Eğlenceli zamanlarda bile için hep buruk olur, aklın hep orada kalır. Dakikalar, saatler, günler geçmez barışmak istersin.
Gurur yapmanın anlamı yok, bunun önüne geçmek lazım.
Gurur yüzünden en yakın arkadaşımla küsüp hayatımdan birkaç ay harcamıştım...
Yıllardır görmemiş olmama, sesini bile unutmuş olmama rağmen özlediğim kişi o değil... Özlediğim kişi tam olarak haftada en az 1 kez gördüğüm, her gün sesini duyduğum, her dakika yanında olmak istediğim sevdiğim. Yanından ayrıldıktan 5 dakika sonra bile özlüyorum seni. Yanındayken bile özlüyorum seni...
"Bir ulusun eğitimi, her şeyden önce onun sokaktaki davranışından belli olur. Çünkü yollarda kaba kuvvet varsa evlerde de var demektir."
Edmondo De Amicis - Çocuk Kalbi
Belki bir süre sorun çıkmayabilir fakat ileride ikisi de birbirine tahammül edemeyecek seviyeye gelecektir. Anılar düşünüldüğünde kalbe hoş gelen anılar bulunamayacaktır, kalbe hoş gelecek anılar oluşturulamayacaktır.
Aşkın bir anda olacağına inananlardan değil, zaman geçirdikçe aşık olunacağına inananlardanım.
Erkek arkadaşımla sevgili olduğumuzda ona aşık değildim. Yaptıklarını, söylediklerini, fikirlerini, hayallerini ve en önemlisi bana olan desteklerini gördükçe aşık oldum ona. Ve ne yapmıştııım?.. Bende olan saygısını büyütmüştüm, onunla vakit geçirebilmek için daha çok uygun zaman ayarlamaya çalışmıştım, daha da çok onu düşünmeye başlamıştım, birlikte geçirebileceğimiz zamanları düşünüp acaba nasıl olur diye hayallere dalmıştım * . Açık konuşmak gerekirse tam bir aptal olmuştum. Şu an daha çok aptalım ve hep aptal kalmak isterim... *
Bizzat kendim.
Botlarımı giyeyim, kabanıma sarınayım, beremi takayım diye dört gözle bekliyorum soğuk havaları. Hem daha az insan oluyor sokaklarda da...
Cinsellik dendiği an toplumun "aman sus ayıp, kimse duymasın, o ne biçim laf..." diye ayıplamasındandır. Bastırılan duygular elbet bir vakit gün yüzüne çıkar. Bastırıldığı için insanlar merak eder ve sonuçları maalesef kötü olur...
Geçenlerde bir akrabam bu konuyu savunmuştu. Neymiş efendim eskiden savaşlar, dış tehditler varmış da erkekler bu yüzden eşlerinin önlerinden yürürlermiş. Neymiş kadını tehlikeden korumak içinmiş. Hadi o zamanlar öyleydi diyelim, şimdi ne var? Şimdi neden erkekler hala eşlerinin önlerinden yürüyor? (önden gitmeyenleri tenzih ederim.) bana kalırsa bu saygısızlıktan, yanına yakıştıramamaktan, terbiyesizlikten başka bir şey değil.
Bedensel acıysa bir süre sonra geçer. Asıl zor olan vücudun her yerinde hissedilen duygusal acı. ilaç içmekle falan çözülmez bu. Uyusan da geçmez. Bir şeylerle uğraşırken kısa süreliğine unutursun sadece. Zaman geçtikçe acı hissi azalır ya da ona alışırsın lakin hiç geçmez. Arada bir yoklar seni ne durumdasın diye. Unutturmaz asla kendini...
"...
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim.
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni,
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim.
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni…"