Her insanın yaşamı boyunca en azından birkaç defa kendisine sorduğu sorudur. Cevabının bulunması bazen, oldukça zordur.
içinde bulunduğumuz zamanıda düşünürsek doğruların yanlışların birbirine girdiği, özgürlük diye başkalarının haklarına taciz edildiği, ilişkilerin yozlaştırıldığı, modern insan görünümüne girip tüm değerlerin çiğnendiği, kimsenin kimseye saygısının kalmadığı bu zamanda bu soruyu daha sık aralıklarla sorar olduk kendimize. Ben nerede hata yapıyorum?
Kendisine verilen değeri anlamamış kişiler için başvurulan son çare. Hayatımızdan çıkarmak kolay olsada asıl mesele beyimizden çıkarabilmekte, bazen aynada kendimize bakarken, kaldırımda yürüyen insan selini izlerken, arkadaşınla en koyu sohbetin içindeyken, sanırım en çok da kendimizi yalnız hissetiğimiz gecelerde karşımıza dikilir bu insanlar.
işte o zaman içimizdeki sevginin bizi ne kadar çok yaraladığını, neleri alıp götürdüğünü geriye kalanın sadece bir boşluktan ibaret olduğunu anlarız. Durup kendimize acır geçip giden bu insanlar, hikayeler için ağlarız. Keşke deriz yüzlerce. Keşke başka türlü olsaydı.
Güven duygusunu, kendimize güvenimiz olduğu zamanlarda, inançlarımızın kuvvetli olduğu anlarda ve çevremizdeki insanlara güvendiğimiz zamanlarda hissederiz.Bunların çoğunun geçici olduğunu düşünürsek gerçekten güven duygusunu sadece bu dünyadan gittiğimizde hissederiz. Olaylar, insanlar ve mekanlar sadece anlık güven duygusu oluşturur.
Yargılanmış, suçu sabitlenmiş bir insanla ne barışı yapılacakmış sorusunu akla getiren başlık. Arkadaşlar lütfen daha aklı başında başlıklar açalım. Her insanın söylediği cümleleri başlık haline getirip onlara prim vermeyelim. Bu söylemin gerçekleşmesinin imkansız oluğunu onlarda bizlerde biliyoruz.
O na yapılacak en güzel işkence; amacına asla ulaşamayacağını, bugüne kadar yaptığı her eylemin boşa çıktığını göstermektir, ve onun bu duruma karşı eli kolu bağlı imralıda olanları izlemesidir.
PKK dağlarda gezen 3-5 militan değildir, bundan dolayı savaşarak bitirilemez. Bugün meclise kadar girmiş, destekçileri tüm dünyaya yayılmış bir terör örgütünden bahsediyoruz. kartlarımızı akıllı oynamalıyız. Artık bu savaş silahla değil, siyasi platformlarda sürdürülecek bir hal almıştır.
Hiçlik içinde yaşayan insanların savunduğu düşünce. Bilgiye ulaşmayı bilmeyen, ulaşılan bilgilerin ne anlama geldiğini yorumlayamayan insanların, kendilerini kandırmasıdır.
Düşünelim bakalım yoktan varedebileceğimiz neler var.
Sorun 90 bin yada 75 bin olması değil. Orada yanlış alınan bir karar sonucu insanların şehit düşmesidir. Ve ne yazık ki bizler o kadar unutkan bir milletiz ki , ders almasını bilmiyoruz. Hala politikada duygusal davranıyoruz. Devlet duygusal olamaz. Tarih bizler için her zaman tekerrürden ibaret olacak ne yazık ki !!!!!!
Şimdi biz ayrıldık ya
Birkaç gün sendeleyerek yürürüm
Ayağım takılsa da düşmem
Yine doğrulurum biliyorum,
Yaşadığım tüm aşkların üzerine yemin ediyorum
Ben artık SENDEN VAZGEÇiORUMM!!!
şimdi biz ayrıldık mı?
Nasıl? şimdi,
Ben seni göremeyecekmiyim?
Elini tutup koklayamayak mıyım?
Omuzunda ağlamayacak. Dizinde uyuyamayacakmıyım?
Kurduğumuz hayaller. Onlara ne olacak..
Hayalere sensiz mi? çıkıcam.
Bu koca bir boluk.
Nasıl başa çıkıcam.
Hadi sensizliğe alıştım diyelim. Peki ben tekrar hayal kurabilirmiyim?
Diğerlerinden farklı kılan özellikleri; zekası, hayatta nerde durduğu ve durmak istediği yer tabiki, hayalleri, bakışları, kurduğu cümleler, bana gösterdiği değer.
Yaya olma pisikolojisinden kurtulamamış kişi. Acilen motorsikletler için bir kullanma klavuzu alması ve nerede nasıl kullanacağını öğrenmesi gerekmektedir.
insanlar zamanla herşey gibi değişiyor. dolayısıyla yapılan fedakarlığın zamanla isim değiştirip aptallık olarak adlandırılması doğaldır. Bu iki kavram arasındaki ince çizgide insan davranışları, zamanın bizi ve olayların akışını nasıl değiştirdiğidir.