tarihte ilk taşı günahsız olanınız atsın sahnesindeki fahişe meryem. sonsuz yaşam arayışındaki günahlı insanlık. yani günahlı insanın temsili olan meryem. maria magdelene.
yunan mitolojisinde libya kralı danaos'un evlendikleri gece babalarının emriyle kocalarını öldüren 50 kızı -biri hariç- hades'in ülkesinde delikli bir fıçıyı sonsuza değin suyla doldurmakla cezalandırılmışlardır.
güven ya da takas anlamına gelir. geleneksek ve gayriresmi bir para transferi sistemidir. yasadışı faaliyetler (kara para aklama, silah ticareti, tarihi eser kaçakçılığı) ve terör finansmanında halen kullanılan ilkel bir ödeme sistemidir.
bir örnekle sistemi açıklayalım:
a ve b kişisi olsun. a kişisi suriye'de bulunan müşteridir. b kişisi ise türkiye'de bulunan ve kendisine ödeme yapılması gereken tüccarımızdır. iki ülke arasında banka havalesi yapmak ise mümkün değil. bu durumda bu işlerle ilgilenen yeraltı döviz bürosu ağını devreye sokarlar. suriyeli müşteri 10.000 dolarla birlikte bu döviz bürosu ağının suriye temsilciliğine gider. bu ofis türkiye'deki temsilcisini arar ve 10.000 doları teslim aldığını, aynı miktarı türkiye'de bulunan tüccara vermesini ister. iki ofis düzenli olarak birlikte çalıştığı ve işlemler her iki yönde de gerçekleştiği için gelen ve giden para da dengelenir.
bu yöntem büyük miktarlardaki para transferlerine de olanak sağlar. ışid, el-kaide gibi oluşumların yanı sıra ırak devleti de musul işgal altındayken yaklaşık 50 bin kadar memuruna bu yöntemle ödemeleri gerçekleştirmişti.
orpheus'ün karısı euridice'i, bir gün bir yılan sokar ve karısı ölür. o yeraltı ülkesinin tanrısı olan hades'e gider. orpheus da karısının arkasından gider ve onu geri almak için tanrıya yalvarır. şiirlerinden ve müziğinin tatlılığından etkilenen tanrılar, karısını bir şartla dünyaya geri götürmesi üzerine orpheus'e verirler. karısının daima orpheus'ün arkasında olması ve yüzüne bakmaması şartıyla. orpheus bu vaadini tutamayınca, karısı ruh haline gelip tekrar yeraltı ülkesine döner. bunun sonucunda orpheus bütün trakyalı kadınlardan soğur ve tiksinir. trakyalı kadınlar, bir orgy sırasında orpheus'ü parçalarlar. başını da denize atarlar. başı ege denizi'nde yüzerek lesbos (midilli) adasına gelir ve bu adada orpheus için bir tapınak yapılır.
mutlu ve düzenli bir devlet bünyesi yaratabilmek için kadınlar ve çocukların bütün toplumun ortak malı olması gerektiği düşünü benimsemiştir. bu paylaşımcı -kavat diyemedim- ruhlu feylesofumuza göre kadınlar ortak olunca doğan çocukların kimden olduğu belli olmayacak; baba oğul birbirini tanımayacak, bu şekilde de herkes herkesle kardeş olacaktır bu devlet düzeninde.
insanlar arasındaki biyolojik eşitsizlikten doğan doğal esirlik yanında bir de konvansiyonel veya müessesevi esirlik vardır. mesela savaş esirliği gibi. aristo mantıki tutarlılığını koruyabilmek için düşüncesini aşırılığa kaçmış bir teze dönüştürmüştür. savaşta yenilen düşmanın, kral ve kumandanlardan başlayarak alınan esirlerin de doğal esirlerle aynı statüde yer edineceğini savunmaya şöyle bir mantıkla devam eder: yenen yenilenden daha üstün, daha iyi birtakım niteliklere sahiptir ve dolayısıyla bu ona emretme hakkı verir şeklinde absürt bir düşünce. tabi siyasal bilimler literatüründeki güçlü haklıdır doktrinine çok yakın bir görüş olduğu da aşikar.
bireysel gerilimlerin en uç noktası gibi görülebilir lakin bu bir yanılgıdır. intihar fikri anlık bir duygu patlamasından ziyade kümülatif fikirlerin doğurduğu sancılı bir sürecin sonucudur. sürece çeşitli psikolojik rahatsızlıklar veya kişilik bozuklukları da eşlik ederse acı eşiğinizi öğrenebilirsiniz. isteksizlikten ziyade vazgeçişler silsilesi olduğunun köprüden önce son çıkışta farkına varabilirsiniz en iyi ihtimalle. en kötü ihtimalle ne köprü vardır ne de çıkış, zira siz de yoksunuzdur. ama iyisiyle kötüsüyle her şey aynı ama hiçbir şey eskisi gibi değil diyorsanız daha yeni başlıyorsunuzdur. ya yeniden doğ ve bir anlam arayıp kendini oyala ya da üç kuruş etmeyen çabalarının yaşam enflasyonunda eriyişini kendi gözlerinle görme fırsatı yakala.
sapancalı hakkı ile leşi en fazla olan fedailerdendi. hayatı herzelerle doludur. doğduğu yenibahçe mahallesinde "casustur" diye kedi bırakmadığı rivayet edilmekteydi. bingazi cephesinde ise bandırmalı şükrü diye bilinen zenci bir mülazım-ı evvel'i durduk yerde güpegündüz kafasına ateş ederek öldürmüş, "n'aptın lan yakup? niye yaptın" diye soranlara "tipini beğenmedim, casus olabilir" diye cevap vermişti. harp ve darp olmayan yerde pek bulunmaz, ruhu daralırdı.