bugün

entry'ler (7)

oktay gökdemir deu

Dokuz eylül üniversitesinde bir akademisyendir. kendisi hakkında görüşlerimi belirteceğim hakaret ya da saldırı değildir.

Dokuz eylül üniversitesinde öğrencilere illallah ettiren, akademisyen(!) biz henüz birinci sınıftayken belediye başkanlığına adaylığını koymuş, kazanamamıştır (keşke kazansaydı da belediye uğraşsaydı kendisiyle). dedikodu ve rivayetlere göre geri dönmek istediğinde hocalarımızdan birisi onaylamamış, diğeri ise "acıyarak" kabul etmiştir. Okula geri döndükten sonra öğrencileri egoist tavırlarıyla ezmeye devam etmiş ancak en azından çoğunu bırakmamamıştır. Bu sene ise biz son sınıflara yapmadığını bırakmayan, ders arasını umursamadan ders konusundan uzaklaşarak siyaset konusunda konuşmaya başlayıp aynı şeyleri sürekli tekrar eden eski kafalı bir hocadır. Bu yaşına gelmiş olmasına rağmen hala aynı rütbede kalan, kendisinden yaşça çok küçük olan örencileri aydınlatmak yerine dersinde "sen oradaki, hayır onun önündeki şu kitabı okudun mu, şu kuramı bana nasıl açıklarsın, x kelimenin anlamı nedir, " diye sorup, öğrencinin bilememesi üzerine hafif ve alaycı küçümser bir gülümsemeyle işine bakıp, sınıftaki neredeyse her öğrenciye bunu yapmaya devam eden kişidir. Öğrenciyi ezmekten zevk alan bir yapısı vardır. (insan insandır, memnun değiliz diye kötülüğünü isteyecek değiliz) bir hocamız kendisinin geçirdiği beyin kanamasından sonra bu şekilde olduğunu, ona müsamaha göstermeye çalışmamızı, kendisiyle de bu konuda konuştuğunu söylemişti. Biz kendisinin hastalanmadan önceki halinde de neredeyse bir fark olmadığı kanaatindeyiz. insanlık olarak kendisi kötü biri değildir ancak hayata karşı çok negatif, çok egoist ve çok kuruntulu yaklaşan, bu sorununu biz öğrencilere de yansıtan hepimizi mağdur etmiş ve derslerinde bizi aydınlatmaktan ziyade ezmek yönüne gitmiştir. Yaşına başına bakmadan kendisiyle aynı bilgi düzeyinde olmalarını bekleyerek birikimiyle lisans öğrencilerini resmen ezmektedir. (ha birikimiyle bizi eziyor derken zannetmeyin ki muazzam bilgisi var, tüm hocalardan daha bilgili karşısında ses çıkaramıyoruz vb. Okulumuzda kendi alanlarında Oktay hocadan çok daha uzman olmalarına rağmen bu bilgilerini öğrenciyi ezmek için harcamayan, öğrencileriyle olan tartışmalarını notlara ya da derse yansıtmayan, işinde gücünde bilim yapmakla uğraşan hocalarımız (Recai Tekoğlu, Murat Kılıç, Hakkı uyar vs.) da vardır. Hocalarımızla sorun yaşasak da mezuniyette beraber gülüp eğlenip, fotoğraf çekilip, aramızdaki tatsızlıkları geçmişte bırakıp, çözüm odaklı olmak bizi mutlu ediyor. Mezun olduktan sonra küçük tatsızlıkları yeri gelir eşimize dostumuza gülerek anlatırız, Ancak Oktay hoca için bu durum söz konusu değildir. iki tür hoca vardır derler, Oktay hoca sevilecek hoca değil malesef.

içinde bulunduğumuz bu durumu anlatmak istedim ve artık üniversitelerde hocaların denetlenmeden, istedikleri gibi at koşturabilmelerine bir son vermek gerektiğini düşünüyorum.

parmaklara sinen soğan kokusu

ben baya severim. Kadın bir arkadaşla buluşmayacaksam harika bir kokudur...

ahirette ateist görünce söylenecekler

inansaydın keşke kardeşim, inanmadın inanmadın bak ne oldu şimdi?

sözlük yazarlarının isimlerinin koyulma sebebi

annem saçma bir isim koyacakmış babam da demi ki yakışmaz çocuğa böyle isim mi olur ve şimdiki adımı vermişler.

yazarların en sevdiği abur cubur

soslu fıstık, antep fıstığı, şam fıstığı. çerez ile abur cubur aynı gibi.

kız kıza neler yapılır

dedikodu başta olmak üzere, erkek kesmek ve saçma sapan çikolatalı yiyecekler.

birol

güzel ismin var. ancak talihsiz isimlerden birisi, benimki de öyle maalesef