atatürk'ü eleştirebilecek donanıma sahip miyim diye öncelikle bir düşünmeli insan. çoğunuz eleştiri yapmayı bile bilmiyorsunuz ve düşüncelerinizi savunmaktan biçaresiniz.
yazmayacaktım ama yazıyorum; yazması yok ama okuma biliyordur diye umuyorum;
ya abi siz aptal mısınız? bu kadar konuşulacak, bu kadar abartılacak ne buluyosunuz bu kadında? bir grup gerizekalı pucca okurken hislenip ağlıyor, diğer grup kitap aşkından falan sözediyor. ama biz salağız yaa, hakketen malız biz. yoktan varetmeyi çok iyi biliriz biz. yoktan varolmuş lan kadın. oturdum iki satır yazısını okudum nedir ne değildir bu pucca diye. e nedir? en azından yazar değildir. tamam? orda bi anlaşalım?
gülmemek elde değil, kızın biri yazmış: okudukça ağlıyorum diye. ben de olsam ağlarım aslında, kızın hakkı var. pucca okuyup hislenecek kadar salak olduğum için. hissiyatımdan şüphe duyarım ben ya. belli bi yaş grubuna hitap ediyo diyelim hadi. ama kadın daha cümle kurmaktan bi haber. cinselliği, dişiliği bu kadar ucuz kullanmak ne zamandan beri edebiyat oldu canım? hislenmek mi istiyosun? edebi bi şeyler mi okumak istiyo canın? afedersin ama yarrak istiyo senin canın. tamam? yok efendim kompleksi yokmuş bilmem neymiş. ulan bu karı kompleksten geberiyo. farkında olanınız var mı? he? yok. kendini o kadar sevmiyor ki, o kadar kabullenememiş ki öncesi ve sonrası diye iki sezon sürecek pembe dizi çıkar şahsından. meyve veren ağaç taşlanır cinsinden bi iki şey yazmış bi kaçınız. güldüm. ne verdi pardon? ne mevyesi tam olarak? ulan cacığa hıyar olmaz yazdıklarından.
pucca okuyup hislenen kız, feriha'nın finalinde de yas tutup ağlamıştır. tartışmasız. bi git ya gözüm görmesin seni. edebi eser he? kitap aşkı? başucu şeyi? ( kitabı demek istemiyorum daha fazla ) okuyacağı kitabı kapağına bakarak seçen kızlar... kızlarımız. allah'ın belaları.
5249605487961 tane yazarı bulunup sadece 3-5 tanesinin yazdıklarının okunabilirliği olduğu sözlük oluşumu.
bu noktada yazarlar kendi aralarında 3'ye ayrılıyor: yazanlar, yazdıklarını sananlar ve yazamayanlar.
yazanlar: ne yazık ki yazdıkları entryler açılan saçma sapan onlarca başlık ve entrylerin arasında kaybolup gittiği için kimse farkına varmıyor bile. öyle ki içinde ibnelik, sululuk barındırmadığı için kimse okunmaya değer görmüyor... arada kaynayıp gitmiş oluyorlar.
yazdıklarını sananlar: tiksiniyorum sizlerden, hakketen. midemi bulandırıyorsunuz. bu tarz arkadaşların nick altlarına dikkat edin, sayfalarca ya geyik yapılmıştır ya da laf salatası. ulan bir bakıyorsun ki bilmem kaç sayfa nick altı döşemişler, enfes yazar, müthiş yazar.. biri de demez ki ulan iyidir hoştur ama sik gibi yazar. ne yazması günlük bile tutamaz. ama yok amına koyim. herkes şahane, herkes pırlanta, herkes birbirini çok seviyor burada. yahu merak edip iki tane entrysini okuyorsun harcadığın beş dk.lık vakite içi acıyor insanın içi. e hani muhteşem yazar? bence yazamaz. yazamamış yani. ben baktım bir şey göremedim. olmamış. ama olmayan sadece yazıları değil. karakterleri de. ne demiş hande yener? çiğ mi? hı hı... eleştireyim desen bok atıyorsun diyecek. çünkü hazımsız. eksi oy verecek olsan bunalıma girecek, yazık. burdan aldığı artı oya bel bağlamış. çünkü yalnız ve mutsuz.
bazıları ciddi ciddi sözlükten bir şeyler bekliyor. kimisi erkek arkadaş, kimisi karı-kız, kimisi popülarite, kimisi oy.... falan filan. örnekler çoğaltılabilir çoğaltılabilir de, keşke bunlar sadece birer örnekten ibaret olabilse. ulan yeminle çok garip insanlarsınız ya. eleştirme yok, eksi oy yok hep sevelim hep okşayalım. rabbena hep bana.. oldu mu şimdi? var mı hakketen öyle bi dünya? buna mı inandırdın sen kendini? ay, kimisine mesaj atarsın cevap vermez. niye abi? daha havalı oluyormuş. gelen mesajları önemsemiyorum kimseyi siklemiyorum havası bu. adam buna ihtiyaç duyacak kadar zavallı. evet. böyle bir saçmalığa gereksinim duyuyorsun zavallısın canım.
kimse sizin ne yazdığınızı asla okumaz, ne yazdığınızla ne anlatmak istediğinizle falan asla ve kata uğraşmaz. mesela bu entryi de kimse okumayacak.
köpekler yazar olsa alacağı nickler, kediler, eşekler falan yazar olsa açacağı başlıklar daha önemli tabii. hani kötü bir rüya görürsün hayra olsun diye suya anlatırsın ya.. bu da öyle bir şey işte. bende sözlüğe yazıyorum. kendi kendime.. zaten moralim bozuk iki kg almışım.. he göt oğlanı he... komplekse girdim size bok atıyorum burada? tammmam?
köpekler yazar olsa alacağı nickler, civcivleri yazar olsa açacağı başlıklar.... fareler, ünlüler, eşekler... evet eşekler.
an itibariyle sol framede süzülen yegane başlıklardan birkaç derleme sadece. lan oğlum manyak mısınız siz ya? inanabiliyor musunuz? adam şu sözlüğe girip kediler yazar olsa açacağı başlık noolurdu diye entry yazma zahmetine giriyor. hayır yani şakaysa hiç komik değil, ciddiyse amına koyim ben böyle işin.
seviştiği kıza orospu diyen, sevişemediğine kezban edebiyatı yapan kaypak türk erkeğinden başka kimse değildir. bu tarz insanların -erkeklerin demiyorum erkeklik bu değil çünkü- söylediği, yazdığı, çizdiği şeyleri ciddiye almak çok yersiz. kasmayın kızlar. erkek olmakla değil insan olabilmekle alakalı bir şey bu.
içip içip kapına dayanmak gelmiyo değil içimden hani. seviyorum huleynnnn... barııışşş... çık dışarıııııııı.... hıgkkk.. seviyorum işte var mı diyeceğin!
normal şartlar altında bunu bir erkek olarak senin yapman gerekirdi değil mi? değil. aşkın cinsiyeti mi olur lan? aşkta gurur mu olur?
bende bunu anlamıyorum abi, aşıksan her şeyi yaparsın utanmadan sıkılmadan. ben yaparım şahsen, aşığım neticede... böyle bi deli cesareti geliyor adama. benimki doğuştan ama. cesaret değil... delilik. ağzına sıçiim e mi barış senin.
kimseyi umursamıyorum triplerine girmek çok yersiz, yurtsuz bir davranış. zaten insanlar birbirini o kadar siklemiyor ki (yazarın tabiri ile) bunun için ekstra bir çabaya lüzum yok. kasmayııııınnn..
numarayı hem silip hem de haber verme ihtiyacı hissediyorsa evrimini henüz tamamlamamış demek ki. üstelemeyin derim. o yaşlarda çok asi oluyorlar cidden.
öylesine yazmadım lan. bizzat kendim test ettim ve onaylıyorum. bildiğin erkek bu. moon gay değil, bende lezbiyen değilim. hakketen. bak inanmıyo yaaa.. *
edit: oğlum vallahi gay değil ya. şenlik olsun diye değil. biliyorum ben her şeyi. *
aşık olduğumuzda hepimiz köpek gibi sevgilimiz ne derse onu yapıyoruz, bizi kısıtlamasına izin veriyoruz. onunla görüşme, bunu giyme vs. tatsızlık çıkmasın diye her şeye evet diyoruz. iyi bok yiyoruz. hiç gerek yok hacı.
aradım açmadın, mesaj çektim cevap vermedin. kısacası ağzıma sıçtın. vay arkadaş bu ne aşkmış. hala seviyorum hala seviyorum... sen hayatına derin ohh çekerek devam ederken ben olduğum yerde kaldım. ne yemek yiyebiliyorum, ne başka bir şey. he bana müstehak mıdır? kesinlikle. vakt-i zamanında çok doğru söylemişler bağlanmayacaksın öyle körü körüne, o olmadan yaşayamam demeyeceksin. yaşarsın çünkü... yaşıyor muyum lan ben şimdi? oha. hiç farkında değilim.
Küçük prens tüm cesaretini toplayıp bir kraldan bir dilekte bulundu...
'' -Bir gün batımı izlemek isterdim, güneşe batmasını emredersiniz beni çok mutlu edersiniz.
''-Generalime, bir kelebek gibi çiçekten çiçeğe uçmasını emredersem yahut bir deniz kuşuna dönüşmesini... ve generalde bu emrimi yerine getiremezse kabahata kimde olur? Onda mı, bende mi?''
Küçük prens sizde dedi çekinmeden.
'' -Doğru dedi kral. Herkesten verebileceğini kadar istemek gerek''
şahsen ben ilk on gün ölüyorum zannettim. biri geliyor boğazınızdan sıkıyor, bir diğeri omuzlarınızdan aşağı doğru bastırıyor, öteki karnınıza yumruklar atıyor sanki. tam olarak böyle bir şey ayrılık acısı. hele hele terkedildiyseniz bu ilk on gün tahammül edemeyeceğinizi sandığınız kadar sancılı, ağrılı ve gözü yaşlı geçiyor. tecrübeyle sabittir. sürekli sevgiliyi arama ve mesaj yazma dürtüsüyle boğuşur durursunuz, genellikle yenik düşersiniz. aradığınızda açmaz, mesajınıza cevap vermez. bu içinizdeki acıyı da, yazma isteğini de körükler maalesef.
şarkı dinleyemez, film izleyemez, yemek yiyemezsiniz. algıda seçiçilik işte... neye ilgi duyarsan onu görürsün derler ya.. ulan her şey mi hatırlatır? hatırlatır yavrum hatırlatır. sonra o gerzek arkadaşlarınızın bildik, saçma nasihatları yok mu? evet var... en sinir bozucu olan kısmıdır bu dönemin. zamanla geçer, unutursun, sana sevgili mi yok, giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir tripleri... he anam he öyledir muhakkak. ama bunlar kimin umrunda? ben acımdan kıvranıyorum ötesi boş.
ya cidden bir şey paylaşmak istiyorum, fakat itiraf mıdır bilemiyorum, değilse yönlendir tatlım entryi. çirkin hatunlara buradan sesleniyorum: çok sevgili hiç sevgilidir. 587963004687901525489 tane erkekle bir şeyler paylaşmış olmanız - ki en çokta yatakta- sizi ne daha güzel, ne daha çekici, ne bileyim ne de daha sevilebilir kılmaz. kılmamalı bence. aynaya baktığında ne görüyosan o. o kadarsın. fazlası değil. bu sebeptendir ki... çirkin hatun popülaritesi denen bir şey var tatlım, yani senin talep görme nedenin tamamen... neyse ne.ay rica ederim her erkeğin köpek gibi peşinizden koşmasını aşka, sevgiye vs. yormayın. erkek bu bi kere, topun da peşinden koşuyor ama en sonunda basıyor ona da tekmeyi. biraz mantık. lütfen.
her şeyi erkeklerden bekliyorsunuz, ilgi erkekten, sevgi erkekten, anlayış erkekten. anasının amı yani. ben kızım psikolojisinden kurtulun ve önce insan olduğunuzu idrak edin. ben kızım düşüncesiyle değil, duygularınızla hareket edin. sevişmekten, sevmekten çekinmeyin. duygularınızı örtbas etmeyin. bu sizi daha namuslu değil daha sahtekar yapıyor bence. e yani...
ben bu yazıyı öylesine yazdım. öylesine... yazdım ama.. öylesine. kimse üstüne alınma gereği duymasın, gücenmesin, anlamaya çalışmakla yorulmasın diye. öyle mi hakketen lan? öylesine yaşıyoruz zaten hepimiz. kimsenin umrunda olmadan, öylece. kendi kendimize...
(bkz: espri zekası) bu ne la? hah hah hay... ayy hiç güleceğim yoktu. iyi oldu. iyi geldi.
tabii arkadaş ilişkiye ameliyata girer gibi hazırlandığından dolayı seks sonrasında böyle bi değişim beklemesi ve buna inanması olağan. çok normal. bakire olunca out, zarı delince in. ehehehe.
yalnız espri zekası yüksek arkadaşa şunu da söyliyeyim: seni eğlendiren tek şey büzüşmüş iki dudak olduğu için bakire birinin sana cazip gelmemesi çok kabak gibi. ......... burada bir kahkaha patlattım. sonunu çok toparlayamadım ama anlayan anladı. en azından ben ne demek istediğimi biliyorum.
bir arkadaşınızın üzerinde gördüğünüz, beğendiğiniz bir kıyafetin sizde sırıtması. yahu değil moral bozmak bunalıma kadar yolu var. bi'şey biliyoruz da söylüyoruz...
elinize aldığınız ya da gözünüze çarpan herhangi bi eşyayı iki saniye sonra bulamamak, nereye koyduğunuzu anımsayamamak ammaa... alakasız bir yerde ve zamanda birden hatırlamak. oldu mu şimdi yaaa...
he bir de ne var biliyo musunuz? evet biliyo musunuz? ehehehe... aniden gelen msafirler. pat diye. birdenbire. gelmeyin habersiz arkadaşım, belki o günü kendime ayırdım? belki.. belki pijamalarımla mutluyum ben o gün?