nedeni de, erkeklerimizin kadını; çamaşır makinesi-bulaşık makinesi-neslini devam ettirecek bir gereç-seks objesi-can sıkıntısında bir oyuncak görmesi.
bunun yansıması olarak kadın; kendini bedeli ödeneceği ve sahip olunan bir meta gibi görerek karşı cinse duvar örüyor.
erkek; bu duvarı aşmak için ya kapital birikimini kullanıyor veya zorluklarda ortaya vandalizm ruhunu çıkarıyor.
kanıksanmış bir durum olan, kadının sosyal hayatta yeri erkek egemenliğinin hoşgörüsü ile belirlenir tarzı kısır bir döngüye neden oluyor. toplum değerlerini içinde bir kadın hareketide maalesef olmamıştır.
dünyada 1960-70 lerin kadın hareketi ve özgür yaşam, vatikana karşı bir hareket olup bizim gibi az gelişmiş ve toplumda burjuva-aristokrat kesimin olmaması nedeniyle cinsel özgürlük-mini etek olarak yansımıştır.
halen kadın hakları-hareketleri diye basın-yayın organlarında makale-roman-film-müzik vb üretkenlik yapan, sosyal hayatta ön planda olan kadınlar, pornografik eserlerini gazete köşelerinde teşhir etmiyorlar mı? aşk adı altında her gün başka erkek ile olan birlikteliği empoze etmiyorlar mı? sanat adı altında toplum değerlerine zıt icraatlar yapmıyorlar mı?
şüphesiz, gerçekten ülke ve insanlar için + katkı yapan insanları tenzih ederim. lakin; bu kadınlar tamamen arka planda ve toplumda rolmodel değiller.
sonuç olarak, markette-toplu taşımada-iş hayatında veya sokakta size tebessüm ederek yol veren yada yardım eden-teşekkür eden bir kadın potansiyel verici oluyor.