bugün
- jose mourinho26
- kizil kara13
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız10
- barbara palvin'in aldatılması13
- magicovento cesurluğu17
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba17
- bu gece intihar edeceğim18
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı13
- eskorta 220 bin lira gönderen adam8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz32
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması14
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu16
- ismail kartal9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün15
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- amında oyalanmak istiyorum11
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak13
- albay kemal15
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri10
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür15
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi14
- dinci zekası8
- magicovento38
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak30
- hoşlandığı erkek tezgahtar çıkınca ağlayan kız12
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur17
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
- almanyada hilafet gösterisi12
- 99 098 146 tl satılan saat12
- 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi17
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması11
- atatürkün mason localarını kapattırması13
- atatürk'ün kuran'ı kerim'i tercüme ettirmesi8
- d varank21
- uzun entry giren erkek9
- ayak fotosu isteyen yazarlar9
- zalbert ramstein den alt dudak almak8
- kadınların erkeklerden üstün olduğu konular18
- israilin kurulmasına kimler öncülük etti14
entry'ler (7)
Dokuz eylül üniversitesinde bir akademisyendir. kendisi hakkında görüşlerimi belirteceğim hakaret ya da saldırı değildir.
Dokuz eylül üniversitesinde öğrencilere illallah ettiren, akademisyen(!) biz henüz birinci sınıftayken belediye başkanlığına adaylığını koymuş, kazanamamıştır (keşke kazansaydı da belediye uğraşsaydı kendisiyle). dedikodu ve rivayetlere göre geri dönmek istediğinde hocalarımızdan birisi onaylamamış, diğeri ise "acıyarak" kabul etmiştir. Okula geri döndükten sonra öğrencileri egoist tavırlarıyla ezmeye devam etmiş ancak en azından çoğunu bırakmamamıştır. Bu sene ise biz son sınıflara yapmadığını bırakmayan, ders arasını umursamadan ders konusundan uzaklaşarak siyaset konusunda konuşmaya başlayıp aynı şeyleri sürekli tekrar eden eski kafalı bir hocadır. Bu yaşına gelmiş olmasına rağmen hala aynı rütbede kalan, kendisinden yaşça çok küçük olan örencileri aydınlatmak yerine dersinde "sen oradaki, hayır onun önündeki şu kitabı okudun mu, şu kuramı bana nasıl açıklarsın, x kelimenin anlamı nedir, " diye sorup, öğrencinin bilememesi üzerine hafif ve alaycı küçümser bir gülümsemeyle işine bakıp, sınıftaki neredeyse her öğrenciye bunu yapmaya devam eden kişidir. Öğrenciyi ezmekten zevk alan bir yapısı vardır. (insan insandır, memnun değiliz diye kötülüğünü isteyecek değiliz) bir hocamız kendisinin geçirdiği beyin kanamasından sonra bu şekilde olduğunu, ona müsamaha göstermeye çalışmamızı, kendisiyle de bu konuda konuştuğunu söylemişti. Biz kendisinin hastalanmadan önceki halinde de neredeyse bir fark olmadığı kanaatindeyiz. insanlık olarak kendisi kötü biri değildir ancak hayata karşı çok negatif, çok egoist ve çok kuruntulu yaklaşan, bu sorununu biz öğrencilere de yansıtan hepimizi mağdur etmiş ve derslerinde bizi aydınlatmaktan ziyade ezmek yönüne gitmiştir. Yaşına başına bakmadan kendisiyle aynı bilgi düzeyinde olmalarını bekleyerek birikimiyle lisans öğrencilerini resmen ezmektedir. (ha birikimiyle bizi eziyor derken zannetmeyin ki muazzam bilgisi var, tüm hocalardan daha bilgili karşısında ses çıkaramıyoruz vb. Okulumuzda kendi alanlarında Oktay hocadan çok daha uzman olmalarına rağmen bu bilgilerini öğrenciyi ezmek için harcamayan, öğrencileriyle olan tartışmalarını notlara ya da derse yansıtmayan, işinde gücünde bilim yapmakla uğraşan hocalarımız (Recai Tekoğlu, Murat Kılıç, Hakkı uyar vs.) da vardır. Hocalarımızla sorun yaşasak da mezuniyette beraber gülüp eğlenip, fotoğraf çekilip, aramızdaki tatsızlıkları geçmişte bırakıp, çözüm odaklı olmak bizi mutlu ediyor. Mezun olduktan sonra küçük tatsızlıkları yeri gelir eşimize dostumuza gülerek anlatırız, Ancak Oktay hoca için bu durum söz konusu değildir. iki tür hoca vardır derler, Oktay hoca sevilecek hoca değil malesef.
içinde bulunduğumuz bu durumu anlatmak istedim ve artık üniversitelerde hocaların denetlenmeden, istedikleri gibi at koşturabilmelerine bir son vermek gerektiğini düşünüyorum.
Dokuz eylül üniversitesinde öğrencilere illallah ettiren, akademisyen(!) biz henüz birinci sınıftayken belediye başkanlığına adaylığını koymuş, kazanamamıştır (keşke kazansaydı da belediye uğraşsaydı kendisiyle). dedikodu ve rivayetlere göre geri dönmek istediğinde hocalarımızdan birisi onaylamamış, diğeri ise "acıyarak" kabul etmiştir. Okula geri döndükten sonra öğrencileri egoist tavırlarıyla ezmeye devam etmiş ancak en azından çoğunu bırakmamamıştır. Bu sene ise biz son sınıflara yapmadığını bırakmayan, ders arasını umursamadan ders konusundan uzaklaşarak siyaset konusunda konuşmaya başlayıp aynı şeyleri sürekli tekrar eden eski kafalı bir hocadır. Bu yaşına gelmiş olmasına rağmen hala aynı rütbede kalan, kendisinden yaşça çok küçük olan örencileri aydınlatmak yerine dersinde "sen oradaki, hayır onun önündeki şu kitabı okudun mu, şu kuramı bana nasıl açıklarsın, x kelimenin anlamı nedir, " diye sorup, öğrencinin bilememesi üzerine hafif ve alaycı küçümser bir gülümsemeyle işine bakıp, sınıftaki neredeyse her öğrenciye bunu yapmaya devam eden kişidir. Öğrenciyi ezmekten zevk alan bir yapısı vardır. (insan insandır, memnun değiliz diye kötülüğünü isteyecek değiliz) bir hocamız kendisinin geçirdiği beyin kanamasından sonra bu şekilde olduğunu, ona müsamaha göstermeye çalışmamızı, kendisiyle de bu konuda konuştuğunu söylemişti. Biz kendisinin hastalanmadan önceki halinde de neredeyse bir fark olmadığı kanaatindeyiz. insanlık olarak kendisi kötü biri değildir ancak hayata karşı çok negatif, çok egoist ve çok kuruntulu yaklaşan, bu sorununu biz öğrencilere de yansıtan hepimizi mağdur etmiş ve derslerinde bizi aydınlatmaktan ziyade ezmek yönüne gitmiştir. Yaşına başına bakmadan kendisiyle aynı bilgi düzeyinde olmalarını bekleyerek birikimiyle lisans öğrencilerini resmen ezmektedir. (ha birikimiyle bizi eziyor derken zannetmeyin ki muazzam bilgisi var, tüm hocalardan daha bilgili karşısında ses çıkaramıyoruz vb. Okulumuzda kendi alanlarında Oktay hocadan çok daha uzman olmalarına rağmen bu bilgilerini öğrenciyi ezmek için harcamayan, öğrencileriyle olan tartışmalarını notlara ya da derse yansıtmayan, işinde gücünde bilim yapmakla uğraşan hocalarımız (Recai Tekoğlu, Murat Kılıç, Hakkı uyar vs.) da vardır. Hocalarımızla sorun yaşasak da mezuniyette beraber gülüp eğlenip, fotoğraf çekilip, aramızdaki tatsızlıkları geçmişte bırakıp, çözüm odaklı olmak bizi mutlu ediyor. Mezun olduktan sonra küçük tatsızlıkları yeri gelir eşimize dostumuza gülerek anlatırız, Ancak Oktay hoca için bu durum söz konusu değildir. iki tür hoca vardır derler, Oktay hoca sevilecek hoca değil malesef.
içinde bulunduğumuz bu durumu anlatmak istedim ve artık üniversitelerde hocaların denetlenmeden, istedikleri gibi at koşturabilmelerine bir son vermek gerektiğini düşünüyorum.
ben baya severim. Kadın bir arkadaşla buluşmayacaksam harika bir kokudur...
inansaydın keşke kardeşim, inanmadın inanmadın bak ne oldu şimdi?
annem saçma bir isim koyacakmış babam da demi ki yakışmaz çocuğa böyle isim mi olur ve şimdiki adımı vermişler.
soslu fıstık, antep fıstığı, şam fıstığı. çerez ile abur cubur aynı gibi.
dedikodu başta olmak üzere, erkek kesmek ve saçma sapan çikolatalı yiyecekler.
güzel ismin var. ancak talihsiz isimlerden birisi, benimki de öyle maalesef