görür görmez aşık olduğunuz, bir an dahi olsa yanınızdan ayrılmasın diye yıldırım nikahı kıymak istediğiniz, ama babasının verdiği zengin hayatı veremediğiniz için sizi reddeden ar*p kızının size gönderdiği fotoğrafta iphone telefonlarda bulunan retrica adlı bülent ersoy'u hülya polat gibi göstermeye yarayan programın alt köşede yazması durumu.
Tamamen saf olduğunuz için fotonun retrica adlı stüdyoda çekildiğini sanırsınız. Aldatılmış olduğunuzu anlamanız, retrica yazısının aslında bir program adı olduğunu öğrenene kadar uzun zaman alır.
Zaten görücü usulü nişanlanan bu kızı whatsapp'ta tekrar görünce "ulan bu değildi herhalde" diyerek şaşkınlığınızı gizleyemezsiniz. Zira nurella'nın makyajsız hali karşınızda durmaktadır.
Ettiğiniz iltifatlar aklınıza gelir. Konusu açılmışken eski sevgilinizden çok daha güzel olduğunu söylemiş olduğunuzu hatırlar, hayatta yalan söylemeyen birisi olarak, tanrıdan dininde imanında bir ar*p kızının oyununa geldiğiniz için af dilersiniz.
Dininde imanında insanların bu şekilde insanları kandırması, sizi mensubu olduğunuz dinden bile soğutur.
2 - medyada gösterildiği şekilde sadece bir saraydan ibaret değildir. saray, sarayın arkasında iki tane ek yapı, -ki ikisi de sarayın dört katı büyüklüğünde-, köşk, spor kompleksi, kreş, kafeterya, polis merkezi, askeriye, bankalar, tören atları ahırı, cami, kongre merkezi, rezidans ve kütüphaneden oluşmakta ve Yapımı devam etmektedir.
3 - kesinlikle 1.350 milyar gibi bir rakamdan kat kat maliyetlidir. Zira bu rakam sadece yapım aşamasındaki israfın maliyetini ancak karşılar.
4- kaliteli malzemelerle yapıldığı halde, kalitesiz şef, formen, kalfa ve çavuşların direktifiyle yapılan bu saray, kesinlikle uzun ömürlü olmayacaktır. Zira birkaç yerde daha şimdiden alan çökmeleri kendini göstermiştir.
5 - kullanılan malzemelerin büyük bir bölümü yerlidir. Iddia edildiği gibi camlar yurtdışından değil, ankara'nın kazan ilçesinden ardıç cam'dan gelmektedir. (sahibi yabancıysa o ayrı)
6 - disiplin sıfırdır, Iş güvenliği sıfır. Iş güvenlik şirketi sadece aldığı paraya odaklıdır. Elemanların çoğu kurallardan bihaber.
7 - proje müdürü, ofis müdürüdür. Şantiye sahasına nadir çıkar. Çıktığı zaman da ipe sapa gelmez direktifler verir. Buyruğu altındakiler de yanlış bile olsa, verdiği bütün emirleri eksiksiz yerine getirirler.
8 - Şantiye şefi taşeronların uzmanlık alanını onlardan iyi bildiği iddiasıyla işlerine karışıp yalan yanlış yaptırır işi. Ki yapılan işin büyük bir bölümü ya geri bozulup yapılır, ya da koy götüne gitsin yapılır.
9 - kaba işler şefi işinin hastasıdır. Kar yağarken beton döktürür. Rivayete göre 0 derece sınır olmasına rağmen, eksi 7 derecede beton döktürdüğü olmuştur.
10 - iç mimari o kadar çok değişir ki, yapılan bütün alçıpanlar, fayanslar, asma tavanlar, yer betonları, hergün akşam saat 20.00'a kadar mesaiye kalan işçiler tarafından kırılır, ertesi gün kamyon kamyon çöpe atılır.
11 - bi dünya para verilerek alınan malzemeler sadece bir şefin direktifiyle hurdacıya yok pahasına satılır. Ki bu malzemelerin çoğu kullanılabilecek durumda olan malzemelerdir.
12 - camların birçoğu zamansız montaj sebebiyle ya kırılmıştır, ya da kaynak yanığı almıştır; sökülecektir.
13 - şantiye devam ettiği halde her iki güne bir belediyenin yıkama araçları gelir yıkama yapar, ertesi gün yıkanan yerler yine aynı olur.
14 - kamp amiri kesinlikle yemekhanede yemek yemez, kamp alanını gezmez. Ki dahi koğuşlarda alkol alanların varlığından da bihaberdir.
15 - yemekhanede çıkan çöpler, yemekhanenin hemen yanına atılır, duruma göre 1 ila 3 gün arası orada bekler, geçmişte yemek zehirlenmeleri de meydana gelmiştir.
Ana yüklenicisi rönesans inşaat olan sarayın çevre koruma demirleri öyle bir şekilde dizayn edilmiştir ki, belli bir hıza ulaşan rüzgarda, resmen hiç susmadan ötmektedirler.
Yarın birgün sn erdoğan "bu demirleri değiştirin" dediği zaman, "devletin parasını çarçur ediyor" diyecekler. Ki o demirlerin değiştirilmesi gerekir. ama buradan doğacak zarar devlet tarafından karşılanmamalı.
ankara'da görmediğiniz yerleri görmek, bir aşı ile iki iğne yemek ve kıçınızın üstüne oturamamakla sonuçlanacak olayların başlangıç noktasıdır.
Güzel kardeşlerim; şu soğuk günlerde araba motorlarını sıcak bulup, ısınmak için motorun aralarına giren sevimli bir kediye şefkat elinizi uzatıp, onu bulunduğu yerden almak istersiniz. Kedi, can haliyle mi yoksa bir arap gibi nankörlüğünden mi bilinmez parmağınızın tam ucunu ısırır.
Kan durmadığı için revire pansumana gidersiniz, doktor sizi gazi hastanesi'ne, orası da ankara hastanesi'ne kuduz şüphesiyle sevk eder.
"Her şey bir aşıdan ibaret ne de olsa" diyerek gidersiniz. Ama o da ne? Doktor aşıyı yaptıktan sonra size iğne yapacağını, uzanmanız gerektiğini söyler. "Parmak ucundan küçük bir ısırık, ne gerek var iğneye?" dersiniz. Doktor hanıma zorluk çıkardığınız için güvenlik zoruyla iğneleri (hem sağ, hem sol kalçaya) vurur, üstüne de dört defa daha olmanız gerektiğini belirtir.
Ertesi sabah kıçınızda mermi var hissiyle uyanır, akşama kadar acı çekersiniz.
Velhasıl, bu duruma düşmemek için, araçlarınıza binmeden önce kaputu birkaç defa vurarak ses çıkarmanız, hem sizin için hem de o hayvan için daha hayırlı olacaktır.
acil bir durum söz konusu olduğu zaman, araç sahibine ulaşabilmek için, araç sahiplerinin araçlarının dışarıdan rahatça görülebilecek şekilde (tercihen göstergenin üstüne) koydukları, kartvizit şeklinde veya küçük bir kağıda yazılmış telefon numaralarını koyması durumudur.
Malum, trafik kalabalıklastıkça araç park edecek yer sıkıntısı da doğru orantıda büyük bir sorun haline geliyor. Hal böyle olunca, apartman önlerineki park yerine park etmiş araçların önlerine, depo, garaj, dükkan gibi yerlerin önlerine araç park etmek kaçınılmaz oluyor.
Insanın Acil işi çıkıyor, hastası oluyor, işe gidecek oluyor, aracına geliyor. O da ne? Önünde araç var. Ara ki sahibini bulasın.
Işte bu sebeplerden dolayı insanların, araçlarının görülebilecek yerlerine irtibat numarası koymaları gerekmektedir.
"ben numaramı neden koyayım?" diyen hanım kardeşlerimiz de, herhangi bir erkek yakınının numarasını koyabilir.
Kişi zaten irtibata geçince, "şu şu model araç sizin galiba; onu bi zahmet alabilir miyiz?" diyecektir.
Karşıdaki kişide (hanımın yakını) kime ait olduğunu bildiği için irtibata geçip aldırabilir.
Malaklı, Aksaray Vilayetinde
yetiştiği, Anavatanı bu bölge olduğu için Aksaray Malaklısı da denir.
Bu Coğrafyada yüzyıllardır insanların en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır, dolayısıyla çok sayıda küçükbaş ve büyükbaş hayvan sürüleri bulunmaktadır. Bu sürülerin koruma ve bekcilik (güdülmesi) eski çağlardan beri bu bölgenin kendi köpekleri ile yani Malaklı köpekleri tarafından yapılmaktadır. Malak kelimesi Aksaray yöresine ait bir terimdir ve anlamı da dudak demektir, bu köpeklere Malaklı denmesinin sebebi dudaklarının sarkık olmasından mütevelliddir. Malaklı ırkı da aynen Kangal'da olduğu gibi Anadolu çoban köpeğidir. Nitekim Aksaray ili ve çevresi Anadolu nun tam göbeğindedir. Bu Bölgede yetişen ve bu Bölgeye ait olan bu köpekler Anadolu'nun kendi köpeğidir. ancak isimleri daha yeni yeni Halk arasında duyulmaya başlamıştır bunun en büyük sebebi, Üreticilerin Malaklı yavrularını yıllardır Kangal adı altında satışa çıkarmaları ve bu şekilde tanıtmalarıdır. Bu sayede şu an Dönyanın dört bir yanında insanlar köpeklerinin Malaklı olduğunu bile bilmemektedir.
Her ne kadar Malaklı Kangal gibi Anadolu çoban köpeği olsa da, Sivas yöresinin köpeği olan Kangal dan bazı fiziksel farklılıklar gösterdiği için son zamanda yapılan Kangal festivallerinde Kangal üreticilerinin bir çoğu bu ırkın Festivallerde ayrılmasını talep etmişlerdir. Bu talepleri dikkate alınmaya başlanmıştır ve, artık Irk kendi yöresel ismini taşıma yoluna gitmiştir. Malaklı Kangal'a göre daha iri yapılıdır, özellikle kafa ve ayaklarda bu fark bariz belli olur dudakları (Malakları) büyük ve sarkık olur, omuz yüksekliği erkeklerde 75-95 cm, dişilerde 65-85 cm dir. Çok nadir olmakla birlikte 100 cm nin özerinde erkekler vardır.Ağırlıkları erkeklerde 70-120 kg, Dişilerde de 50- 80 kg arasıdır. Renkleri çoğunlukta boz karabaş ve sarı karabaştır, ancak akbaş ve ala renkte olan Malaklı larda mevcuttur. Vücutları çok kalındır bu yüzden dışarıdan bakıldığında hantal ve tembel gibi dururlar, ancak gerçekte çok seri ve
hızlı köpeklerdir.
Karakteri genelinde serttir, yabancı ve kötü niyetli insanlara karşı son derece saldırgandır. o yüzden koruma köpeği olarak mükemmel ırktır. Diğer köpeklere karşı da saldırgan olması, Malaklı ırkının köpek dövüşlerinde kullanılması neredeyse sadece bu konuda büyük, şöhret kazanmalarına yol açmıştır.