bugün

sevdiği entry'ler

az kişinin bildiği muhteşem görgü kuralları

Ayak numarasına uygun ayakkabı alınmalı, gelecek sene de giyilebilir denilerek saçmalanmamalıdır.

Lokantada, mönü listesi açık kaldığı müddetçe garson gelmez. Yemek seçimi yapılınca mönü kitapçığı kapatılmalıdır.

Peçeteyi kullandıktan sonra peçeteye bakılmamalı. işi biten peçete servis tabağının sağına öylece bırakılır.

Masadan yere düşen hiçbir şey alınmaz. Garsona yardım edilmez.

Çatalın ağzının yukarıda, bıçak ile yan yana paralel hale gelmesi "yemek bitti" demektir.Pilav çatalla yenir.

Sağdaki içecekler bize aittir. Soldaki yiyecekler bize aittir.

Üstümüz olan kişiyle ve bayanla güneş gözlüğüyle konuşulmaz.

Bayan yerine mutlaka "Hanımefendi" denilmelidir.

"Eski" ibaresi başa alınmaz. Emniyet Eski Genel Müdürlerimizden denilir.

Ast, üste takdim edilir. Yani muhatap üsttür.

Diğer zamanlarda muhatap bayandır.
Yani erkek bayana takdim edilir.

Genç yaşlıya, tek kişi gruba, yeni gelen mevcut olanlara takdim edilir.

Buyur edilen koltuktur.

Söylenmemişse sırtı duvara gelen koltuktur.

Üste teşekkür edilmez "Sağolun" denir.

Makama evrak sunulurken yanına gidilmez. Karşıdan nezaketle verilir.

Alo diye telefon açılması manalı değildir.

Telefonu açan kendini tanıtmalı.

09:00 – 22:00 saatleri arası ev telefonu aranabilir.
Cumartesi öğlene kadar, Pazar günü tam gün aranmaz.

Eski sevgili aranmamalıdır. Nefes alış-verişler dinletilmemelidir.

Erkek daima yardımcı pozisyonundadır.

Ast-üst ilişkisinin olduğu yerde bayan-erkek ayırımı olmaz. Ast-üstlük geçerli olur.

Asansörden inişte kapıya yakın olan önce çıkar.

Merdivenden çıkarken önce bayan çıkar, inerken ise erkek önde olmalıdır.

Üst, Konuk ve Hanım daima sağdadır.

Üniformalı iken hanım solda yürümelidir.

Gelin solda, Damat sağda olmalıdır.

Yemekten kalkma teklifi önce bayandan gelmelidir.

Siparişler erkek tarafından verilmelidir.

Kadını; giyimi, evi ve yemeği temsil eder.

Erkeği; arabası, ayakkabısı ve eşi temsil eder denir.

Önce elini üst uzatır, sonra ast uzatır.

Bir bayan elini uzatmadıkça erkek elini uzatmamalı.

Hanımlar elini uzatmak zorunda değildir, başı ile selam verebilir.

ismini unuttuğumuz insana soyadını sorarsak ismini de söyler.

Düğünde bayanlar tamamen beyaz giyinmemeli. (Beyazı sadece gelin giyer)

Sigara, sigara ile yakılmaz.
Mumdan da yakılmaz.

Çocuklu evlerde içilmez.

Resmi yerlerde kül tablası yoksa bu orada sigara içilmeyecek demektir.

Sigara yakarken el ele değmemeli.

Bir bayan, erkeğin sigarasını yakmamalı.

Puro içe çekilmez.

Puro dudak ve parmak içindir.

Elde yakılır ve en az 45 dk. içilir. Erkek, erkeğin purosunu yakmaz.

Puro bir kerede içilmez. Özel makasıyla kesilir, sonra tekrar içilebilir.

Bayan erkeğin sigarasını yakmaz.Tek kibrit, tek yakım tekniği (Herkes için ayrı kibrit yakılır veya çakmak çakılır.)

Bir bayana asla suni çiçek hediye edilmez.

Çiçeği elden götürüyorsak mesaj yazılmaz.

Başka biri ile gönderiyorsak not yazabiliriz.

Biri iyilik yapmışsa mutlaka teşekkür edilir.

pandora

-senden nefret ediyorum başlığına yazdığı:"nefret etmekle deli gibi sevmek arasındaki ince çizgide kalan kafası karışmış, seni çok seviyorum demeyi de gururuna yediremeyen insanların çok sık kullandığı cümle" yazısını taktir ettiğim, mistik isimli sözlük yazarı.

makyaj yapan kadının kaportası bozuktur

bir recep tayyip erdoğan klasiği. e adama demezler mi karının suratındakiler ne diye. ama adam iki yüzlü ne beklersin. akp nin kadına verdiği değer budur.
http://www.youtube.com/watch?v=EW2NVhrQ8wA

ra nın ses kaydı

latince "qes tia mas " dediği net olarak duyuluyor. Türkçe tercümesi "imam hatipler kapatılsın" la bi siktirin gidin ya.

gündelik yaşam tespitleri

her meslek lisesinin çıkışında FIIIIIYYYYT diye duyulan bir ıslık ve peşinden boru gibi bir sesin APOOOOOOO diye bağırması.

gündelik yaşam tespitleri

hemen hemen hergün karşılaşabileceğimiz bir tespittir.

şahsen çok uyuz olurum. iki sevgili ya da daha yeni sevgili olacak çiftler, dinle burayı.

yolda, daha doğrusu kaldırımda yürürken(özellikle dar kaldırımlarda) yan yana yürümeyin arkadaşım! ha yürüyorsanız da eleele tutuşun yandan geçecek insanlara kaldırımdan yol payı verin.

genelde şöyle karşıma çıkıyorlar:

lise talebesi ergenler, önde sevgili olmuş, öpüşüp sevişme evresini tamamlamış iki tecrubeli lise ergeni, elele ya da el belde ilerlerlerken, arkalarından iki tane daha ergen gider. bunlar yeni tanışmış, sevgili olma yolunda adım atan ergenlerdir. hoş tabi, örselemiyoruz. lâkin, sıkıntı şudur. yeni tanıştıkları için yakın yürümezler, aralarında bir boşluk olur ve kaldırımın çapı bu ikisinin arasındaki boşluğa denktir. kız kaldırımın ucuna yakın, erkek ise diğer ucuna yakın yürür. arkadan gelen vatandaşın ikisinin arasından geçmesi hemen hemen imkansızdır. kaldırımın kenarına araç park edildiğini de varsayarsak arkadan gelen tek kişiye bu iki kişiyi geçmez zulüm olur. askerdeki gibi uygun adım yürürler birde, birbirlerini hızlarını kontrol ederler. dişi ya da erkek kişi bir adım hızlı atsa arkadaki vatandaş bu çelişkiden kurtulup yardırıp geçecektir aradan. ama o da olmuyor. aynı hizada gidiyorlar ve mesafe ne azalıyor ne çoğalıyor. bu durumda iki seçenek kalıyor, ya seslenip müsade istemek gerekiyor, ya da eğlenceli bir hâl aldırıp peşlerinde yancı gibi ilerlemek gerekiyor. gidilen yerin aciliyetine göre durum değişkenlik gösterir. aceleniz yoksa biraz geride kalın ve sizin durumunuza düşen diğer vatandaşları izleyip bu tespiti aklınıza getirin. çok eğleneceksiniz.

gecenin metal şarkısı

5.40'dan sonrası 1 milyon kere dinlenebilir.

https://www.youtube.com/watch?v=lBdRra2tYp8

kimse okumasa da

antidepresan dahil hiçbir şey, iyi de demiyorum, herhangi bir şey hissetmemi sağlamıyorsa daha ne yapmam gerek bilmiyorum. yarından çok bir beklentim kalmadı. her gün uyanmamın tek nedeni evdeki kediye birinin mama verdiğinden emin olmak. house'ı tekrar tekrar izlerken gözüme taub'un söylediği bir şey çarptı. "tıp fakültesinin ağırlığını kaldıramayan bir tek benmişim gibi hissediyordum, ben dışında herkes başa çıkabiliyormuş gibiydi." o kadar yakın geldi ki bu söz... o kadar uzaklaştım ki var olma hissinden, başa çıkmam gerekiyormuş gibi bile gelmiyor. akışına bıraktım her şeyi, elimi ayağımı çektim. çalışmıyorum, uyumuyorum, uyursam uyanmıyorum, ya çok yiyorum ya günlerce yemeyi unutuyorum, insanlarla konuşmuyorum, odamdan çıkmıyorum, çöplerimi atmıyorum, notlarım umrumda değil, büte kaldım ama düzeltebileceğime inanmıyorum, ne olursa olsun 10 saniyeden fazla motivasyon kazanamıyorum, sanki robot gibiyim. beni ne mutlu ederdi, ne gerçekten heyecanlandırırdı, zorlukları nasıl aşardım, nasıl yaşardım bilmiyorum. yaşamak yerine hayatta kalıyorum. bitkisel hayatta olsam bu kadar bir şey değişmezdi.

geçen kış bulabildiğim son zihin sağlığı kırıntısını psikiyatriste gitmek için kullandım, yapmasam "bari gömüleyim de bitkilere gübre falan olup bir işe yarayayım" modunda bitirirdim hayatımı. şimdi neden bitirmiyorum bilmiyorum. sanırım içimde bir yerlerde kalan cılız bir enerji var. kafamdaki tek düşünce "ne gerek var?" yaşamaya ne gerek var? ölmeye ne gerek var? dümdüz geçiyor günlerim, herkese yardımım dokunuyor ama kendime nasıl yardım ederim, nereden başlarım, başlayacak enerjiyi kendimde nasıl bulurum bilmiyorum. başlamasam da çok bir şey değişmez gibi. kardeşim üzülmesin, bir de kedi aç kalmasın diye buradayım. hayat amacım, gelecek planım bu. herkes hayatın anlamını arar ya, benimkinin anlamı bu. bulmak da beni mutlu etmiyor ya neyse.

kimse okumasa da bunu buraya bırakıyorum. bu gece de hayattayım. muhtemelen yarın da. önümüzdeki hafta için söz veremem ama burada olurum muhtemelen. ölsem şimdi millete iş çıkar temizlik cenaze filan, ne gerek var.

kedilerin ibnelikleri

görsel

kedilerin ibnelikleri

görsel

feminizm

feminizm adına zerre fikri, bilgisi, araştırması olmayan sevgili uludağ sözlük yazarları. pek de sevgili değilsiniz aslında. bu konuda söylemem gerek tek şey feminizm ne erkek düşmanlığıdır, ne nefret akımıdır ne de salt lezbiyenliktir. feminizm bir özlük mücadelesidir, hak mücadelesidir, kadını "bayanlaştırma" avamlığından kurtarma mücadelesidir. bir feminist erkeklerden nefret edebilir, lezbiyen de olabilir. bunu genelleyip feminizmle bağdaştıramazsınız. aslında buraya saatlerce yazacak şeyim var bir türk erkeğine de. paydos.
şimdilik esenlikle kalın.

hamamböceği

Hamamböceklerinin zor koşullara dayanıklılığını ölçen çalışmalar:

Bu deneyler minimum bilimsel kesinlikle yapıldı.Aynı hamamböceğini bir daha kullanma imkanı olmadığından hiç bir kontrol yoktu. Bu da bir referans hamamböceği tanımlamanın gerekliliğini kanıtlıyor. Aslında deneyler özellikle hamamböcekleri üzerinde kurulmamıştı, ancak bir deney yapılırken her yerde olduğu kadar laboratuarlarda da bulunan bir hamamböceği, istemeden de olsa, deneyin bir parçası oldu.

Sıvı Azotta Dondurma: Öldü.

Havasız Bırakma: Hava boşaltılırken şiddetle titredi, sonra hareketsiz kaldı. Vakum 10 dakika boyunca uygulandı. Tekrar havaya çıkarıldığında yavaş yavaş canlandı ve 2 dakika sonra normale döndü.

Maksimum vakum zamanı: belirlenemedi.

Radyasyon: 40 kW gücünde ve dönen bir anot kaynağından üretilen X-ışınlarına uzun süre maruz kalmış hamamböceklerinin yaşamaya devam ettikleri biliniyor. Kıyaslama için söylemek gerekirse insan vücudunun buna 1 saniye bile maruz kalmasi ölüm nedenidir.Brookhaven Ulusal Laboratuarindaki synchrotronun ürettiği 10 keV X-ışınına maruz kalan bir hamamböceği öldü. Buradaki synchrotron demetinin yoğunluğu dönen bir anot kaynağından üretilen demetin yoğunluğundan yaklaşık 1000 kat büyüktü.Radyasyonda Yaşamını sürdürebileceği en düşük sıcaklık belirlenemedi.

Havasız maruz kalmanın kesin limiti belirlenemedi.

12 Molar HCl e Batırılma: 30 saniyede öldü.

12 Molar NaOH e Batırılma: 30 saniyede öldü.

Suya Batırılma: Suya batırıldıktan 10 dakika sonra dışarı çıkarılan böcek yaşamaya devam etti.Maksimum suda kalma süresi belirlenemedi.

20 Atmosfer Hava BasıncıUygulama: Görünür hiçbir etki olmadı.Maksimum basınç belirlenemedi.

100 Derece Sıcaklıktaki Fırına Koyma: Ölmesi çok uzun sürdü. Termal etkiye maruz kalma sınırı belirlenemedi.

Ayakkabı ve Taban Arasında Ezilme: Dış iskeleti ezmek için yaklaşık 29.4 N kuvvet gerekti. Bu, ezme noktası olarak biliniyor.

Santrifüj: Hamamböceğinin maksimum santrifüj kapasitesi belirlenemedi. Ayakkabı ile ezme deneyindeki sonuçtan bir tahmin yapilabilir.

Sapanla Duvara Atma: Bu deney hamamböceğinin ani yavaşlama travma sinirini ölçecekti ve sonucun ezme noktasından epey büyük çıkması bekleniyordu. Bu deney yapilmadı.

Mikrodalga:1 dakika boyunca hiçbir etki gözlenmedi.Hamamböceğinin maksimum mikrodalga kapasitesi belirlenemedi.

Böcek kıran Spreyi: Öldü.

Patlama: Patlama sirasinda bir M60 tan 1 cm uzakta bulunan bir hamamböceği yaşamaya devam etti.

Uzatılma Dayanıklılığı: Belirlenemedi.

Civa: 30 derecedeki civa buharı basıncına uzun süre maruz bırakılan hamamböceğinin yaşayıp yaşayamayacağı belirlenemedi.

Elektroşok: Bu deneyler yapılmadı.

kaynak:Jason L. Maron, Department of Physics, California Institute of Technology

yazar nickinden yaşadığı şehri tahmin etmek

uinen: ordu. *

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

--spoiler--
bozulabilir ruh sağlığım, beni mutlu et öylesine. Ölesiye. Öldüresiye gül yüzüme, gül yüzünle.
--spoiler--

patates şiiri

Patateslerimiz vardı seninle
Sarı, yeşil, mor, kırmızı...
Hepsine ayrı anlamlar yüklemiştik
Hatırlarsan mutluyduk da.

Sen en çok mavi patatesi severdin,
Hep sonsuz olduğunu anlatırdın
Gökyüzünü misal göstererek.
Ben ise burun kıvırırdım.

Benim favorim turunculardı.
Burun kıvırma sırası sana geçerdi
Misal olarak güneş i söylerdim.
Hatırlarsan mutluyduk da.

patates şiiri

patatese olan aşkımı anlatan şiir.

patates kızartması
budur yemeğin hası
uçar kalbin tasası
yerken seni ulu patates!

haşlaması ayrı güzel
yokluğu hayli üzer
hissederim ben çok özel
yerken seni ulu patates!

püreydi kenarda kaldı
lakin etten rol çaldı
huzur ruhumu sardı
yerken seni ulu patates!

salata yapacaksam eğer
içinde varsan değer
gönlüm kendinden geçer
yerken seni ulu patates!

tatlını yaptım herkes şaştı
dediler focus kendini aştı
haykırdım "nedeni aşktı"
yerken seni ulu patates!