bugün

insanların birbirlerine sevgi ve saygıyla yaklaştıkları, komşuluk kavramının var olduğu, çocukların akşam ezanına kadar dışarıda neşeyle ve sevgiyle oynadığı, sobalarda kestaneler pişerken bir yandan muhabbet edildiği, mahallenin kapı önlerinde oturup çay, çekirdek çitledikleri, şuanda marketlerde bulunmayan bir çok sakız ve çikolatanın o zaman en büyük neşe kaynağı olduğu yıllardır. ahhh ahhhhhh ne günlerdi be.
o yıllarda çocuktum nenüz, ablamın kız arkadaşı vardı ona sevdalıydım, benden iki üç yaş büyük olmasına rağmen... sanırım ismi songül, öyle hatırlıyorum. evet songül... oyun oynardık hep beraber parkta. saklambaç oynardık, songül de karşı takımdaydı, onu saklandığı yerde gördüğüm halde sesimi çıkartmazdım ebe olmasın diye... çocukluk aşkı işte.
80lerin o kaosundan sonra 90'lı yılların başı aslında çok iyi. renkli televizyon, özel televizyonlar iyice yaygın oldu.

arabesk yerini popa bıraktı. o biraz kötü oldu. mahalleler anlam kazandı. sonra siyasal ve mali karmaşıklıklara rağmen sokak ruhunu kaybetmedi, komşuluk ruhunu kaybetmedi.

siyasal açıdan 28 şubat gibi çok boktan bir günü yaşattırdılar bize. koalisyonlar var. istikrar yoktu. 20 cente muhtaçtık. yazar kazalar sokaklarda fırlatılıyordu. dindarlara yaşam hakkı yoktu. milletin başını zorla açtırmak istediler. bunlar 90'ların sonunda oldu.

teknoloji hayata girmeye başladı. hayat dahada amerikan vari oldu. rengarenk kıyafetler tişörtler cool takılma çabalarında olanlar vardı. bunlardan hazzetmem. 80lerde bulunan o öz yitirildi. yeşilçam bitti. yerini pembe diziler, aile dizileri aldı.

ferdi tayfurların yerini tarkanlar orhan gencebayların yerini mustafa sandallar aldı. o arabesk o öz yitirildi bizi biz yapan değerlere neşter vuruldu öyle söyleyeyim.

yinede özlenesidir. aksiliklere olmayacak işlere rağmen evet. kendine hastı. şimdiki gibi değildi. ama 80ler daha bir özlenesidir ilk yıllar o lanet olası darbe yılları olmasına karşın.
96 ya kadar çok güzelmiş.