Bugünkü osmanlıspor maçına kuzey üstteki kombinemi isteyen bir renkdaşıma devredebileceğim takım. Şehir dışında olduğum için gidemeyeceğim, ilgilenen sözlükçüler mesaj kutusunu şenlendirebilir
galatasaray'ın 4.yıldız için önünde kalan en önemli engel. hamzaoğlu eğer son maçlardaki gibi "önemli olan 3 puan" mantığıyla sahaya çıkarsa galatasarayın işi gerçekten zorlaşabilir. ama istekli ve hırslı oyun ile galatasaray son haftaya istediğini alarak ilerleme şansına sahip. muhtemelen biliç gibi karakterli bir hoca ile tt arena'da son karşılaşma ve veda olacak. keşke uzun yıllar kalsaydın beşiktaşta...
not: ayrıca maç için fazladan bileti olan, satmak veya devretmek isteyen renkdaşlarımın mesaj kutusunu şenlendirmesini rica ederim.
1997 senesinin aralık ayı, ikinci sınıftayım. matematikten nefret ediyorum, çünkü çarpım tablosunu ezberleyemiyorum; daha doğrusu orospu çocuğu 7leri ezberleyemiyorum.
o zamanki sınıf hocamız mustafa hoca da büyük bir şevkle ezberletmeye çalışıyor çarpım tablosunu. yanımda oturan gerizekalı yasin bile ezberlemiş, okula başlamadan okumayı sökmüş olan ben yedilerde takılmış kalmışım. çıkarttı tahtaya hoca, 7 kere 8'i sordu, yine bilemedim. kulağımı çekti. babana söyle yarına kadar ezberletsin sana dedi. gittim oturdum yerime, ağladım.
çıkışta servise gidiyorum, baktım okul kapısında babam. işten erken çıkmış gelmiş. korkudan aklım çıktı, dedim kesin mustafa hoca babamı aradı, şimdi ağzıma sıçacak. gittim yanına babamın, atla arabaya dedi. bindim binmesine ama, nasıl anlatacağım diye düşünüyorum, boğazımda kocaman bi düğüm. ne yalan söylesem diye düşünürken baktım eve doğru gitmiyoruz. nereye gidiyoruz diye sordum babama, "adanaya," dedi; "maça gidiyoruz.". ne maçı baba diye soruverdim. "galatasarayın maçı oğlum" diyiverdi babam. şoklardayım. ne işi var galatasarayın adanada diye düşünüyorum. o zamanlar ne yaşadığımız şehrin takımı* birinci ligde, ne de adana. meğer kayserispor'un cezası var diye maç adanada oynanacakmış. iş yerinden babamın bir arkadaşını daha aldık, bastık arabayla bir saatte gittik adanaya.
ne biletimiz var ne başka bişeyimiz, karaborsadan alacağız. ama karaborsa hakikaten karaborsa, o zamanın parasıyla 1 milyon olan açık tribün maç biletini 20 milyondan satıyorlar. büyük takım tabi bu, kolay gelir mi adanaya. arıyoruz arıyoruz bulamıyoruz bilet, o parayı da verirsek zaten ya mersine dönüşte arabayı itmek ya da beni ipotek ettirmek zorunda kalacağız. maça kalmış yarım saat, bulamıyoruz aga. babamın yüzü düştü, uğur amca* zaten umudu kesmiş. ben ağlamaya başlamak üzereyim. yanımıza genç bir çocuk yaklaştı. babama yanaşıp "abi bilet mi arıyorsunuz" diye sordu. babam da klasik karaborsacı olarak düşünüp "arıyoruz da, o kadar para veremeyiz be abicim" dedi. çocuk "abi iki biletim var maça, benim hanımın doğum sancısı başlamış, gidemeyeceğim, aldığım paradan size vereyim biletleri" dedi. mutluluğumuz tarifsiz. aldık biletleri girdik maça. ışıklar gözümü alıyor, hiç gece maçı izlememişim o güne kadar. hagi'yi, hakan'ı sahada gördüğüm gibi kendimden geçtim, dünyanın en mutlu çocuğuyum o esnada.
maç başladı, ilk yarının başlarında hakan şükür'ün golüyle öne geçtik. gol sevincimde babamın üzerine tırmandım adeta, çok ama çok mutluyum. ikinci gol de ilk yarının sonunda ümit davala ile geldi. keyfim inanılmaz. ikinci yarıda biraz daha rölantiye aldı galatasaray oyunu, galatasaray yavaşladıkça ben de yavaşladım. akşam yemeği yememişiz, uykum var, yorgunluk çöktü üstüme. derken kayserispor'un penaltısı geldi. golü attılar. durum 2-1. allahım nolur berabere bitmesin diye dua ediyorum. nolur kazanalım. nolur uğurlu geleyim galatasarayıma. derken gözüm karardı.
uyandığımda adana numune hastanesindeyiz. kolumda serum. baktım yanımda babam. şekerim düşmüş, golden sonra bayılıvermişim. hemen getirmişler hastaneye. ağlamaya başladım. babam noldu oğlum dedi, "baba ben yedileri ezberleyemiyorum, öğretmen yarına baban ezberletsin öyle gel dedi" dedim. babam "siktir et oğlum, maçı kazandık ya, boşver sen yedileri" dedi.
6 aralık 1997 idi tarih. o gün galatasaray kayserispor'u adana'da 2-1 yendi. o günden beri galatasaray'ın her maçını izledim, galatasaray ile yattım, galatasaray ile kalktım, hayatımın en önemli parçası yaptım. ve o günden beri de orospu çocuğu yedilerden hep nefret ettim. amınakodumun yedileri...
maç sonrası belediyeden sahipsiz sokak köpeklerini öldürmelerini isteyerek, bir nevi kendisini evden aldırmalarını rica etmiştir. bu yaptığı hareketten sonra kendisini hala savunan fenerbahçe taraftarı var mı merak ediyorum. olayı sempatikleştirmeye çalışanlar ise sadece karşıdakinin melo olmasından prim yapmaya gayret ediyorlar. aynı hareket gökhan gönül gibi, muslera gibi, semih kaya gibi karakterli oyunculara melo gibi biri tarafından yapılsa kıyamet kopar, federasyon başkanı kulübe seslenip oyuncunun sözleşmesinin feshedilmesi gerektiğini ilan ederdi. ama yaşadığımız bu yarrak gibi yerde, bu adamın yaptıkları yanına kalmaya, biz de futbolseverler olarak sinirden her gün daha da yaşlanmaya devam edeceğiz.
not: volkan'a maç boyunca şişe atanlar; siktirin gidin sizin bu stadlarda işiniz yok. "melonun cezasını kendim keseceğim" diyebilen bu karaktersiz kıllıdan ne farkınız var koduğumun cibiliyetsizleri?
şimdi sen gittin ya büyük seba, bizim türk sporuna dair tüm umutlarımız da gitti. ortada at hırsızları gibi kavga eden adamlar başımızda bizi düşmanlığa sürükleyip senin tabirinle "herkesi her zaman aldatmaya" çalışıyorlar. seninle beraber, bir galatasaraylı olarak beşiktaşlı kardeşlerimle kol kola maç izleme ümidim de gitti. seninle beraber, bizden de bir parça gitti büyük seba. yeni stadda belki ilk golü atamayacaksın ama, en güzel yerinden izleyeceksin o golü, ve o en güzel yerde, iftihar edeceksin seni unutmayanları görüp. mekanın cennet olsun büyük adam. sen taçsız krala, leftere, baba hakkıya selam götür; biz burada olduğumuz sürece, siz de yüreklerimizden maçları izlemeye devam edeceksiniz.
son olarak; "ahmet dursun seba gitsin"cilerin de ta amına koyayım.
2014 avrupa ümit milli basketbol şampiyonasında harikalar yaratan milli basketbolcumuzur. şu anda final maçında ilk 2 dakikada 4 sayı ve 1 top çalma ile başladı. gelişimini devam ettirmesini ve ülke basketboluna yeni bir yıldız kazandırmasını diliyoruz. yolun açık olsun cedi.
edit: 4 dakikada 9 sayı oldu. hadi oğlum getir kupayı!
akustik performansı hala eşsiz olandır. kafalar iyiyken "sen kendinde ol yeter" dediklerinde her şey bitiyor. yıllar sonra bitiyor. yaşlanmışken bitiyor.
adalete güya fener yakmayı kendilerine misyon edilmiş bazı arkadaşların seyircisiz oynanmasına karşı çıktığı maç. galatasaray bench'i yıkılırken, maç boyunca şahıslara düzenli olarak küfür edilirken, yöneticiler hakemlerle telefonla araşıp "ya o basket faulü niye vermiyosun" diye sorup "ayarlıycaz onları ya" diye cevap alırken, yöneticileri karşı takımın coach'una "seni sikicem" diye küfrederken aldığınız ceza sadece 40 bin tl ve kınama ise, alın o yaktığınız feneri, götünüze sokun ibneler. akp gibi sizin de adaletiniz sadece kendinizeyse, alın tüm kupalar sizin olsun. hatta aziz yıldırım'ı cumhurbaşkanı adayı da yapın, bu sayede hapisten de kurtulur camianızın büyük ustası.
kawhi leonard'ın kariyerinin en etkili oyununu çıkarttığı maç olmuştur. hem hücumda 29 sayıyı 13te 10 isabetle yerleştirip, hem de savunmada lebron james'i resmen bodruma kapatıp kapıyı da üstüne kitleyerek kanırtmasıyla san antonio'nun oyunu daha da yerleşmiştir. popovich bu sayede duncan'ı rotasyonda dinlendirebilmiş, 30 dakika sahada tutarak takımının rahat kazanmasını sağlamıştır. parker ve ginobili gibi iki kısa yıldızından büyük bir asist desteği almasa da, san antonio muhteşem hücum etmiş ve efsane yüzdeli şut atmıştır. zaten ilk çeyrekte miami'ye attıkları 41 sayı yamulmuyorsam rekor oldu. kaan kural da serinin san antonio'daki ilk 2 maçından birinde spurs hücumunun patlama yapıp farklı kazanmasını bekliyordu, bu beklenti miami'deki ilk maçta gerçekleşti. bu gidişle, popovich'in taktiksel zekasıyla ve oyuncuların formuyla, spurs'ün seriyi vermesi pek kolay görünmüyor. miami'nin threepeat'i yalan gibi sevgili sözlükçüler, fakat lebron'un god mode açıp insanüstü bir güçle abanması durumunda serinin nereye gideceğini öngöremeyiz. yine de harika bir final serisi devam edecek, bekleyelim görelim.
galatasaray'da değeri bilinmeyen çok kaliteli defans oyuncusu. yönetim şu adamı kullanmayıp burdisso gibi bir embesile şans verdi, hala da göndermeye çalışıyorlar. bu adam kadar güçlü, bunun kadar sakin bir stoper türkiye seviyesinde yok, niye siksok adamlar almak için "galatasaray çejuyu önerdi" diye haberler duyuyoruz cidden anlamıyorum. bilin şu adamın kıymetini allah aşkına ya!
kombinesini yeniletmeyecek sözlükçülerin yardımını beklediğimdir. opel, odeabank veya batı üst tribünlerinde kombinesi olup, yeniletmeyi düşünmeyen ve renkdaşlarına yardımcı olmak isteyenler mesaj kutusunu şenlendirirse çok makbule geçecektir.
ayrıca; öğrenci indirimini kaldırıp göstermelik %10 yeniletme indirimi koyup, kdv'siz fiyat göstererek yönetimimiz biraz ölü sikicilik yapıyor gibi. geçen sene 1800 liraya alınan kombine bu sene 2250 tl seviyesinde. passolig derdi de olduğundan, ne yapacağız meçhul.
galatasaray ile olan sözleşmesini 2019 yılına kadar uzatmıştır. bir galatasaraylı olarak takımda kalmasını kesinlikle gerekli görüyordum*, bu gelişme gerçekten mutlu etti. önümüzdeki dönemlerde türkiye genelinde de hakettiği saygıyı görmesini temenni ediyoruz, artık kabul edilmesi gerekiyor ki bu adam elit seviyede türkiye'nin elindeki tek forvet. pozisyona girmede usta, bitiricilikte orta seviye, mental dayanıklılıkta vasat seviyede olan bu adam, ilerleyen yıllarda da ülke genelinde en kuvvetli gol kaynağımız olacak muhtemelen. başarılarının devamını diliyoruz.
inanılmaz patlayıcı özelliklere sahip, aşırı yetenekli ama performansını sabitleyemeyen all star basketbolcu. oklahoma city thunder ile san antonio spurs arasında dün gece oynanan 2014 playoff konderans finalleri 4. maçında 40 sayı, 10 asist, 5 ribaund ve 5 top çalma ile takımına galibiyeti getirmiştir. 14 kez serbest atış çizgisine gidip hepsinde isabet bulmuş ve san antonio defansını darmadağın etmiştir. arada çok fazla şey yapmaya çalışıp saçmaladığı da oluyor ama atletizm ve hırs açısından nba seviyesinde yanına yaklaşabilecek bir guard yok görünüyor. serinin devamında saçmalamamasını umuyor, efsane playoff performansının devamını bekliyoruz.
galatasaray ile sözleşmesini tek taraflı feshetmiş kendince. galatasaray yönetiminin de "ne oynadın da sana para vericez amınakodumun sikiği, kalk git ülkende şut çek" diye düşünerek parasını yatırmamış olması muhtemel. zira kendisi büyük kulüplerde ne yabancı kontenjanı, ne de yedek kulübesi dolduracak kapasiteye sahip değil. bundan olsa olsa pini balili gibi bir oyuncu olur ama balili'nin seviyesine çıkabileceğini de sanmıyorum. galatasaraya o maliyete getirenler utansın.*
terbiyesiz futbolcudur. rakip takımların ve taraftarların sinirlerini bozar, belden aşağı vurur. mahallenin pis çocuğu gibi, kavgaya giderken direk istersin yanında bunu. fakat yıllarca lugano'yu izlerken ağzının suyu akan fenerbahçelilerin, emre belözoğlu gözlerinden ateş saça saça küfrettiğinde susan fanboyların eleştirilerini taşşağının kılında bile sallamamalıdır. kendisi galatasaraylılar için bir idol değildir, bir kahraman da değildir, bu sene çok yüksek performans sergileyen, agresif ve çirkef bir futbolcudur bu kadar basit. böyle "soqaqq qöpeqi ehueehueheuehueee xdxd" diye gezen embesillere ise emre karaktersizine yaptığı hareketin aynısını hediye ediyorum.
şimdi gelelim şu tüpçü işine;
bu adam beşiktaş başkanı iken de, sonrasında da, şike sürecinde de, geçtiğimiz iki sezon boyunca aziz yıldırım dahil olmak üzere dünyadaki en büyük galatasaray düşmanı olduğunu gösterdi. üstelik bunu yetkisini kullanarak yaptı sağolsun. kupayı karanlıkta vermeler olsun, fatih terim'in galatasaray'dan koparılması olsun. tamam herkes senin ne bok olduğunu biliyor da, "gılıtısırıy binci meloyu kıvsın, bık biz noumayı nısıl gindirdik" şeklindeki açıklamalar nedir amk? federasyonun başına geçtin diye bu ülkenin en büyük camiasını eflak-boğdan'a mı dönüştürdün lan it? neymiş, galatasaray meloyu kovmalıymış. siktir lan ordan.
sonuç olarak, melo doğru olanı yapmıştır. kendisinin basit tabirle ekmeğiyle oynamaya çalışan bu adamın elini sıkmasını gerektiren hiç bir durum yoktu, terbiyesizlik ancak melo eskişehir başkanı mesut hoşcan gibi konu hakkında tarafsız kişilere karşı tepki gösterseydi olurdu, nitekim böyle bir şey de gerçekleşmedi.
götünüzde kalan acıyı başka taraftan çıkarmaya çalışmayın. hadi öpüyorum gıdınızdan.
yeni albümlerinin malum ortamlara düşmesiyle rahatça dinleyebildiğimiz epik grup. albümün ilk şarkısı olan weight of love ile hala kendilerindeki o parıltıyı koruduklarını gösterdiler. uzun süren bekleyiş bitti. her ne kadar little black submarines gibi inanılmaz öne çıkan bir şarkı görmesek de yeni albüm fever ile, weight of love ile, in our prime ile ateş gibi şuanda. dumanı tüterken dinleyiniz efendim, soğutmayınız.
--spoiler--
shameless s04e11'de carl gallagher'ın yaşadığıdır. kız farkettiğinde de gülüp "i know" dedi bir de. iyice yardırıyor karakteriyle zaten bu aralar, keyifle izliyoruz.
--spoiler--
dördüncü sezonunun başlamasına ve westeros tarihinin en "daşşaklı" adamıyla, oberyn martell ile tanışmamıza bir haftadan az kalan epik dizi. gel hele red viper, reyizlerin reyizi, canını yediğim, ciğerini dişlediğim, kara kaşlım, kara gözlüm, yılanım, güneyin oğlu, sunspear prensi!
kitapları okuyan biri olarak bu sezonun hareketli ve bol sürprizli geçmesini tabiki de bekliyorum, bakalım senaristler nasıl işleyecek konuyu. zira rains of castamere konusunu anlatırken baya başarılılardı. bu sezonda daha çok malzemeleri var, bekleyelim görelim.
not: işbu entry spoiler babında hiç bir değer taşımamaktadır.
soundtrack'iyle yarmış, aşmış filmdir. di caprio'ya django unchained'den aşina olduğumuz zengin adam karakterinin ne kadar yakıştığını bir kez daha anlamış olduk. lana del rey - young and beautiful şarkısıyla sarsmış, gotye - heart's a mess ile fatality çekmiştir. aşırı başarılı olmuş. ha bir de;
galatasaray'dan şerefsizce yollanmış türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük teknik adamıdır. ha kendisini tribüne mahkum eden, kupasını karanlıkta teslim eden orospu çocuğu ile çalışmasını ona yakıştıramıyorum bir tek. hani aslolan galatasaraydı be hoca, niye çıkmıyorsun telefonlara ozaman? yine de senin gibi büyük adamları bu camiadan yollayamayacaklar hoca, yollamaya çalışanların da ta amınakoyayım. ha ayrıca sana da bir çift sözüm var ünal aysal;
büyük başkan dedik bağrımıza bastık, akp gibi bi adam çıktın amk.
sağdan soldan desteği topladı geldi. sonra kendi kafasına çok uymayan, ama başarıyı getirmesi muhtemel kişileri yanına yerleştirdi. şampiyonluk çabuk gelince ilk dönemi rahat atlattı, sonra da karşısına kimse çıkamadan tekrar seçildi.
sonra yönetimden kendi kafasında olmayanları temizleme operasyonuna girişti. abdurrahim albayrak'ı, ali dürüst'ü çatır çatır harcadı. tabi takımdaki şampiyonlar ligi başarısı olunca yine göze batmadı.
ardından baştakilere "eleman" diyip, "gerekirse yenisini buluruz" diyip, burada otorite biziz mesajı verdi. öncelikle "benim görev süremin sonuna kadar fatih terim'le olacağız" diyip, hocanın kuyusunu kazdı. 180 derecelik dönüşleri bize çok yakından tanıdığımız bir başbakanı anımsattı.
şimdi ise son hamle olarak fatih hocayı da yollayarak, taraftarın gözünde kendisinden ve yönetimden büyük kimseyi bırakmama operasyonunu tamamladı. taraftarlar el mahkum gelecek hocayı bekleyecek sanıyor, yine kömür dağıtır gibi büyük transferler yapıp kendine destek toplayacak sanıyor.
yalnız şunu unutma ünal başgan, biz direnmeyi yakın zamanda öğrendik, kolay da unutmayız. 40 yıldır bu camianın içinde olan ve artık kuvvet aldığımız temellerden biri olan fatih terim'i o kadar kolay harcatmayız.
geçtiğimiz iki senedir üyeyim ve ligi bu şekilde takip ediyorum. yayın kalitesini bir hayli artırdılar, kesilmeler azaldı. budapeştedeki kotalı internetten bile galatasarayın maçını izledim hatta. ama bu iyileştirmelerden sonra bu sene yaptıkları ise kabul edilemez bir para tuzağı. geçen sene ücretsiz sunduğun hd hizmetini bu sene 150 lira fazladan paraya veriyorsun, ayıp be digiturk! standart kalite diye verdiğin ise sike bile sürülmüyor, düdüklü tencereyle çekmişler sanki. youtube kalitesine vursan en fazla 240p olur. yapmayın, biraz müşteri memnuniyetini düşünün. üç senedir para veriyoruz, soymaya çalışmayın bari.
şu an devam etmekte olan slovenya türkiye maçında doğuş balbaya yumruk sallayarak saldırmış, nba'de oynayan, çamurlukta sınır zorlayan oyun kurucudur kendisi. hakemlerin doğru kararı sonrası diskalifiye olup soyunma odasının yolunu tuttu.
genelde bilinenin dışında aynı isimle lee fields & the expressions tarafından seslendirilen başka bir şarkı da vardır. çok dev çarpar, kamyonla ezilmiş gibi yapar insanı. alkollüyken kullanılmamalıdır. özellikle akustik klibindeki performans inanılmaz. suits dizisinin 2. sezonunda da çalıp gönlümüzü şenlendirmiştir. herkese tavsiye ediyorum.