yüzyıllardan beridir var olan islam dini içerisindeki mezhepsel inanç çatışması aynı şey diğer dinlerde (hristiyanlık, yahudilik) görülmektedir.
kısacası inançlı olan insanların ne kadar ahmak guruha sahib olduklarını gösterir.
kerbeladan bu yana var olduğu savunulmaktadır.
bu barış olarak gönderilen dinlerin hiçbirinde birlik olmaması evrende bir tanrının çözüm için ilahi bir kitap yollayarak yer yüzünde barışı sağlamaya çalışmadığı gösterir.
tabi yozlaşmış beyinlerinde metafizik olaylara inanmış olan siz; sunni, alevi, şafii farketmezin bilimin ışığından kaçmış dinin karanlığında boğulan insanlar bu inançlarınızdan darağacında olsanız bile vazgeçmezsiniz.
neden biliyor musunuz çünkü var olmayan cehennemden korkuyorsunuz,
çünkü o egoist tavır ile koruduğunuz vücudunuzun sadece toprak olacağından korkuyorsunuz,
ama bilmiyorsunuz ki tanrı içinizdeki vicdandır. vicdan olarak kalacaktır!
ve unutmayınki boşa inanmış olacaksınız öldüğünüzde, bir tanrı yok!
tanrı varsa sadisttir çünkü binlerce tecavüze, binlerce katliama, binlerce emek hırsızlığına göz yummuş; tarihin en acı savaşlarında, atom bombasında yalnızca izleyici olmuştur.
sanırım bu olanlardan zevk almaktan başka bir şey yapmamıştır, eğer varsa!
son olarak sözüm size, ey var diye cığırtkanlık içinde bulunan insanlar!
tanrı nerede?
belki tanrı evrenin bir kuytusuna saklanmıştır.
ya da siktir etmiştir bizi bu bok çuvalı gibi olan dünyada zalimlerle yalnız başımıza.
dini ordu komutanıdır. belki bir çok iyi kelam etmiş olabilir felsefi olarak lakin bir katildir.
kafirleri, putperestleri, inançsız olduğu halde saygılı olanların kellesini almıştır.
ne sunni ne alevi yaşasın ateist!
din ve din adamları dünya ya ne getirmiştir?
-paranında aynı şeyi getirdiği gibi; ölümler, katliamlar ve sefaletle boğulmuş cahillikler!
edit: eksile babam eksile, ne mutlu oluyorum sizin gibi sahte hümanistleri görünce :)
bombaları uçakları var
bankaları IMFsi var
amerika yakar yıkar
katleder işgal eder
karşımda kimse duramaz
dünya benim olacak der
biz varız bütün dünyada biz varız
biz varız biz altı milyarız
emekçiler yoksullar
siyah beyaz sarılar
bütün dünyada biz varız
biz altı milyarız
kadın erkek genç yaşlı
her dilden dinden renkten
bütün dünyada biz varız
biz altı milyarız
yeniden doğar ölümlerden
yeni bir dünya kurarız
dünyayı amerika'ya
uşaklara bırakmayız
yıkılacak imparatorlar
halklar özgür olacak
Ahzab 32
Ey Peygamberin hanımları! Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Allah'tan sakınıyorsanız edalı konuşmayın, yoksa, kalbi bozuk olan kimse kötü şeyler ümit eder; daima ciddi ve ağırbaşlı söz söyleyin.
Tahrim 5
Ey Peygamber'in eşleri! Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona; sizden daha iyi olan, kendini Allah'a veren, inanan, boyun eğen, tevbe eden, kulluk eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.
daha ne olsun koskoca evrenin yaratıcısı ve kurucusu tanrı hz.muhammed'in karılarının nasıl davranacağını gökten meleklerle iletiyor.
birde kur'an insanlığa rahmet olarak gönderildi derler sözde modern özde yobazlar.
şimdi peygamberin eşleri ile ilgili durumu ben napayım benim insanlığıma ne gibi katkısı olur? diye sorarlar adama.
hz.muhammed'in hz.ayşe'yi küçük yaşta kadını olarak aldığı gayet iyi biliniyor.
bir düşünün o zamanın peygamberi olan muhammed çok zeki ve emin, ilim sahibi olarak biliniyordu.
bu zeki ve emin insan olan hz.muhammed hz.ayşe'yi kadını olarak değilde evlatlığı olarak alması mümkün değil miydi?
bu zeki ve emin insan kitlelerin bunu kabulleneceğini daha doğru bulunucağını akıl edememiş midir?
Mayıs ayı sürmekteydi. (bkz: Deniz Gezmiş)lerin darağacında can verişinin 12.günüydü.
idamlarla ilgili olarak Ankara'dan dalga dalga yayılan habeler, gelip (bkz: ibrahim kaypakkaya)ıda bulmuştu.
Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in son anları, ibo'nun göğüsünde de yer etmiş; bir garip genişlik, bir garip hüzün ve öfke işlemişti.
O günlerde ibo, uzun süredir hesabını yaptığı bir düşünceyi eyleme dökmenin hazırlığındaydı.
Yine böyle bir mevsimde, aynı bölgede THKO'ya bağlı gençler güvenlik kuvvetleri tarafından çevrilmiş ve çatışmada Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan Özdoğan öldürülmüştü.
ibo bu olaydan sonra bölge köylerinde araştırma yapmış ve inekli Köyü yöresinde yaşanmış bu olayla ilgili olarak köylülerden bilgi toplamıştı.
Sonra aklına bir not düşmüştü. ''Malatya, Akçadağ kazası, Kürecik bucağı kahyalı köy muhtarı (bkz: mustafa mordeniz)''diye..
ibo, mustafa mordeniz'in ''ihbarcı'' olduğunu söylüyordu.
Uzun bir hazırlık sürecinden sonra bir arkadaşıyla birlikte bölgede pusuya yattı. Muhtarı teslim aldı. Önceden saptatığı bir mağaraya götürdü. Sorguya çekti ve daha sonra kurşuna dizdi.
kaynak: bir komünistin biyografisi ibrahim kaypakkaya
yazar: nihat behram
Bir süre Fatsa'da kalan (bkz: Mahir Çayan) ve arkadaşları infazları engellemek için eylem olanakları araştırırlar.
26 Mart 1972'de Ünye'de NATO'ya ait radar istasyonunda çalışan iki ingiliz ve bir Kanadalı teknisyeni kaçırır ve karşılığında THKO (Türkiye Halkın Kurtuluş Ordusu) önderleri (bkz: Deniz Gezmiş), (bkz: Hüseyin inan) ve (bkz: Yusuf Aslan)'ın serbest bırakılmasını isterler.
28 Mart'ta rehinelerle birlikte Niksar'ın Kızıldere Köyü muhtarının evinde kalmakta olan arkadaşlarının yanına giderler.
30 Mart günü muhtarın evinde askerler tarafından ablukaya alınırlar. Askerlerin megafonla yaptıgı teslim olun çağrılarına devrimci sloganlarla karşılık verilir. Evi sarmış olan askerler ile silahlı çatışmaya girilir.
Çatışma sonunda Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Sabahattin Kurt ve Nihat Yılmaz öldürülür.
Evde bulunan Ertuğrul Kürkçü samanlıkta saklanarak sağ kalır ve yakalanır.
Rehineler ise çatışma sırasında öldürülürler.
Cenazeler savcının nezaretinde Niksar'a götürülür.
son derece tırt olan bir yayını vardır.
bugün oynanan galtasaray gaziantep bşb maçının penaltılarını izliyeyim dedim bir gol bile göremedim donukluğundan.
ibrahim KAYPAKKAYA, ilk devrimci düşüncelerle Hasanoğlan Öğretmen Okulu'nda tanıştı.
Araştırıyor, soruyor, okuyordu, siyasal olarak geliştikçe davranışları ve ilişkileri de değişiyordu.
Bu gelişme sayesinde ibrahim KAYPAKKAYA'nın adı çevre köylerde bile duyulur oldu.
Tabii gericilerin, yobazların gözüne batmaya da başlamıştı.
Okulda "yeşili sevmiyorum" başlığı ile yazdığı bir kompozisyon yüzünden öğretmenlerden biri ona çok kızmış ve "peki kızılı mı seviyorsun" diye hayli eziyet çektirmişti.
seviyoruz kızılı seviyoruz kızılın adaletini, yoksulun yanında oluşunu, ezilen her ırka her millete gösterdiği can yoldaşçılığını, burjuvaziye karşı başlattığı onurlu savaşını seviyoruz kızılın.
tanıdığım çoğu ülkücünün elinde (bkz: kavgam) kitabını görüyor olmamdan doğan sorunsaldır.
nedir bunun sebebi ülkücanlar? sırf yahudileri katletmesinden ötürü mü seversiniz nazi sosyalistlerini *
moskoflar rusya'ya diyenleri, führercileride almanya'ya davet ediyorlarmış.