rahmetli dedem daha bir heybetli ve hükümet gibi poz verdiğinden olsa gerek, ilaveten hiçbir zaman yaşam felsefemizi yansıtmadığı için gereksinim duymadığımız bir davranıştır, salon duvarına türkeş resmini konuk etmek.
kutup noktalarında,kısa süreli bulunan araştırma ekiplerinden başka kimsenin yaşamadığını bilmeyen insanın anlamsız söylemidir.kendisine sorulsa eskimoların da kutup noktasında yaşadığını söyler. halbuki eskimolar kesin kutup noktasında değil, kutuba en yakın bölgede yaşarlar.yakın dediğiniz bölgede, oyle iki durak kala bir yer değildir ayrıca.
altı ay gece ve gündüz sadece gerçek kutup noktalarında geçerlidir. geri kalan yakın bölgelerde normal yaşam farklı değildir.
sadece yazın güneş gece onbirden sonra batar, bu yüzden uyku problemi oluşur, ki yakındaki wal-mart'tan o bölgeye uygun özel perde edinilerek bu problem ortadan kaldırılır, kışın ise tipik koyu yağmurlu bir istanbul gününe benzetilebilir gökyüzünden aldığınız ışık.
zaten mantığınızı da kullanırsanız şayet, dünyanın eğimi gereği artikteki buzullar, emdikleri gün ışığıyla sürekli yansıma yaparlar ve gökyüzü aşırı beyaz görünür, ve aşağıya da o şekilde yansır. gece de bu olay tam tersine dönüşür ve northern lights görünür.
ha derseniz ki araştırma ekibinde müslüman varsa ne yapacak?
kesin kutup noktası insan yaşamına uzun süre elverişli olmadığından(çünkü botunuz sadece biri dahi yaklaşık dört kilo ağırlığındadır varın gerisini siz hesaplayın), ya en kısa sürede aşağı inecektir, veya en yakın yerel saate göre ibadetini yapacaktir. bilinir ki islamiyette, yolculuk, seyahat esnasında ibadetlere tölerans her zaman vardır.
yaratıcının, kulun yaşayamayacağı yere kitap yollaması, zaten sıfatları ile çelişir.
hayırdır? şiir seviyor olsa, imana mı gelecekti ki inamayan birileri?
peygamberin özel şairi olduğundan bile bi haber, hayatında hiç ebu izzet, ka'bb malik , ka'bb zuheyr, ka'bb eşref, hassan b sabit isimlerini duymamış insanın, tamamen uydurmasıdır.
müşrik şairin bile, beyitlerini dinleme olgunluğuna sahip bir insandır söz edilen..
döneme ilişkin erkek şairlerin yanisıra ilave olarak da şiirlerinden en cok etkilendiği kadın şairlerden biri de, al-hansa'dır.
kaldı ki şu hadisi de unutulmamalıdır. "şiir söz gibidir, güzeli güzel, çirkini çirkindir."
tam da bu yüzden, özellikle üstteki isimlerden dolayı muhammed'e şiir ögretilmemiştir, şairlik yakıstırılmamıştır bahsi geçen ayetlerde..
islamiyet de dahil tum dinler zaten özünde inanan ve inanmayan üstüne kuruludur. bu bağlamda şair ile celebin pek bir ayrımı olmadığından, yancı veya yancı olmayan şair üzerinden mantık yürütmek ve çürütmeye çalışmak anlamsızdır.
yaratıcı da şiir gereksinimli bir varlık olmadığından, "şair sevmez" şekilde tanımlanması ve bundan yola çıkılması abes ve dahi gülünesi bir durumdur.
kısaca yaratıcı katında, namaz kılmış olmak için namaz kılan insanla, şairin arasında hiçbir fark yoktur. tam da bu yüzden inen bütün ayetleri araştırsanız, her kılınan namazın, kesinlikle kabul olduğuna dair bir ibareye rastlayamassınız.
hep söylerim,ne evrim, ne yaratılış süs olarak sunmaz aklı insana..
objektif olmayı becerebilen bir insanın, inanarak değil, mitolojik metin diye benimseyerek araştırdığı, okuduğu, kutsal kitapta yazılı olanın hakkını vermesi. söz konusu olan bilgiye ulaşmaksa, kimin yazdığının, kimin yolladığının öneminin olmadığını kavramış kişidir.
bu kişi kitabı kuran oldugu için savunmaz, zira manevi bir ilişki içinde değildir kitapla, varolan bilginin çarpıtılmasını önlemek için savunur.
ne gariptir ki, okyanus ötesindeki ülkelerde uygulanmayan kural. temizlik işçilerine fazla para ödemekten kaçınan avrupanın, emeğe verdiği değerin standart olarak algılanması ve uygulanması.
ikibindokuz yılında, bir makinenin, işletim sisteminin hala işlevini görmesinin erdemini anlamış kişidir. teknoloji kendisinden büyük bir çöplük yaratırken, bu eyleme gönüllü destek vermeyendir.
evrim her zaman ileriye doğru evrilmek değildir. evrilirken gevrilmek buna denir işte!
tam da bu yüzden kendisi, silikon vadisinde calışan insanları, hz.süleymanın karıncalarına benzetir ya..
son derece alakayı ardına bile alıp, sürükleyemeyecek bir haber. kendilerine sormak lazımdır;
acaba biz buradan, beş yıl önce de sigaranın sağlığa zararlı olduğunu bilmeyecek kadar zekadan yoksun bir halk gibi mi görünüyoruz?
aynı zihniyete dair, toplum saglığını,icmeyeni korumak yeni mi akıllarına geldi? geçiniz efendim bunları! hayvan terli, yemez!
yazar sanırım, sigarayi hemen her bünyenin kaldırabildiği, oysa alkolü kaldıramadığından habersiz.. alkol zehirlenmesi diye bir sey vardır, lakin sigara zehirlenmesi teshisiyle hastaneye kaldırılmış insan haberi okumadim ben hic.
kendisine hatırlatmakta fayda var; osmanlı da yasaklamıştı benzer şeyleri ama içmeye devam eden padişahın ardından,ne meşveret ne de halk "hilafet elden gidiyor, yetişin! " diye bağırmamıştı.
kaldı ki, partinin tüm adamları sigara içmeyen insanlar değil..
yazık ki, yaptıkları değisimleri dahi sevmedikleri atatürk üzerinden yapıp prim toplamaya çalışıyorlar. bir de atatürk'ün ismi olmasa ne yapacaklardı acaba?
pavorotti'nin yaşarken zorlanarak giydiği simokinlerin, aynı şekilde türk dinleyici tarafından, videoyu ekleyene giydirilmek istemi.bazen teknolojinin sunduğu kolaylıkları, gerçek hayatta kendini ifadeden aciz bir kısım insanlarin kullanması, çiğ bir görüntü yaratıyor.bu sadece türkler için değil, yabancılar icinde geçerli olan bir durum.