tartışmak gereksizdir.
3- Kadim hristiyanlık geleneği, islam dininde olduğu gibi huzurlu bir siyasi platform ve düşünce ortamı bulamadığı için nakil konusunda büyük sıkıntılar yaşamıştır. Mısırda kahire müzesinde bulunan Hz osman döneminde dağıtılan mushaf ile bugün tüm dünyadaki Kur'an mushaflarının harfiyen aynı olması bize islam dininin birincil kaynak açısından şanslı olduğunu gösterir. Ancak Hristiyanlık geleneğinin pagan roma kültüründen etkilendiği de su götürmez bir gerçektir ve bundan dolayı da hristiyanlık dininde tanrıya cinsiyet addedilmesi gayet doğaldır.
4-inancımız gereği biz Rabbimizin insanüstü olduğunu kabul ederiz ve cinsiyetin de bize has olduğuna, onu bağlamayacağına inanırız. Ama bağlığı açan arkadaşın tanrısı kadınsa ve bakireyse talibim biline..
