otobüs durağının amacını bilmiyormuşcasına, sanki başka yer yokmuş gibi gelip durağın önünden otobüse binen insanların oluşturduğu topluluk.
pek çoklarının savunmasi "biz otobüs beklediydik de gelmedi. o yüzden biniverdik önünden minibüse. aman ne olmuş sanki.."dir.
bir kere bu memlekette, otobüsler her zaman gecikir. bu yaşıma geldim, hiçbir otobüsün vakitli geldiğine şahit olmadım. yani demem o ki: otobüs insanı zaten kararlıdır. işi çok acilse zaten minibüse biner gider, zira otobüsün böyle günlerde geç kalacağı, murphy kanunlarınca da öngörülen bir gercektir. bu sebeple, otobüs geç geldi de onunden bindik filan... hiç inandirici degilsiniz bana gore.
"aman canım sanki otobüsün geldiği var da... bindiysek ne var bunda. hani ilerden binsek de aynı. ne farkeder ki..." bu da 2. cesit savunma.
yine murphy kanunlarının 4. maddesinin 3. bendine göre: tam da minibüs durağa yolcu almak için yanaştiği sırada otobüs de hemen durakta bitiverir. bu kez durakta bekleyen yolcular asabileşir ve olaylar gelişir. minibüs soforu yolcu pesindedir, duraktakiler otobuse bi an evvel binme pesinde. otobus soforu ise cok umursamaz zira su kosulda poposu en rahat olan odur. o yuzden acele etmez. bu agırkanlılık durakta bekleyen otobus insaninin-ben oluyorum o- kanına daha bi dokunur... bu sırada inibüs yolcusunu almış, duraktan kurtulabilmek için manevra arayışındadır. otobuse binmek iin cirpinan insanlar ise otobus soforuyle goz temasi kurup, one mi geriye mi gidecegini kestirmenin pesindedir. velhasil, durum kaosa suruklenir. bu da termodinamigin ikinci kanununa gore olmasi gerekendir.
sonuç olarak bu guruha pek iyi hisler beslemem ben.
azıcık yürü di mi. yürü de durak anlamını yitirmesin.
ancak yasayanin bilecegi ve her ogrencinin yasamadigi o(lasi)hal.
her seyi gectim, insan emege uzuluyor. hayir calismasam hic, umrumda olmaz bu durum. ama calisip calisip olmayinca... kendime nil'den "ben aptal miyim?" sarkisini yolluyorum.
sanki sinavlara curve u dusurmek icin giriyorum..
-"okuyup da ne oluyor sanki" realitesini anlamis olabilir
-cuzdani saglam bir koca adayi bulmus olabilir
-cok fena asik olmus ve hayatin anlaminin, kendini bilime degil; sevdigine adamak oldugunu dusunebilir
-agir bir bolum okuyor olabilir
sebepler cogaltilabilir. yukaridakilerden herhangi birinin saglanmasi, kizin okulu birakmasi icin yeterlidir. hayatinin insanina rastladiysa kizimiz, kocaya kacmasi muhtemeldir.
usengecligin kazayla da olsa basariya sebebiyet vermesidir. usengec insan tuvalete gitmeye usenir; biriktirip de iser mesela. ya da yemek yapmak cok zoruna gittiginden ekmek peynir yemek daha cazip gelir.
ayni insan derse gitmeye de usenir mesela.. ama ders notu cektirmek cok daha zor geldiginden; birey bu noktada derse gitmeyi tercih edecektir ki bu da basariyi getirir ister istemez. derse gidildiginde dersi dinlemeye usenilse bile, hic degilse imza atılır, yoklamadan yuzde 5 kapilir.
bir sorunun cevabindan emin olunamayip; hiss-i kalbel vuku ile bir secenek isaretlenir. ama kararsizlik sinav sonuna kadar surer. hoca "son 1 dk arkadaslar" dedigi anda murphy amcanin laneti seytanin fisiltisiyla birlesip bize ilk yaptigimizi sildirir ve yanlis olani yaptirir. sonra 1 dk sonra kagitlar elden ele iletilirken goz gorur, beyin anlar: ilk yapilan dogrudur. cok gectir artik; geri donus yoktur.
su da var ama.. biliyorum ki sayet degistirmeseydim soruyu, tereddut ettigim diger secenek dogru cikacakti.
odtumakine muhendisliginde halen ders vermekte olan guzide insan.
sinifin yuzde 45ini birakmakla nam salmistir. soz konusu bulent doyum ise geri kalan dersler teferruattir.
bir donem opmezse oteki donem oper sorun degildir.
i fell in love with a bad bad man
every since i met him
i've been sad sad sad
i'm a jailbird to your music
a criminal in your prayer
i watch you when you sleep
even when you're not there
rainbows wept color all over the streets
when you went away maybe one day we'll meet
lipstick i'd wear for one million years
just to stop your eyes from falling down to you
i fell in love with a bad bad man
every since i met him
i've been sad sad sad
i'm a jailbird to your music
a criminal in your prayer
i watch you when you sleep
even when you're not there
rainbows wept color all over the streets
when you went away maybe one day we'll meet
one day we'll meet
one day we'll meet
one day
we'll meet
hayat boyu birilerinden bir sebepten istediği ilgiyi görememiş kadının söylemi...
bu kadın "en başa bela kadın cinsi"ne mensuptur. yolda kıvırtarak yürür, aynanın karşısında günde en az 6 saat geçirir, normal hali daha iyi olduğu halde bir kutu fondoten sürer yüzüne kantine giderken bile...
ayrıca hem güzel hem zeki bulur kendini. çuval giyse yakışır ona.
nedense tüm şoförler, aşçılar, kantinciler, elalemin erkek arkadaşları, kendi sevgililerinin tüm kankaları onlara hastadır. hatta bu kankalar, mevcut sevgiliyle limoni olunan durumlarda, tüm fırsatları değerlendirip hanım kızımıza yazarlar*.
hanım kızımız yaşlandığı zaman da "ay bana baktııııı!" diyen pörsümüş teyzelerden olacaktır zaten. eve gelen usta ona alıcı gözüyle bakar, karşı komşu da karısı olmasa, ona evlenme teklif edecektir vs. vs.
bu hanım kızımız bütün bunları dikkat çekmek için yapmaktadır. bu ilgi eksikliğinin sebebini bulabilmek için çocukluğuna inmemiz gerekir. çok büyük bir olasılıkla babası onu sevmemiştir. o da bu sevgisizliğini çevreden geldiğini sandığı bakışlarla doldurmaya kalkışır. ama olmaz efendim baba sevgisi çok mühim bir meseledir. bunların egosu bir türlü tatmin olmaz, o babanın boşluğunu hiçbir erkek dolduramaz kanımca.
eğer yeterince salağına kancayı atabilirse hanım kızımız, hayatını yaşar. ama kolay da değildir idare etmek onları... bir kere karşısındaki salak, bir ömür boyu iltifat edecek kadar sabırlı da olmalıdır. ona her zaman yakışanı alabilmek için dolgun bir cüzdan da bulunmalıdır. evin de aynalarla donatılması onemli bir husustur. zira hanımımız " benden güzel var mı bu dünyada?" diye aynaya bakıp; cevabı kocasından duymalıdır.
lafın kısası bunlar cinnet, cinayet, intihar sebebidir; 5 m.den fazla yaklaşılmaması tavsiye edilir.
how long since i've spent a whole night in a twin bed with a stranger
his warm arms all around me?
how long since i've gazed into dark eyes that melted my soul down
to a place where it longs to be?
all of your history has little to do with your face
you're mainly a mystery with violins filling in space
you stood in the nude by the mirror and picked out a rose
from the bouquet in our hotel
and lay down beside me again and i watched the rose
on the pillow where it fell
i sank and i slept in a twilight with only one care
to know that when day broke and i woke that you'd still be there
the hours for once they passed slowly, unendingly by
like a sweet breeze on a field
your gentleness came down upon me and i guess i thanked you
when you caused me to yield
we spoke not a sentence and took not a footstep beyond
our two days together which seemingly soon would be gone
don't tell me of love everlasting and other sad dreams
i don't want to hear
just tell me of passionate strangers who rescue each other
from a lifetime of cares
because if love means forever, expecting nothing returned
then i hope i'll be given another whole lifetime to learn
because you gave to me oh so many things it makes me wonder
how they could belong to me
and i gave you only my dark eyes that melted your soul down
to a place where it longs to be
hazirliktik biz de bir zamanlar.. ogretmenin gelmedigi gunler 2ser, 3er baska siniflara dagilirdik. sinifta ne ogretmeni ne ogrencileri taniyorsun, sinif kaynasmis kendi icinde, zaten 3-4 saat icin kaynassan ne olur yani onlarla.. gel de kacma okuldan; ama ya pop-quiz gelirse korkusu var bi de.. yani iki ucu boklu degnek bu, baska siniflara split olma durumu.. o gun bugundur, birine bi split ol git yaa demek birine, hakaretten ote bir sey sayilir.
cok kotudur cok..
nick cave ve warren ellis in The Assassination of Jesse James filmi icin hazirladiklari soundtrack albumunun ilk sarkisi..
filmi izlememis olsam dahi, beni benden alip bilmedigim yerlere goturmektedir. loopa alinasidir. kafein mi katmislar nedir anlayamadim lakin; sabah aksam dinleyesim gelmektedir.
Musadenizle, soyle biraz,ayak ustu sohbet edelim
Ben hic korkmam,korkmamayi ogretti babam,
Tanisalim,ben ozan
Bir guzel sevdim, sonra kaybettim
Kaybetmek yoktur aslinda
Ask hep vardir,tabiatin ozunde saklidir
icimizde,agacta,bocekte
Gönlümüzdeki,icimizdeki,
Duygulara bir sans verelim
Kimi sevdiysek,
Kimi uzduysek,
Onlara bir selam verelim,
Bazi yasamlar hizli yol alir,
Akarken durmaz nehirler
Benim yasantimda hiz limiti coktan asildi
Boyle bu,istemeden oldu
gecmise sunger cekme istegiyle birlikte yapilmasi gereken, unutus icin farz olan bir teknik.
yontemi sudur ki: sadece malum kisiyle hatirlanan eylem, n defa yapilir. boylece, o olayin/ aninin, aslinda siradan birsey oldugu gosterilir beyne. bu baglamda eternal sunshine of the spotless mind da bahsi gecen anilari sildirme islemi mantiksizdir ve gecersizdir. bir ani, ancak ve ancak siradanlasirsa daha az hatirlanir.
bir sarkiyi cok cok dinleyip ondan bikmak gibi..
onunla yurudugun yoldan her gun gecip onunla bulustugun yerde baskalariyla bulusursan, artik anisal mekan onemini yitirmeye yuz tutar. ayni sekilde, sabaha kadar bir baskasiyla oturursan, aslinda baskalariyla da saatlerce sohbet edebildigini, bunun ona ozgu degil sana ozel bir sey oldugunu farkedersin.
o yagmurda yalniz da yurunur, hatta bin kat daha zevk verir.
o cay baskasiyla da icilir.
bunun farkina varabilmek meseledir.