izlemeyen bilmez:
yavuz-mutluluk yakınında olabilir(Mecnunun kulağına eğilir.)
mecnun-o nasıl laflar ya
yavuz-sen beni yanlış mı anlıyorsun şu anda?
mecnun-mutluluk yakınında olabilirmiş libidom var benim ya...
(senaristlerin gıyabında kendilerine laf giydiren oyunculara sahip dizidir.)
rüya : bi dakka bi dakka benim kafam karıştı.
ayten : kafa karıştırcak bişiy yok gayet basit armağan evlenmeye zorlanıyor ve rezzan hocanın kızı intahara kalkıştığı için bizim evde çünkü tekrar intahar etmesinden korkuluyor.
rüya : bu bi brezilya dizisi değil di mi?
cansu : hayır ama istenirse tutar.
rüya : peki neden kız intihara kalkışmış?
cansu : senariste sormak lazım.
ayten : iclal duyma ve konuşma özürlü babasını yeni kaybetmiş.bir sürü sorunu var.
cansu : senarist çok karamsar...
armağan: bence bunlardan daha önemli bir şey var. iclal haydara aşık!
cansu : senarist abartıyo...
armağan: abartmıyorum bunu görmemek için kör olmak gerek.
rüya : peki peki ne olucak
cansu : senaristleri işten atalım...
+hasılat galiba güzel vahidim, hı?
-nazar değmesin zelüha. bu hafta iyi gittik.
+aman berat'ın aklına uyup, ikinci dükkanı istememekle çok iyi ettin vahidim.
-iyi yaptım tabi. başımıza dert açcaktı zıpır oğlan!
+tabi canım. şimdi orası da böyle güzel iş yapacak mesela. işin yoksa otur bi saat deste deste para say. amaan kim uğraşıcak di mi?
-yok canım sayılmasına sayılır da...
+yok yok o bankalarda tıırrr tııırr diye para sayan makinalar yok mu, onlardan almak lazım. ama o da dünyanın parasıdır şimdi. durup dururken masraf. berat sen mi canım? toy daha düşünemiyo işte.
-hıı cücük kadar beyniyle.. zaten ikinci dükkanın iş yapacağı ne malum?
+e bi şeyin şubesini açtın mıydı millet rağbet eder. orası burdan fazla işler de... aman yok yok nemize gerek. dediğin doğru.
-elbet ya...
+sen şimdi parayı bol bulunca araba da almaya kalkıcan hem de en bi gıcırından. şimdi böyle ikimiz kurulup gezinirken aha küüt!!!
-no oldu?
+geldi çarptı adam. haydaa şimdi kavga ettiğine mi yanıcan arabanın masrafına mı yanıcan? berat bunları düşünemiyo ki işte.
-canım koca istanbul'da bula bula bizim arabayı mı buldu herif?
+olur olur.. sonra parayı bol bulunca çoluğun çocuğun başında da duramaz insan. almanya senin caponya benim gezmelere de kalkarız biz. eyyyvah! hadi bakalım buyrun
-nooldu şimdi?
+elin memleketinde kalabalıkta birbirimizi kaybettik.
-caponya'ya gidersek kaybetmeyiz birbirimizi. kalabalıkta seni hemen ayırt ederim
+bana bak ben o dondurmalı kadın heykelini de görmek istiyom ha...
-haa o caponyada değil amerika'da zeliha. ayrıca kadın dondurma değil meşale tutuyo. özgürlük anıtı diyolar.
+aman canım neyse. bak gördün mü çok para kazanınca insanın başına ne dertler çıkıyo.. berat bunları hesap edemiyo, çocuk işte. o sen mi?
-canım o kadar da değil. aslında kafası işliyo o oğlanın.
+yok yok. sen onun aklına uyma. bak biz ne güzel kıt kanaat geçiniyoz böyle. bak bir iki bir iki, hiç zenginlik lazım değil. yeter bunlar bize.
-dur be kadın! kadın aklınla sen ticarete karışma bi kere. ben gidip şu oğlanla bi konuşayım bakıyım.. hakkaten devir parası istemiyolar mıymış dükkana
+yok yok.
-hesabı kitabı iyi yaparsak neden zengin olmıcakmışız?
+yapma..
-karışma sen! karışma. karışma sen!
+yapma..
-karışma karışma.
+yapma vahidim * (nası da ikna ettim gülüşü eşliğinde, berat'ın yanına giden vahit'in arkasından bakar...)
yusuf güdük: nooldu bizim iş aslanım?
recep: hangi iş?
y: cansu'ya açmadın mı benim meseleyi?
r: yav yusuf... yav dur.. ya öyle birdenbire...
y: birdenbiresi yok aslanım. ben bu kızı alacam nokta bitti. sen dimedinse ben kendim dirim
r: yusuf canım kardeşim bak bu iş o kadar kolay değil. yani cansugil şehir kızı. örfü adeti bizden farklıdır. bizim taşranın kızları gibi belleme. ya açıkçası o seni beğenmez
y: neden beğenmesin aslanım? genç adamım. işim var, gücüm var. ben onu gıralıçalar gibi yaşatırım gıralıçalar gibi
r: sen onun beklediklerini veremezsin yusuf.
y: hemi de alasını vermeyen.. köyde bizim evin yanına iki göz oda yaparım ona, kendi elimle. gıralıça gibi kurulsun otursun aslanım, öyle mi?
r: ya iyi tamam da..
y: çarşıya pazara da yollamam. yorulmasın. ekerim bizim arka bahçeye domatesini biberini, çapalayıp toplasın. bak bak baaak.. saltanata bak, öyle mi?
r: ya yusuf..
y: ben yemek neyin de ayırmam. ister bazlama yapsın ister gözleme yapsın. vay babam niye bunu pişirmedin, diye sormam ben. bi kadın daha ne isteyebilir ki aslanım, öyle mi?
recep ve meryem'in romantik buluşması;
recep-bugun her istediğini yaptım, başka bişi kaldı mı?
meryem-kaldı !
recep-yapma yaaa, bende de tek kuruş kalmadı.
meryem-öyle değil, böyle bana güzel bişiyler söle istiyom.
recep-haaa deme yaaavvv, dur bakayım, bak şimdi biz evlenince....
meryem- eeeeee
recep-bir, hadi bir buçuk odalı bir evimiz olucak...
meryem-penceresinde menekşeler olucak mı?
recep- olucak. ben bi saksı menekşe alıcam, sen ondan tenekelere bir sürü ekicen, sık sık mum yakıcaz!!!
meryem-rümantik olsun diye di mi?
recep-hem öyle hem elektrikden tasarruf...
meryem-ara sıra bana süprizler getircen mi?
recep-getürmem mi* bi gün kapıyı bi açıcan ben ellerim arkamda gelmişim...
meryem-süpriz mi saklıyon?
recep-bildün...
meryem-ne o, ne o, ne o?
recep-böle yeşil yeşil yaprakları var, sapı var bil bakalım ne?
meryem-bi demet çicek...
recep-yok bir demet ıspanak!!!
meryem-ayyyyy. (recep in beline sarılır)
recep-sen onu bi güzel pişiricen sonra mum ışığında afiyetle yicez.
meryem-ayyy bu kadar rümantik olduğunu bilmiyodum hacip...
recep-valla haa bende!
vahit emmi rejimdedir. cansu ve recep onu neşelendirmek için merdivenlerde taklit yaparlar ama vahit emmiye bir türlü beğendiremezler.
cansu: vahit emmi ne taklidi yapalım sana hı?
vahit: bana şöööle fırında nar gibi kızarmış davuk taklidi yapabülü müsünüz?
cansu: onu yapamam ama istersen tavşan taklidi yapabilirim olur mu?
vahit: olur. recep, sende turşu ol....
42. bölümden;(Recep hayatının son günlerini yaşadığını sanıp,nekesliği bırakıyor...)
rüya-sipariş var ama, boncuk alacak paramız yok.
cansu-hayat paradokslarla dolu.
recep-o ney?
ayten-bi tür naneli şeker!!! (rüya o ara ayteni dürter)
cansu-sen nereye?
recep-uçurtma uçurmaya, çocuhluğumda uçuramamuşdum. içümde galmasun dedüm.
ayten-koyun can derdinde kasap mal derdinde. biz geçinmeye çalışıyoruz, elalem eğlenmeye gidiyor. (bir dürtük daha yer rüya'dan)
recep-neyse ahşama yemeğe davetlümsünüz, benden.
ayten-ıyyy... sağol. nohut ve bulgur gaz yapıyor.
recep-yoh, et aldum bacum...
ayten-sen ha?
recep-heee, hayat naneli şekerlerle dolu...
Yıldızsız ıssız gece
Yalnızız caddelerde
Bir yağmur bir de ben
Uykularda kumrular
Bir tek ben mendil gibi ıslandım sessizce
Yağmurda ellerim
Üşüyor yüreğim
Bu kara bulutlar kan kardeşi gözlerimin
Sebebim sen sensin
Yıldızsız ıssız gece
Yalnızız caddelerde
Bir yağmur bir de ben
Rüzgarlar aldı beni
Savurdu yerden yere
Düştüm hüzünlere
haftalardır bekliyoruz mecnun sedef'in diğer adı olan leylayı duysun diye.
Ama (bkz: burak aksak) öyle sıradan bi sahnede biz hiç beklemezken söyletti ki tam gözlerim kapanıyorken aniden sarsılan dönmedolaptaymış gibi yüreğim hopladı.
ismail abinin yokluğunda, karakterlerin bizi güldüreceğine inanan "çok bozducuların" artık izlemesini istemediğim dizidir.
Ne yani buraya tıs tıs arda geri dönsün,Asıl leyla hortlasın yazınca Burak'çığım da hemen yazacak mı sanılıyor?
Mecnun'nun duyarsızlığı,saçmalamaları hatta öküzlüğü Leyla'sız dünyada mutsuz olmasından kaynaklanmasın sakın...Aman deyim...
Bir de o kamera açıları neydi öyle ya...Hele o kahve falı bakma sahnesinde, esmer kız şaşı oluyordu şirine bakacam diye.
Ayrıca o yancı kızlar ne midesiz arkadaş...illa leyla gibi konuşan saçlarının rengi gözleri,tipi benzeyen kız bulmuşlar yanlarına...
ismail abi cansın.Yavuz ile dede geri döndürme çabaları geri çevirirken başkası olsa gururundan dönmek istemez.sen çok ters konuştuğunu ayıp olduğunu söylüyorsun.
O kükremenle barış yağmuru yağdırman zaten bitirdi beni gülmekten...
hem güldüren,hem süründüren dizi.
Ağlayamamaktan boğazı yanan bünyeyi son sahnede coşturur.
(bkz: şekerpare)'ye onu sevdiğini söylemediği için pişman olan
ve aynı pişmanlığı sedefin yaşamaması için ilan-ı aşk için ikna eden ismail abi,mecnunun sedefle dalga geçip onu ağlatmasıyla mecnuna giderek
"sonuçta iyi bir insan,iyi,iyi"minvalindeki repliğin sebebi poğaçabaş sedef!i kendisiyle özdeşleştirmesidir.
"ben bu (bkz: mecnun)un ismail abisi değilim" diyerek ceketini fırattığı sahne müthiş bir isyan örneğidir.
Mecnun'nun sahilde (bkz: ismail abi)yi bulamaması, ve o kot pantolonlu,kazaklı elinde tepsi,ağzında "efendim" sözcüğü ile ismail abi,kısaca ağlatır.
şahane yatak sahnesine sahip olan dizidir.
erdal nurten tarafından defedilir.tabi gidilecek yer iskenderin'in evidir.
Dört kişi aynı yatakta yatıp,Erdal'ın dertleri eşliğinde uyumaya çalışmaktadırlar.
Gelsin olaylar,olaylar...
erdal bakkal: allah allah ben nie aşağı iniyomuşum yaaaa. kim şikayet ediyosa o insin aşaaa..aşağısı soğuk bi kez.
alttan alttan vuruyo soğuk alıyoruz alttan.
kim şikayetçiyse o gitsin aşaada yatsın.
ben niye gidiyorum? yani bak o hocamın hiç şikayeti varmı? ne güzel rahat rahat yatıyor burda...
iskender: o yer seçmez ki her yerde rahat rahat uyur.
(bkz: erdal bakkal): Bir baksana allah aşkına güle güle uyuyor burda yaa.
yani iskender gülüyo ya adam.
iskender: güler o neden gülüyo biliyo musun?sedefin ananesiyle aşk yaşıyodur o rüyasında ...