bugün

iktidar yozlaştırır

insanlık tarihi boyunca en ufak organizasyonun yönetiminden en büyük devletin iktidarına kadar bir şekilde doğruluğunu ispatlamış bir önermedir.

bir veya bir grup insanın diğerlerinden daha fazla -ve diğerlerini etkileyebilecek- bir güce sahip olması ister istemez kişiliklerinin değil iktidarın gerektirdiği gibi davranmalarını sağlamıştır.

zimbardo deneyinin de gösterdiği gibi en alaksız insan bile otoriter olması gereken bir role sokulduğunda kişiliğine, inançlarına göre değil konumuna göre hareket eder.

genelde organizasyonlarının, özelde devletlerin tarihsel olmasada yapısal gelişimi tamamamen iktidarın güçlerinin kısıtlaması ve eskiden bütünüyle sırtlandığı sorumluluğun, zamanla daha geniş kitlelere devredilmesi esasına dayanır.

insanlar sıkıntıdan cumhuriyete, demokrasiye geçmedi. kuvvetler ayrılığı, hukuğun üstünlüğü, anayasa, seçim, şeffaflık, vs. gibi kavramlar ipneliğine yaratılmadı.

bunlara ihtiyaç duyuldu, çünkü başlıkta sözü edilen şey her zaman olagelmiştir, bundan sonra olmayacagını da iddia edemeyiz.

böyle olmasa idi toplumun en akıllı, en zeki, en bilgili, en iyi, en ahlaklı, vs. kişi veya kişilerini bulur -sınırsız güçler ile- bütün iktidarı onlara bırakır sonrada siyaset denen boktan konuyu bir daha düşünmezdik.

ancak bu böyle olmadı, olamadı. bütün devrimler kendi çocuklarını yedi, insanlığın büyük bir kısmının umudu olan sosyalizm bile bu yüzden amacından saptı.

elimizde bu kadar deneyim varken kendi çapında bir organizasyon olan sözlükte bunun farklı gelişeceğini söylüyorsanız izin verin de "nasıl olacak o iş?" diye sorabilelim.

konu iyi insan, kötü insan meselesi değil. marvel dünyasında yaşamıyoruz buralarda mutlak iyi ya da mutlak kötü insanlar yok.

dünya üzerindeki hiçbir insan tamamen tarafsız olamaz. hiç kimse her konuya objektif yaklaşamaz.

misal: bir arkadaşını ile hiç tanımadığınız birisi arasında geçen tartışmaya nasıl nesnel yaklaşabileceksiniz?
peki sizin bizzat taraf oldugunuz bir çatışmaya?

"bizde insanız zaman zaman hata yapabiliriz" iyi bir savunma değil. hayatı boyunca tek yanlışlık yapmış bir hakim o yanlışın etkilediği kişiler açısından kötü bir hakimdir. kimse bu adam eskiden ne yapmış diye bakmaz.

sizin yaptıgınız her şeyi haklı görmeniz de durumu değiştirmez. belki gerçektende haklısınızdır ancak şu durumda bizim bunu anlama şansımız bulunmuyor.

sözlükte bulunduğum süre zarfında moderasyon ile ilgili hep şikayetler var idi. (zaman zaman çoğaldı, zaman zaman azaladı)
belli ki ortada bir sorun var. gerçekte bir sorun olmasa dahi sözlüğün ciddi bir bölümü bir sorun olduğuna inanıyor.

-açık konuşayım sizi eleştirenler(ben dahil) sizin bulunduğunuz konumunuzda olsalardı durum pek farklı olmazdı, yine aynı sorunlar patlak veriridi. (çünkü burada sorun kişi sorunu değil.)-

bu durmda "ne yapapılır?" diye kafa yorma yolunu da seçebilirsiniz, konuya "ya sev ya terket" mantıgı ile yaklaşıp her muhalifi uçurmayı da. (ama bu sorunun kendisini halleder mi? bilmiyorum)

belki böyle bir şey yapmak da istemiyorsunuzdur ama ufak bir eleştirinin altına "bu yakında uçurulur" mealinde şeyler yazılıyorsa anlayabiliriz ki insanlarda böylesi bir kanı oluşmuş.

neyse, bana müsaade. dediğim gibi seçim sizin, isterseniz benim böyle şeyleri dillendirmemin asıl nedeninin soros'tan aldığım altı haneli rakamlar olduğunu da iddia edebilirsiniz.

güç sizinle olsun.