gümrük ve ticaret bakanlığının yeni düzenlemesi ile ithali, çalıştırılması(herhalde bulundurma kast ediliyor) yasaklanan oyun. bugün okuduğum habere göre özetle; umuma açık yerlerde her ne ad altında olursa olsun kazanç kastıyla oynanmasa dahi rulet, tilt, langırt ve benzeri baht ve talihe bağlı veya maharet isteyen, otomatik, yarı otomatik, el veya ayakla kullanılan oyun alet veya makineleri ile benzerlerini bulundurmak veya çalıştırmak veya yurda sokmak yahut imal etmek yasaktır hükmünü içerdiği belirtildi.
en çok beğendiğim kısmı el ve ayakla oynanan oyunlar kısmıydı. bunun bir de kafa, göz, buyrun ve kıçla oynananları var ki allahtan onlara bir yasak yok. dilediğiniz gibi oynarsınız artık. langırtın her ne amaçla olursa olsun oynanmasının yasaklanmasına ne denir, ne yorum yapılır bilmiyorum. defalarca okudum yanlış mı anladım diye. şaka mı diye.
kim ne söylerse söylesin asla ve kat'a cevap vermemesi gereken kişilik. herkes yardırsın, itin götüne sokup çıkarsın o yine ağzını açıp bir şey dememeli. sen kimsin ulan hıncal uluçun biipine karşılık veriyorsun. otur düşün o biipi, o bipten ders çıkar. hadi sözlüklerde falan yardırıyorlar, çok önemli değil neticede. sonuçta kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. ama önemli ve ünlü bir gazeteci biipli falan konuşacak, adam gene cevap vermeyecek. var mı böyle bir şey. adamın zaten eleştirilere bir cevap verdiği falan yok. uluç saçma sapan biiplemiş o da cevap vermiş arkadaş. bunu da mı yapmayacaktı yani. ulan bunu bile eleştirenler var. oha yani. böyle düşünenlerin alayına biiiip..
sevinilir. ikiside dünyada yıldız olmuş, herkesin bildiği, büyük başarılara imza atmış büyük futbolcular. hadi sneijderi geç. yaşı genç eski formunu yakalayabilir. belki başka bir takıma da zamanı gelir satılabilir. falan falan. şimdi bu drogba bu haliyle de oynar, goller atar mı atabilir, başarılı da olabilir. ama bu taransferi sanki imkansız bir şeyi başarmış gibi büyüte büyüte bir hal olmak nasıl bir şeydir arkadaş. avrupada hiçbir kulübün ona vermeyeceği, veremeyeceği demiyorum vermeyeceği parayı verip taransfer yapmak ne zamandan beri büyük transfer başarısı oluyor . şimdi kimse katar matar demesin, onlar verir. ama bu kıyas olmaz. biri de desin ki avrupa da şu kulüp ona bu parayı verdi o buraya geldi. sonuçta kariyerinin son durağı, ve çinin bilmemne takımından transfer ettiniz. bu abartma olayını eleştirirken carlos niye karıştırılır anlamam. illa karıştırılcaksa bir yaş daha küçüktü ve realin kaptanı olarak geldi.ve öle yedek medek te değildi geldiğinde. şimdi ne alaka drogbayla. bu kadar abartılı sevinerek, daha ilk günden tribünde başkanın yanına falan oturtarak takımınızı küçültüyorsunuz, farkında değilsiniz.
20 milyon bilim adamının onu dik tutmak için uğraştığı organdır. yap şunu kemikten herkes rahat etsin. bu insanlar buna kafa yordukları kadar başka şeye kafa yorsalar evrenin sırrını falan keşfederlerdi yani. (cem yılmaz)
üniforma, moptosiklet ve güneş gözlüğü birleşince çocukların yapmak istedikleri bir meslek haline gelir. bu istek büyüdükçe azalır. malum hayat zordur ve maaşlar bellidir. küçükkenki o algı ve sanrı değişir. onun yerine başka bir meslek seçip, daha çok kazanıp motosiklet alma hayali kurulur.
son dönemde sayıları gittikçe artan insan cinsidir.yaşları on onbeş arası değişir. üstünü genç kız sayalım hadi. düğünlerde falan abartılı giydirilip süslenen çocuklardan bahsetmiyorum. günlük hayatta, her yerdeler. yaşını tahmin etmekte zorlanırsın. abartılı makyajlar ki o yaşlarda abartısızı da gereksiz, bir acayip kıyafetler,taytlar, dekolteler, parfümler, salına salına yürümeler falan. dikkat edersen yaşını anlayabilirsin ancak. daha çocuk bunlar arkadaş. belki daha regl olmamıştır bazısı. neye, neden özenirler böyle şeylere? dizilerden mi? başka şeyden mi? kapalı olanları da var birçok. belli ki bünye açılmak istiyor, yapamayınca olduğu kadar artık. kafa sıkılmış başörtüsü, üstü kaval altı şişhane. sosyal bir olgu olarak dikkatimi çeken durumdur. olay din, iman boyutuyla ele alınmasın. alınırsa bu işte bir terslik olur. daha dindarlaşırken kimilerine göre, nasıl böyle oluyoruz sorusu akla gelir.
başlangıçta iyi bir gitar alamazsın, devam edip etmeyeceğinde belli olmadığından büyük yatırım yapmamalısın da. gitar iyi değildir, iyi bir amfi de dünya para, muhtemelen amfinde iyi olmayacak, pedaldı prosesördü kıldı yündü derken soğumaya başlarsın. o kadar para harcarsın ama dinlediğin tonları alamazsın. çok çalışmanın dışında iyi ekipman da gerek. sesi açamazsın, açamayınca da iyi tonu alamazsın, zevk de alamazsın. kulaklıkla çalışırsın, ondan hiç hiç iyi ses alamazsın. iyi ses alacağın bir kulaklık orta kalite bir amfi fiyatıdır. tüm bu alamazsınları alsan bile müstakil evin, çalışacak yerin yoksa gene olmaz. sözün özü önce bir akustik gitar arkadaş. sonra bakarsın. (bkz: demedi deme)
parası israile gidiyor deyu cola içmez, ama hükümetinin milyar dolarlık israile verilen ihalelerine de gık demez. öyle bir şey yoktur sanki. tank modernizasyonu, mayın toplama,bir sürü askeri ihaleler, diğer sektörlerdeki sayısız ihaleler. bunların istediği de tam böyle bir vatandaş tipidir. milyar dolarlarını ver adamlara ağzını açmasın, ama colasını içmeyecek kadar da hassas olsun, mangalda kül bırakmasın. yani ananı bellesinler ses etme, ayağına çelme taktılar diye ortalığı birbirine kat gibi bir şey.
dini anlamış gibi, dinler yetmezmiş gibi mezhepler, itikadi mezhepler, ameli mezhepler, şiiler, sünniler, hanefiler, hanbeliler, daha bilmemneler, mezhepler yetmez gibi ekoller, tarikatlar, nakşibendiler, kadiriler daha neler neler. geç hristiyanlığa protestanlar,katolikler, ortodokslar, falanlar filanlar...sonra bu kadar kan neden dökülüyor diye sor kendine. e şimdi bu mezheplerin şunun bunun kabahati mi? ne kadar ayrılırsan o kadar çatışma işte. başka yolu var mı bunun.sorsan kuran mealini bir kez baştan sona okumamıştır. ama mezhebi vardır. daha bir kitabı anlayamayan insanlar, bu zamanda iş aş derdine düşmüş insancıklar bunlardan hangi birini okuyup anlayıpta bir seçinm yapacak.ve bilinçli bir din mensubu olacak.
geleceğin mesleğidir. üniversite meslek rehberlerinde öyle yazardı. hala da yazıyordur sanırsam. türkiye gibi bir ülkede şehir planlamasının geleceğin mesleği olması ne büyük fantazi. ama ben umudumu kesmedim. gelecek te bir gün gelecek. emeklilik gelecek, torun torba sahibi olacağız ama ne olursa olsun şehir plancılığının geleceğin mesleği olduğunu yeni katarakt ameliyatı olmuş gözlerimle göreceğim bir gün. sonra da gözüm açık gitmeyeceğim.
kız kemeri yanlış takmış olabilir, kaşkolla binmemesi gerekiyor olabilir, kask takmamış falan da olabilir. amma velakin böyle tehlikeli bir eğlenceyi böyle bir aymazlıkla halka sunamazsın. yanlış bağlamışsa sen doğrusunu bağlatmakla mükellefsin, kaşkol takmışsa çıkartmakla mükellefsin ki bu kaşkol meselesinden biri daha ölmüştü, kask takmıyorsa taktırmakla mükellefsin, bunları yapmıyorsa izin vermeyeceksin. senin işin bu önlemleri almak ve aldırmak olmalı. kız yanlış yapmış diye bir savunma olamaz. ama her zaman olan olacak ve kimse sorumlu olmayacak. bir zaman sonra bir go kart mevzusunda hala burada olursak bir tanım daha gireceğiz bu olacak.
hiç gitar çalmayı denememiş yada denemiş ve çok fazla çalmış kişilerce haksızlık edildiğini düşündüğüm müziksever insanlardır. şarkılara eşlik ederek ritim gitar çalmak bile ciddi bir emek ve sabır ister. öyle 3, 5 akorla falan sahil gitaristi bile olamazsın. başına üç beş kişiyi toplayamazsın. temiz akor basmak lazım, akor geçişlerini iyi yapıyor olman lazım, belli bir ritim bilgisine ve duygusuna sahip olman lazım, sıkılmadan sabırla her gün çalışman lazım. sıkıcı egzersizleri sabırla yapabilmen lazım. bunlarda öyle üç ayda falan olmaz. üç ayda doğru dürüst tuşe bile yapamazsın. kulağı tırmalarsın sadece. öyle başına 3, 5 kişiyi toplayıp kulak tırmalamadan çalabilmek için en az 8, 9 ay sabırla çalışman lazım.solo gitara hiç girmiyorum. bırakın çalsın çocuklar. her gitar çalan erkin koray olacak değil ya.
300 değil 500 milyona uçak alsa.gemicikler, uzay gemileri alsa, milletvekili maaşları dünya liderliğinden kainat liderliğine çıksa, oğullar daha dün bir bugün iki bilmem kaç şirketin ceosu olsa, dünyanın en az eleştirilen lideri olduğu halde ona bile tahammülü olmadan herkesi fırçadan geçirse, onun gibi düşünmeyen herkesi her fırsatta vatan haini de ilan etse, onun seçmeni ki; onlar kulakları var ama duymazlar, gözleri var ama görmezlar, kalpleri var ama hissetmezler.
adapazarındaki go kartta kafa kopma hadisesisinin yaşandığı avmdir. hiç bir yerde, haberde adı geçmez. bir alışveriş merkezi derler.sonuçta işletme için kiralanmış bile olsa o alanda olan her şeyden sorumludur. medeni bir ülkede olsa soruşturma bitene kadar kapatılırdı. burası 3. dünya ülkesi türkiye o ayrı.
koskoca çankaya köşküne sığamayan kadın.köşk yetmiyor, dışişleri konutunuda boşaltmam. dışişleri bakanınını ne yapacağız o zaman? bilmem ben ne yaparsanız yapın.tamam o zaman 50.000 tl kira verip ahmet kardeşimizi oraya yerleştiririz. şimdi onların diliyle konuşayım. koskoca köşke sığamayan hanfendi yarın iki metrekare mezara nasıl sığacaksın. allah korkusu, din, kitap, kul hakkı, dul hakkı hiç ağızlarınızdan eksilmez de bu nasıl bir lahana turşusu onu anlamak istiyorum.
