özellikle trafiğin en çok olduğu ve yahut tek yönlü yollarda yapılan bütün olanan paranın bozulması eylemidir. bazıları vardır ki işi kahve muhabbetine kadar götürür. kendileri için sıradan bir eylem olsa da bilhassa turistlere garip gelebilecek bir hareket bu dolmuşçu abilerimizin yaptığı. ama yolcuyuz, bir şey diyebiliyor muyuz? haşa...
90lı yıllarda yani bizim çocukluğumuzda (şimdilerde var mı bilmiyorum) mahalleden arkadaşlarımız veya yaşıtlarımız olan arkadaşlarımıza fermuarı açık kaldığında söylediğimiz söz öbeği. hatta günlerden pazar ise daha da bi ti'ye alır dalga geçerdik pantolonunun fermuarını açık unutan arkadaşımızla.
tüm haklarımı bir bir içime sakladım..
bize inanmayan fallara ben de hiç inanmadım.
akşamlar akşamlar hep aynı dertteyim...
mülteci ruhum bedenimde kendime misafirim.
ister kanat, ister oyna benim değil bu beden...
gecenin şafağı karanlık belli gidişinden...
sebebi gidişinden...
bu akşam büyüdüm ellerinde...
farkındayım; en güzel hediyem ellerindi...
başka ten, başka yürek
başka can, başka dilek
istemem ölümüm de ellerinden...
--spoiler--
Dünyanın yeni 7 doğa harikası isviçreli New7wonders Vakfı'nın internet üzerinden yaptığı oylamayla belirlenmiş. tabi dünya genelinin de bu beğeni de olmasını bekleyemeyiz. ancak isviçreliler yapıyosa bi bildikleri vardır hacı.
kendini tanımaya çalışan bi gencin * onlu hanelerdeki son senesi. hep alıştığı, bildiği yaştır 10'lu yaşlar. ve 19. yaş bitirilmek istenmeyen yaştır 10'lu yaşlara alışanlar için...
uluslararası bir araştırma yapmadım, isviçreli veya ingiliz bilim adamlarına da sormadım diğer milletlerde bu durum ne şekildedir diye ancak türkler veya türkiye'de büyüyen hemen hemen her çocuğun yapmış olduğu anlamsız eylemlerden biri. kimimiz kola, gazoz, soda şişeleri alır taşa fırlatarak darmaduman ederdik, kimimiz penceresini pvcye çevirip eski macunlu camları boş bi arsaya veya çöpe bırakılmış olanları yine bir taş yardımıyla kırarak anlamsız bir sevince kavuşurduk. anlamsız, sebepsiz, amaçsız ama mutlu günlerdi. özledik üstadım özledik.
türk televizyon tarihinin en saçma programlarından olan yarışma programlarını bir de onun saçma sapan sunucularıyla izleyen aile modelleridir. bunlara birkaç örnek verecek olursak:
izleyen aile: sadece izlemekle yetinir, ailesiyle sıcak çayını içerken programın kalitesine aldırmadan karşısındaki insanların şaklabanlıklarından zevk alır kendince.
yarışmacı olarak katılan aile: bu tiplerde 'kanı kanayan' özelliği görülür. rahat duramazlar. ekrandan izlemekle yetinmeyip, çevrenin de aileye verdiği gazla 'ipini koparıp' bir şekilde yarışmaya katılma başarısını gösteren modeldir.
seyirci olan aile: bu model ise denemiş başarılı olamamış ama yerinden izlemeyi seçen ailedir. zira ortamı görüp gerekli dersleri alarak umutlarını sonraki yarışmalara saklayan aile modelidir. ha bunun 2. versiyonu da var onlar da sadece ve sadece ekranda görünebilmek ve mahalle içinde popularitesini arttırmak için katılmış olanlardır.
düş kuran aile: bu modelin izleyen aileden farkı her bir aile bireyinin ayrı koltuklarda düş kurmasından ibarettir. konsept olarak izleyen aile ile aynı halleri paylaşırlar ev içinde. bir de şu var ki; bu düş kurma işini evin çocukların da daha yoğun olarak görülür ve o düşte kendileri adeta birer 'kahraman'dır. *
merkez ilçede meydana gelen, dereleri taşıran, dükkanları su basan, karadeniz sahil yolunun bir kısmını sular altında bırakan son zamanların en büyük yerel doğal afetlerinden biri.
hiper, süper, mega marketlerde kasiyerlerin genelde arkasına, yanına veya kasiyerlerin duvarla yakın olan tarafına -arandığında bulunmayan- koyulan, az satılıyor diye hor görülen ama nokta transfer niteliği taşıyan ürünlerdir.
10 ağustos 2011 türkiye- estonya maçındaki seviyesizlikleri, şerefsizlikleri, terbiyesizlikleri ne denli insanlar olduklarını göstermiştir. siz önce emre'ye değil üzerindeki milli formaya saygı göstermeyi öğrenin ve aradaki farkı görün.
dünyanın dolayısıyla insanların globalleşmesiyle aldığı son haldir. peki nedir bunlar? çıkar ilişkileri, babayiğitlikler, anlık- günlük mutluluklar, çoğu aç çoğu yoksul insanlar, saygısızlıklar, seviyesizlikler, samimeyetsizlikler ve aşırı üretim- tüketim ve yüksek teknoloji sonucu buna dayanamayan doğanın geri kusmasıyla oluşan çevre felaketleri. ve sayılamayan ve hepsi de birbiriyle ilintili olan birçok olaylar. sebebi ise gayet açık ve basit: insanlar