bunalmışlığımı bohem feysbuk sayfalarındaki geri zekalı ergenler gibi yansıtmaktan tiksiniyorum. olum ben neden buradayım? neden birilerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorum? neden benim için hala birileri var?
çünkü hala hayatında başka kavramı olan bir eziğim amk, içten içe bunu hissetmek de koyuyor. bütün bunları söylerken bir anda "olum iki dakika beni dinleyin lan" diyesim geliyor, işte o zaman kendi bitikliğim için üzülüyorum.
önceden derdimi anlatırdım, anlatmak isterdim ama artık o bile kalmadı. sözlük yazarlarının anlatmaya takati bile olmadığı dertleri, diye bir başlık olsa, en çok girdiyi alır. **
Yarak gibi insanlarsınız. saatlerini verip oluşturduğunuz, bi sik sandığınız imajlarınızın içinde ortam köpeği olmaya çalışırken suratlarınıza işeme isteğimi bile kaçırıyorsunuz. Sidik denizinde sırt üstü yüzüyorsunuz ve mutlu olmaya şartlandığınız için suratınızda kuru kafa sırıtışı var. Sizler neye gülüneceğini neye hüzünleneceğini bile bilemeyen, matrix'ten daha yapay bir dünyanın piçlerisiniz.
Sizi kale alıp şu yazıyı yazan ben de malın önde gideniyim.
şortlu veya minili kıza bakmam, sikimde olmaz. ama tayta gözüm kayıyor aga. başlıktaki gibi direkt göt değil, komple çekici geliyor. taytta bir bug var. bir kız taytla çekici oluyorsa kolaya kaçıyordur.
Tarihe bu saçma açıdan bakılmaz. Yok şunu yenmiş, yiyosa bunu yenseymiş. O açıdan bakacaksak büyük selçuklu devletinin yıkılmasına sebep olan, selçuklunun bir türlü baş edemediği alamut belasını ortadan kaldıran hülagu handır. Demek ki ilhanlılar için düz mantıkla büyük selçuklu devletinden bile kuvvetli bir devletti diyebiliriz.
geçmişte yediği dayağı bile 10 yıl sonra keyifle anlatıyor insanoğlu. ne yani, eskiden yenilen dayaklar daha mı organik olduğu için? hayır tabi ki. zaman tozlarının üzerine düştüğü yeri büyülü gösterme gibi bir özelliği var, belki bundan.
sadece bu olay üzerinden analize başlarsak; zamanında yediği dayaktan şimdi uzak olması, aynı davranışın bir daha başına gelmeyeceğini bilmesi, o kötü andan kurtulmanın verdiği rahatlık, o an anlattığı ortamda hikayesi sayesinde ilgi çekmek, sıradanlıktan kurtulmak... vs gibi psikolojik analizlere girersek zannımca 15 sayfadan önce zamanın geçmişi güzelleştirme mevzusu bitmez. zaman tozlarının büyüsü diyip olayı şiirselliğe ve gizeme vurmak daha hoş duruyor, böyle deyip bırakalım.
Hedef aldığınız kızlar düşünmüyor bu kadar neyi niçin giydiğini. Giyiniş tarzını kişinin içinde yetiştiği çevre belier. Seküler çevrede yetişen birey kendini bildi bileli sizin salya akıttıginiz kiyafetleri giyiyor zaten. Annesi, ablası, teyzesi,Komşusu da böyle giyiyordu. Bu kadın için şort sadece bir kıyafet, daha öte anlam taşımıyor. işte sorun burada! Kadın için sadece kıyafet olan eşya sizin sapık hayal dünyanızda çok daha büyük yer kaplıyor. Köpek gibi o şortu giyen kadını arzuluyorsunuz ama ulaşamıyorsunuz, ulaşamayacağınızı biliyorsunuz ve bu sizi kudurtuyor. Sonra da çarpık icdünyanizi bu şekilde yansıtıyorsunuz.
yalnızlık edebiyatından nefret eerim. ama şimdi hiç olmadığı kadar yalnızım; başka şehir, aile yok, arkadaş yok, sevgili yok. odamda boş gözlerle tavana bakıyorum. bu merede uzun süre maruz kalınca sessizlik gürültülü bir hal alıyor.
yalnızlık oğlum, senin varlığın çevremi yok ediyor.
bu sözlerden sonra herkesi siktir edin de acaba evlendiği kişi ne düşündü? kendisiyle sevgi, samimiyet vs gibi şeylerin dışında sadece diri meme sevdası ile evlenildiğinin farkında olmak nasıl bir duygu? 5-6 yıl sonra memeler sarkmaya başladığında evliliğinin biteceğini hesaplıyabiliyor mu acep? alooo kişiliğinin hiç yerine konuluyor, sen yoksun, sadece hayta ismail ve diri memeler var.
bir bu yazarın yaşadığı hayata bir de kendi hayatıma bakıyorum. sonra gözlerimi gökyüzüne dikip allah'a sorar gözlerle bakıyorum. sonra yüzümü yeryüzüne çevirip; ulan ölecez be, en azından toprağın altında eşitiz, diyorum. neyse ki bu hayatın çok uzun olmaması bana teselli oluyor. esina çatla!
yukardaki girdiyi ben mi uykusuz olduğum içi anlamıyorum yoksa anlatım birbirine mi girmiş çözemedim. sevgili yazar dostum, aynı dili konuşmamıza rağmen anlaşamıyoruz galiba.