bugün

sevdiği entry'ler

yeni uyanmış insanın ağız kokusu

Kitap, film ve dizilerde birlikte uyanıp da ağız ağıza konuşanları görünce aklıma ilk gelen şey.

cahit sıtkı tarancı

Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.

Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?
Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?
Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün.
Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?

Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?
Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?
El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat
Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?

Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim
Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı
Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?

sorunun sebebi hala düzeltmekten bahsediyor

görsel
Dün ufkumu açan cümle.

yazarların en son aldığı iltifat

-Hocam gözleriniz ne kadar büyükmüş, öküz gözü gibi.
+O bi şarap, kıız! Eşek gözü olmasın?
-Yok yok, öküz.
+sağ ol ya...

yazarların şu an ihtiyacı olan şey

Para. Çokça para. Her zamanki gibi...

bir insanın ruhuna en büyük eziyet

Bilinç. Her açıdan lanetidir biraz kafası çalışan herkesin.

sözlük yazarlarının itirafları

Denedim yıllardır deniyorum ama bir ilerlersem üç geri gidiyorum.

hayatta ki en büyük hirsim para kazanmak, fakir doğduğum için mi yoksa yaşadığım tecrübeler mi beni bu hale getirdi bilmiyorum ama geriye dönüp baktığımda koca bir başarısızlık.

Ve aslında durum biraz şöyle ilerliyor;

benim durumumda ki insanları tatmin edecek miktarlara ulaşsam bile hep daha fazlası için uğraşıyorum, ee çekirge de genelde 3 ten fazla ziplayamiyor. bir başka problemse, benim bu durumu kabullenmeyip hep daha ileri gitmem, bunun sonucunda onlar bilmese bile bana güvenen insanlarin güvenlerini boşa çıkarmam, boşa çikarmayi düzeltmeye çalışmak için daha fazla içine girmem.

sonuç olarak ortalama bir hayata alışmam gerekiyor,20 yıllik borçla alınacak evler, arabalar. o borçla alınan şeyler için ömür boyu, haftada en az 50 saat kendini siktirecek olmak, bunların sonucu olarak daha kötü bir ruh hali, mutsuz bir yaşam.

yani bir kere geldiğimiz bu dünya da böyle saçma sapan şeyler için bir omur harcama fikrine inanmam gerekiyor. yine tüm bunların sonucu olarak daha az tercih edilen oluyorsun. yada senin, seni tercih etmesini istediğin kişilerin kapsama alanindan çıkıyorsun. iğrenç bir döngü, iğrenç bir hayat, iğrenç bir çağ.

sosyalleşmenin insanı vasatlığa sürüklemesi

doğrudur. sosyalleştiğinizde bir anda akran/yaş/sınıf falan fişman paydaşlığınıza göre gündemde gözünüze sokulan, bir trilyon kişinin konuştuğu konuları konuşurken bulursunuz kendinizi. ben mesela son zamanlarda istemeye istemeye avamla yan yana geldiğimde dizi, pahalılık ve erşan kuneri dinlerken buluyorum kendimi. avam dediğim de eğitimli, beyaz yaka şehirli insanlar. çokça değinilmiş, ölümü baskılama güdüsünün, dünyayı temellük etme arzusunun, onaylanma ihtiyacının kokusunu alıyorsunuz bu insanlarda. kendilerini sanki mecbur hissediyorlar önlerine sunulan konu başlıklarını açmaya ortamlarda. kendinizi bunlardan azade etmeye çalıştığınız süreçlerde mutlaka biri gelip size mesela erşan kuneri anlatıyor. bir ara hepsi maykıl ceksın’ın pedofil olduğunu konuşuyordu. adamı kadını öğle arası paydosa yemeğe çıkmış, doğru mu yalan mı, reyting malzemesi mi iftira mı bilmeden “ay duydun mu maykıl ceksın sapıkmış” diyorlardı birbirlerine. sonra oradan birisi “bence yalnızlıklar arasında en kötüsü kalabalığın içinde yalnızlık” gibi bir vecize patlatıveriyordu. ben üniversite okurken de kantinde arabaların motor güçleri, beygirler falan muhabbetlerin ana malzemesiydi. bir anda kendinizi kaportacıda hissediyordunuz.

silme aptallık, yavanlık, sıradanlık, avam. illiterate meclisler. bundan rahatsız olanlar da gene klişe ve avam bir karşı çıkış örneği olarak “atom parçalıyor” değildir, sadece onların da atom parçalama mevzusuna muadili konuşmak, dinlemek, anlamak, tanımak istediği şeyler vardır.

bunlardan biri erşan kuneri değildir ama.

eskinin hep daha güzel gelmesi

böyle birşey var. geçmiş kişiye nedense kişiye daha güzel geliyor. o an içinde bulunulan durumdan memnun olunmasa bile.

(bkz: dünün bugünden bugünün yarından güzel olması)

deyzi güzelliği

(bkz: Deyzi kim amk)

sözlükteki yalaşma seans

Geldiğim ilk günden gözüme çarpan, ve gözlerimi kısmama neden olan realite.

Sade ve sadece buradaki yazarların her gün atlamadan yaptığı birbirlerini yalama seansı belli saat aralıklarında olmalı ki biz o seans bittikten sonra sözlüğe teşrif etme hakkına sahip olmalıyız.

10-12 arası bu işi bitirin lütfen. Siz dillerinizi dinlendirirken biz de esas meseleler hakkında tartışmalar, brain stormingler yapabilelim rahat rahat.

Teşekkürler.

sözlük yazarlarının gördüğü rüyalar

sene de bir veya iki defa askere gidiyorum tekrar. ulan her defasında da diyom lan ben askerliğimi yaptıydım diye, bir şekilde ikna ediyorlar, o kısmını hiç anlamadım.

yapmayı en sevmediğiniz iş

Gereksiz bulduğum her şey.

Not: nihilist olabilecek kapasitede bir insanım. Ehehe.

ruh halini bir fotoğrafla özetle

görsel