bugün
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler14
- flörtü eleme sebepleri13
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- suratı sabunlamak11
- öğretmen maaşları19
- aleyna tilkinin annesi vs melis sezen'in memeleri8
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek36
- uludağ sözlük discord grubu8
- anın görüntüsü16
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü20
- 007 slip don giysin kampanyası10
- eksi ruyaları kaldıracak kantar13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması24
- macar bakanının türklük açıklaması12
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- yanındakiyle yaşar aklındakiyle ölürsün15
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- ameliyat ettikleri hastann karnında mala unuttular10
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek8
- sözlüğün terzisi8
- 007 silik yesin kampanyası9
- bik bik silik yesin kampanyası9
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak10
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri11
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak17
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay19
- görüldü bile atmayan insan tipi22
- fenerbahçe8
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks14
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri11
- allah yerine hızır'dan yardım istemek14
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- erkeklerin iğrenç özellikleri21
- keki kabarmayan sözlük kızı30
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- deniz gezmiş25
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor17
- eloande14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek12
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek9
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı30
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni17
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- durduk yere tribe giren erkek17
- allah ile tanrının farkı var mı9
entry'ler (1045)
Kesinlikle her tarafının komşularla sarılmış olması.ulan sırf evlerin arasındaki mesafe dolayısıyla abd'ye hayranlık duyuyorum.
Bazen herhangi çabanın sonucunda elde edebileceğim şeyleri düşünüyorum ve belki de bu düşünme sonucunda hevesim tükeniyor ve o şeyi elde etmek için hiçbir istek duymuyorum.daha doğrusu gösterilen çabaya değmeyeceğini anlıyorum.galiba tembellikten kurtulmanın en önemli yolu düşünmeyi bırakmaktan geçiyor.bir çabanın sonucunu düşünmeden bodoslama yürümek lazım belki de.
Lafı uzatmadan konuya gireceğim,bugün bir sosyolog dinledim ve kendisi bütün insanların aynı yetenek seviyesine,hemen hemen aynı zekaya sahip olduklarını ve eğer isterlerse her konuda başarılı olabilecekleri gibi açıklamalarda bulundu.peki neden bazılarımız her türlü başarıyı elde ederken bazılarımız da tutunamayana dönüşüyor?bizi ayrıştıran tembellik mi,isteklerimizin farklı olması mı,koşullar mı,yaşadığımız çevre mi,yediklerimiz içtiklerimiz mi,genetik mi?ben bu soruya cevap verebileğimi düşünmüyorum ama keşke herkesin başarılı olduğu,hayallerinin gerçekleştiği,intiharların olmadığı,hayal kırıklığı denen şeyin sadece filmlerde karşımıza çıktığı bir dünya mümkün olabilseydi diyorum.
Nuri bilge ceylan iyi filmlere sahip ama iyi bir yönetmen mi?
Gaspar noe,lars von trier,david lynch gibi daha pek çok sayabileceğimiz yönetmen gerçekten teknik olarak iyi işlere imza atmışlardır ve derinlik olarak da nuri bilge ceylan filmlerinden daha aşağı kalır yanları yoktur.peki ceylan bu teknik zayıflıkları minimalist bir tarz yaratmak amacıyla bilinçli bir şekilde mi tercih etmiştir yoksa imkanları mı bu kadardır?
Ne fark eder ki?
Sonuçta ana akım sinemanın yavanlığından,içi boş gürültüsünden sıkılan izleyiciye bir seçenek sunmuyor mu?bunu hangi amaçla ya da hangi bilinçle yaptığı o kadar da önemli mi?
Bir de ceylan'a burjuva özentisi,fakir,bir baltaya sap olamamış adamların mastürbasyon malzemesi yakıştırması yapanlar var.sanat herkes için değil midir?sadece belirli bir zümreye mi aittir?alt sınıflar kutsal damacanalar'a mı mahkumdur?hem insanların sanatla bile olsa kendilerini ayrıcalıklı hissetmek istemelerinde ne sakınca vardır?art house seven her alt sınıf birey özenti midir?
Falan filan...
Gaspar noe,lars von trier,david lynch gibi daha pek çok sayabileceğimiz yönetmen gerçekten teknik olarak iyi işlere imza atmışlardır ve derinlik olarak da nuri bilge ceylan filmlerinden daha aşağı kalır yanları yoktur.peki ceylan bu teknik zayıflıkları minimalist bir tarz yaratmak amacıyla bilinçli bir şekilde mi tercih etmiştir yoksa imkanları mı bu kadardır?
Ne fark eder ki?
Sonuçta ana akım sinemanın yavanlığından,içi boş gürültüsünden sıkılan izleyiciye bir seçenek sunmuyor mu?bunu hangi amaçla ya da hangi bilinçle yaptığı o kadar da önemli mi?
Bir de ceylan'a burjuva özentisi,fakir,bir baltaya sap olamamış adamların mastürbasyon malzemesi yakıştırması yapanlar var.sanat herkes için değil midir?sadece belirli bir zümreye mi aittir?alt sınıflar kutsal damacanalar'a mı mahkumdur?hem insanların sanatla bile olsa kendilerini ayrıcalıklı hissetmek istemelerinde ne sakınca vardır?art house seven her alt sınıf birey özenti midir?
Falan filan...
insanları 'erkek,kadın' diye ayrıştırmaz.
Krzysztof kieslowski'nin öldürme üzerine kısa bir film'ine göndermeler olan (ya da ben öyle zannediyorum) eser.özellikle köprü üzerindeki heykelin suya atıldığı sahne neredeyse birebir aynı.
Sadece 1971 yılında '19' ayrı filmde oynamıştır.
"Corona" diye bir ayakkabı modelleri var,şaka gibi.yakında 'hemoroid' diye bir model çıkartmalarından korkuyorum.
Yorum bölümlerinde insanlar ürün hakkında yorum yazacaklarına,genel olarak kime aldıklarını yazdıkları site."eşime hediye aldım,sevgilime aldım,sözlüme hediye ettim" gibi.inanmazsınız bu gözler "kayınçoma aldım" gibi bir yorum bile okudu.anladık çok sosyal,geniş ailelere sahip insanlarsınız ama biraz da ürün hakkında yorum yapın.
Sıkıcı,çoooook sıkıcı bir film.yeni dönem lgbt filmlerinden bıkmıştık zatenuludagsozluk bu da yeni hiçbir şey söylemiyor.benim tavsiyem bunu izleyip zaman kaybedeceğinize gidin aşk-ı memnu'yu 40.kez tekrar izleyin.
Kafana takma.
Kimi yerlerde birkaç ayda dağıldığı söylenmekte,kimi yerde yıllarca taş gibi kaldığı.ilginç.
Sneaker dayanıksızlığından bıkmıştır...
En ucuz modelinin neredeyse 300 liradan başladığı bir markaya "fakir ayakkabısı" diyen insanların varlığını göstermiştir.
Görünüş olarak güzel ayakkabılar üretiyorlar ama dayanıklılık anlamında fazla bir şey beklememek gerek.
Günlük deri ayakkabılara daha çok yönelmesi gereken marka.
Gereksiz bilgi deposu.insanları hiç ihtiyaç duymadıkları bilgilere boğmakta.sağlık sektörüyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir insan neden oturup da varis tedavi yöntemlerini dinler?
Şu günlerde herkesin diline doladığı gibi bir stres kaynağı değildir.aslında bir insanın en son stres duyması gereken yerdir.bundan birkaç ay önce trafikten,gürültüden,kalabalıklardan,iş stresinden,yoğunluktan şikayet eden insanlar şimdi de evde kalmaktan şikayet ediyorlar.evimizde mutlu değilsek bu işte bir sorun var...
Tam da tahmin ettiğim gibi artık filmleri tekrarlamaya başladılar ve ilk açıldığındaki o heyecanı kaybettiler.umarım tamamen kapanmaz.