trollukten bıkmış, eski melankolik hamachinin dostluğunu, efendiliğini özlemiş yazar. nitekim eski dostuna vefa borcunu unutmamış ve dönmüştür de an itibariyle.
masal gibi kızdır. temizdir, saftır da. onun karşısında nefsiyat dumandır. bir bakışıyla çözülür, karışır insan ukbanın sakinlerine. dert olur ışıklar, utanır bakamazsın yüzüne. dertler sevinçlere karışır. kanma ey mehru, aynalar nankördür göstermez bir gün öncesini; namerttir gözlerim eğer unutursa güzelliğini...
*lisede, üniversite namusunu peşkeş çekmiş kadından doğacak çocukların neslidir. o körpecik hanım kızları türlü duygusal oyunlarla, sözlerle kandıran erkekler de en adi şerefsizdirler. üzülüyorum gördüklerime, üzülüyorum duyduklarıma, üzülüyorum ülkemin insanlarının bu hallere düşmesine; kızıyorum, kahrediyorum bu raddeye gelinmesinde emeği geçen, göz yuman hain, kanı bozuklara. annenden saklarsın, babandan saklarsın ve hatta müstakbel kocandan bile saklarsın, ama ahirette atanın suratına nasıl bakacaksın!
cemaatçilik değildir bu asla; faşistlik, milliyetçilik değildir bu, yobazlık değildir bu üzülmek. üzülüyorum zira 700 yıl bu topraklarda yaşamış atalarımın torunuyum.
edit: söz konusu orospu çocuğu kelimeleri; terim olarak kullanılmıştır. küfür niyetine değildir.
şerefsiz babalara oğulları-kızları tarafından yazılan sözlük yazılarıdır, bir çeşit kendini rahatlatma, kandırma aracı. tamam yazıyorsun da baban bunu okumayacak ki, er kişinin yapacağı iş, eline hayatını bir an önce alıp; pederin karşısına çıkıp siktiri basmaktır. anneni ve varsa kardeşlerini o denyonun elinden kurtarıp, kendi hayatını yaşananlardan ders alarak güzel bir şekilde kurmaktır. allah bizi ve bizden sonrakileri böyle şerlerden korusun. doğru ya, gelecekte insanın ne iken ne olacağı hiç belli olmaz.
"olsa da hazırlasak" diyen erkekten daha iyi durumdadır. yok ki bi huyu huyuma, suyu suyuma güzel bi hatun. hep bi deliler, sorunlular mı denk gelir arkadaş.
zorlanırsa odtü adlı üniversitede görülebilecek bir manzaradır.
otostop çekerken baş parmağını bel hizasında, ortada tutan insan gördüm. o nasıl bi hareket nen. bi de duran arabanın egzosunu beğenmezse binmiyor namussuz.
koyacaksın her pkk'lının kelle başına bin lira ödül, bak o zaman nasıl çözülüyor bu mesele. para için analarını satar bu şerefsizler. bakalım o zaman, o taş atan çocuklar kime taş atmaya başlayacaklar. her şehit haberi, masum cenazesi, gözü yaşlı anaları gördüklerinde; fiili destekleri olmasa da içten içe sevinen, pkk sempatizanı kürtler varya, işte benim derdim onlarla. çok var onlardan, üniversitelerde, okullarda bile aynı sıralarda oturuyoruz onlarla. cehalet dersin ama bu mesele cehaleti de geçmiş artık.
bu ödül olduğu zaman göreceksin, eline tüfeği kapan o işsiz güçsüz kürtlerin dağa terörist avına çıktıklarını...
eşsiz tadı ve dumanı olan pipo tütünüdür. shire'dan longbottom sülalesinin gelmişinde geçmişinde tekel olarak bulunan bu tütünler, tüm orta dünyaya ihraç edilmektedir.
kahvenin sebep olduğu, düşük doz atropin benzeri sempatik etkinin sonucudur. kahve sonrası su içimi, yapılan randomize kontrollü deneyler de göstermiştir ki, şikayetleri mümkün mertebe azaltmıştır.
ingilice sözleri şu şekil olan muhteşem parça. biri hayrı çevirebilse harika sevap işler valla... ben tamamlayamadım.
(Ed's verse)
How can I repay you brother
mine?
How can I expect you to forgive?
Clinging to the past I shed our
blood,
and shattered your chance to
live.
Though I knew the laws I paid
no heed.
How can I return your wasted
breath?
What I did not know has cost
you dear,
For there is no cure for death.
(Ed's chorus)
Beautiful mother, soft and sweet
Once you were gone we were
not complete.
Back through the years we
reached for you.
Alas, twas not ment to be.
And how can I make amends,
for all that I took from you?
I lead you with hopeless dreams.
My brother I was a fool.
(Al's verse)
Don't cry for the past now
brother mine,
Neither you nor I are free from
blame.
Nothing can erase the things we
did,
For the path we took was the
same.
(Al's chorus)
Beautiful mother, soft and sweet
Once you were gone we were
not complete.
Back through the years we
reached for you.
Alas, twas not ment to be.
My dreams made me blind and
mute,
I longed to return to that time,
I followed without a word.
My brother the fault is mine.
(both)
So where do we go from here?
And how to forget and forgive?
What's gone is forever lost.
Now all we can do is live.
akıldan çıkmaz, uyutmaz hatıradır. şimdi düşündüm de sanırım dudaktan değildi o öpücük. yani dudakla yanak arası birşey, tam kestiremiyorum... ahh! ulem, diyorum.
fantezidir. o şelaleye yüzünü dönmüş yıkanırken, sen -kuyruğu dikmiş tilki- ıslak taşa basıp düşesin. biz sırtımızı serin şelalede keselerken, sen kaynar mango suyu içesin. biz susadığımız an avuçlarımıza dolan ab-ı şelale ile birbirize cilve yaparken, sen sağlıksız damacanayla keyiflenesin...