bugün

ateş istemek için en ideal kişi

yolda yürüyorsunuz, sigaranızı yakacaksınız. ama ne çakmağınız var ne kibritiniz. çevrenizde yüzlerce sigara içen insan olmasına rağmen büyük bir sıkıntıya düşüyorsunuz ve sorunsuz bir ateş alma eylemi için başlıyorsunuz beyin fırtınasına: acaba kimden ateş istesem? senaryoları gözden geçirelim:

genç bir bayandan ateş istemek, felaketlerin en kötüsüdür. dershanenin önünde ellerinde sigarayla bekleşen çıtırlardan, kaldırımda yürürken karşı istikametten size doğru gelen, elinde sigarası havalı havalı yürüyen bir bayandan nasıl ateş istenebilir ki? yanlarına yaklaşıp "pardon ateşinizi alabilir miyim" dediniz. o an başınıza gelebilecek en kötü şey vuku bulur: sigarayı bahane ederek onu arzulayan, ona tecavüz etme arzusunda olan adi bir sapık konumuna düşersiniz. ateş isteme talebinizi reddetse yine iyi, ya o kalabalığın içinde "imdaaat, sapık var!" diye bağırırsa!

bir bayandan ateş istemek zaten bir delikanlının yapacağı son şeydir. bunun istisnası yok mu, elbette var:

biraz soluklanmak ve bir sigara içmek için parktaki bankların birine oturdunuz. sigaranızı çıkardınız, ceplerinizi yokladınız; ama o da ne? o allahın belası çakmağınızı yine evde unuttunuz. sağa sola bakındınız, sigara içen bir allahın kulu yok. birden gözünüz elinde sigarasıyla yan bankta oturan yaşlı teyzeye ilişti. mağrur, mağdur, alnındaki çizgilerin, elindeki kırışıklıkların her biri birer yaşanmışlık timsali... ve bilirsiniz ki şefkatli bir ses, içten bir merhaba ile asla sizi reddetmeyecek. yavaşça yanına gider, tebessümle "merhaba teyzeciğim" der, ondan da "merhaba yavrum, merhaba oğlum" karşılığını aldıktan sonra yanına oturursunuz. çantasından çıkardığı çakmağıyla sigaranızı yakar ve sohbet eşliğinde sigaranızı yudumlarsınız artık.

ama herkes o teyze mi ki? elbette değil. baksana yolda yürüyen şu insanlara. her biri birer yamyam. sigara içiyorlar ama içine çektikleri o dumanı özümseyememişler. ulan halden anlayın be mına koduklarım. iki dakikadır yanmamış bir sigarayla dolanıyorum, biriniz de çıkarın çakmağınızı da yakın şu sigaramı be! kurtuluşumuzun resmi olur, o an; ama nerdeeee....

şu çocuklara bak mına koyum. ulan yaşınız kaç da ulu orta sigara içiyosunuz, a tüysüzler. sizden ateş istemek mi? asla...
akşama kadar sigaramı yakmadan dolanır yine de almam sizden. milyon taneniz etrafımı çevirse "abi lütfen sigaranı yakayım mı" dese yine kabul etmem. bilinç sahibiyim lan ben bre davarlar, sosyal sorumluluk denen bi olay var hem. bunun hesabını nasıl veririm yoksa, yıkılın karşımdan...

şuna bak hele. havanı skiim senin. görgüsüz piç. bir elinde cep telefonuyla malboş, diğer elinde yanan sigara. nah alırım senden o ateşi. hem zaten havalı götveren, istesem de vermeyebilir. reddeden ben olayım.

yok lan bunlar çok hızlı yürüyor, belli ki bi yere yetişecekler. "abi veremem, acelem var" derse bozulurum.

o saçını skeyim emi senin. o yanındaki kızı ha keza. elindeki sigara götüne girsin. tipim değilsin lan sen...

şu amcadan mı istesem yoksa? "ben gençlere ateş vermiyorum evlat" der gibi bi havası var. gözüm tutmadı seni. ölümün sigaradan olsun amca.

offfff, nerdesin be kardeşim sen yaaa. kaç zamandır seni arıyordum. yıldız gibi parlıyorsun o durakta. belli ki garibansın, hem yaşıt da sayılırız senle. o kadar rahatım ki senden ateş isteme noktasında. zaten bizi bizden daha iyi anlayacak kim var ki şu dünyada.

ver bakalım şu ateşini güzel kardeşim, ver de beraber yanalım...