atatürk'ün hayatını kurcalamaya çalışan bu zihniyet ne mutlu ki "malatyalı" dedi. ya "atatürk afrika göçmenidir." deselerdi. eminim ki iktidar yalakası bu millet ona da inanır, biz zaten biliyorduk, aklımıza gelmişti diye ortalığı karıştırır.
xbox'a bok atmaya yer aramak için uydurulmuş bi bahane "fakirlik". çoğu kişinin söylediğine göre ikisinin görüntü kalitesi aynıymış. onlara bi tarafımla gülerim anca. iki konsol arasındaki fark o kadar büyüktür ki, hdmi ile bağladığınız led bir televizyondaki görüntü kötülüğünü en basitinden pes oynarken bile anlayabilirsiniz. xbox anti aliasing konusunda kendini aşmış durumda. bunun tartışmayın, görüntüsünü ps3 ile kıyaslamayın bile.
gamepad konusunda bile microsoft farkını ortaya koymuştur. xbox oynayan biri ps3'e geçtiğinde sol baş parmağındaki ağrı kafasına dank eder. ps3 el ağrıtır bir kere. xbox gamepad'i gibi ele oturmaz.
ücret konusuna gelince, xbox ların slim versiyonları da kırılmış durumda şu anda. hatta ve hatta pc üzerinde çalışan hdd leri çalıştırabilir seviyeye gelmiştir yapılan jailbreak işlemi ile.
playstation'a o kadar parayı veririm, kırdırmam orjinal oyunlara da hayvan gibi para veririm diyosanız alın kullanın ps3'ü paşa paşa. siz az oyunla online oynamaya devam ederken unutmayın ki bende haftada 1 oyun bitiriyo olucam sevgili ps3 hayranları. zamunda'dan dvd ve iso dosyasını indirip img burn ile dvd'ye basmak sadece 5 dakika. gerisi sizin eğlencenize kalmış.
kinect konusuna gelince. move gibi saçma sapan bir aletle kendimi kıyaslamakla, hiç bir ekipman kullanmadan sadece lazer yardımıyla oyun oynama zevkini bende almamış olsam bende xbox'a bok atardım tabi.
- üniversite'de hatun ayarlamak çok kolay kanka.
- oğlum bildiğin kızlar teklif ediyomuş lan.
- halkla ilişkilerden bi kız bana çok pis yazıyo.
bu ya da buna benzer muhabbetler döndüğünü görürseniz ortamda o kişiye direk kafa atabilirsiniz. bariz yalan söylüyor çünkü.
üniversite'de de olay lise mantığıyla işliyor. yani daha şimdiden "üniversiteli olduk paso hatun kaldırırız" düşüncesini çıkarın aklınızdan. bi bok olacağı yok.
Bu yaz sıcağında sıkıntıdan nelere sardığımı göstericem dostlar şimdi size.
Öncelikle Flo Rida - Wild Ones parçasını açıyoruz. ilk 15 saniye dinliyoruz kapatıyoruz.
Sonra,
Atiye - Bring Me Back isimli parçayı açıyoruz, 01:30'dan itibaren nakarat bitene kadar dinliyoruz.
Bana çok benzer geldi.
Bunu da neden burda yazdım zerre bilmiyorum ama sıcakta yapıcak bi şey yok napalım.
okul bahçesinde elinde telefonla bi şeyler yaparak zaman geçirme modu.
gerçi hak veriyorum bende yaptım zamanında aynısını. kimseyi tanımıyosun ki doğru düzgün napıcaksın başka.
okulun ilk günleri tanışılan kişilerle ilerleyen zamanlarda selamlaşmamaya başlıyacaksınız. bunu göz önünde bulundurarak ortam kurun gençler.
4s çıkmasına rağmen "öldü" diyenlere inat canavar gibi çalışan telefon.
yalnız anlamadığım bir şey var. neredeyse kimse "bu telefon çok ısınıyor, el yakıyor" dememiş. sadece bendeki telefonda böyle bir şey olmuş olamaz, kaldı ki türkiye de iphone kullanan milyon tane insan var.
2dk oyun oynayayım da keyfim yerine gelsin moduna giriyorum daha menüden app'a tıklayana kadar elin yanıyor, bırakıyorum.
an itibariyle facebook bünyesinde, volkanın doktor kontrolündeki fotoğraflar dolaşmaktadır.
bildiğin delinmiş adamın dizi, allah korumuş, ya eski çivililer olsaydı ?
klasik türk filmi havasına sahip bir yapım. net. filme gitmeden önce okuduğum yorumlarda fazlasıyla abartıldığının da farkına vardım izlerken. o yüzden baştan anlaşalım filmi bu zamana kadar okuduğunuz her şeyin dışında izleyin, yorumu siz yapın.
bu film anca spoiler ile anlatılır. çünkü konu bilindik, dile pelesenk olmuş cinsten. mevzu, filmde konunun farklı yönlerden anlatılması mevzusu zaten. kimse yeni bir şey beklemesin. hadi başlayalım,
--spoiler--
hacı george'den beklenmiyecek bi hareket bence bu filmde oynaması. rica minnet olayları falan olmuşsa bilinmez tabi de, çok basit bir film olmuş yani başka nasıl anlatılır ki. tipik. hasta olan eş, onlara bakmak, aileyi düzende tutmak, onlara bakmak durumunda olan koca hikayesi. film güzel olmasına güzel. hele ki o yerlere, müziklere bittim. insanın o denizi falan gördükçe oturduğu koltuktan kalkıp suya atlayası geliyor. hele ki filmi beraber izlediğim arkadaşımın yorumları da aynı doğrultuda olunca "tamam" dedim bi an.
arsa satma muhabbetlerinin neden döndüğünü sizde benim gibi anlamdıramamış olabilirsiniz sevgili okurlar. filmin sonlarına doğru matt'in satmaktan vaz geçmesi, aileden kalan bi şeylere değer vermesi olarak adlandırdım ben. sizi bilmem. kızlarına sahip çıkma konusunda ben olsam aynı şeyleri yapmazdım dedim zaman zaman. hele o alex yok mu alex ağzını burnunu dağıtıp kolunu bacağını kırana kadar dövesim geldi ne yalan söyliyim. benim kızım olacak, erkek arkadaşı o kadar yavşak olacak, sanki başımda az dert varmış gibi kuyruk gibi her yerde peşimde gezecek. neyse.. alex güzel ama hakkını vermek lazım.
filmin bu zamana kadar az, öz eleştirilmesi belki de konusundan dolayıdır. çünkü zaten bu zamana kadar bi çok örneği var sinema sektöründe. herkese hitap etmiyor olabilir, doğrudur. yorumlama konusunda tıkanıyor çünkü bi yerlerde.
filmde "cesed" olarak adlandırılan kadının zamanında yaşanmış olaylarından oluşan hatıralar eklenebilirdi bence filme. matt karakteri zaman zaman düşünceli davranışlarda bulundu çünkü. aldatılma davasını öğrendikten sonra gözünde mutlu anıları canlanabilirdi. filme etkileyicilik katardı bence. kadının devamlı olarak o yatakta yatması, cesed süsü verilmesi, hastalığının bu denli ilerlediğinin söylenmesi pek etkilemedi beni. mutlu anılar olmasa bile kazaya sebep olan (şimdi adını hatırlayamadım ama giderken scottie'nin hareket çaktığı) adamın gözünde kazanın oluşu canlanabilirdi. belki de bunların olmaması filmi sade hale getirdi.
zevk alarak izledim, güzeldi, hoştu ama sadeydi, kolaydı. her zaman akıla gelebilecek senaryoya sahipti. anlaşılmama gibi bir şey yoktu.
ama izlenir mi, izlenir. hele ki benim gibi yanınızda çok değer verdiğiniz biri ile izlerseniz, alıcağınız zevk daha da fazladır. unutmayın sevgili dostlar geri getirmeyi istediğiniz anılarınız olabilir. bu duruma düşmemek için sinirlenip arkanızı dönüp gitmeyin. telafisi olmuyor.
battaniye edit:
filmin bitişi bence mükemmeldi. örttükleri battaniyeninde kadının üzerindeki battaniye olduğuna adım gibi eminim. mutlu aile tablosu çizme olayı çok güzel anlatılmış. hatta filmin en başarılı sahnesi olduğunu söyleyebilirim.
--spoiler--
hayatım boyunca dinlemekten zevk aldıgım mukemmel insan, çocukken babam olmasını istediğim büyük üstat. hayatımı onun şarkılarını dinleyerek geçirmekten her an gurur duydugum insan. bugun daha once hiç dinlemediğim bir parçasına denk geldim. tüylerim diken diken oldu. öldüğü gün cenazesinde ağladığım gün geldi aklıma. unutmadım barış baba, unutmadık. mekanın cennet olsun. adam olacak çocukların anıyor seni her an..
şu an yayınlanan programda damak çatlatmaya devam ediyor. az önce tandır yedi kendinden geçti, tatlıyı yedikten sonra neler olacağını izleyip göreceğiz sayın sözlük halkı.
ps: yalnız ustanın tipi gözümden kaçmadı değil. o nasıl bir şef be abicim ?
ps2: ekrandan gelen hışırtı sesi vedat beyin soluk sesidir. kafa karışmasın.
- her gittiğiniz yerin hesabını vermek zorunda değilsiniz (kız olsun, erkek olsun)
- devamlı olarak trip çekme zorunda değilsiniz.
- her çiçekten bal alma olayına rahatça girebilirsiniz.
- arkadaş ortamında cilveleştiğinizde küfür yemezsiniz.
- cafe/bar/restaurant gibi mekanlarda sağda solda oturan bayanlarla rahatça bakışabilirsiniz.
en basiti ve sonuncusu,
windows 7 kullanıcıları icin zor anlar yasatmayı basarsada ileriki zamanlarda cıkartılan yama ile sorunun ortadan kaldırıldıgı oyundur. şöyle ki,
windows 7 de oyunu actıgınızda gozunuze anormal bir seyler çarpmaması normal. amma her hangi bir map uzerinde carpısma, ölümüne savas, kral savunmaca gibi formatlarda oyunu actıgınızda çimenlerde, agaclarda, denizde olusan renk sorununu gormus olacaksınız ki bu oldukca kotu bir durum. bi kac kez oyunu o sekilde oynamaya calıssamda aynı tadı vermedi. forumlarda dolasan linklerde verilen yamayı indirip kursam da oyun hem pack olarak hem de ekran yonunden aynı tadı vermedi. sonra ne mi yaptım ? age of empires 3 ü kurdum. cillop gibi oynuyorum cazur cuzur.
an itibariyle ogrendim. telefon rehberinde kayıtlı olan zit! isimli servisi radyo'da herhangi bir şarkı çalarken aradıgınızda yaklasık olarak 10 sn sonra size o an çalan şarkı'nın adını ve kimin soyledigini mesaj atıyor.
yahu arkadas yapay zekanın bokunu cıkarıyorsunuz anladık ama bunun için oturup kodlama mı yaptınız anasını satıyım ?!
(bkz: hassiktir diyoruz hassiktir)
götü tutuştuğu için mujdat gezen'in konusmasına izin vermiyen yaratık. yaratık diyorum cunku insanı belirtilerin hicbiri bu adamda yok. insan dediğin karşındakini dinler, ona gore konusur. bu adam mujdat gezen ne zaman agzını açsa "bırakın bu işleri" dedi. ulan sen adamın ne dediğini ne zaman anladın ki bu işleri bırakmasını istiyosun.
ben anladım bu işi. müjdat gezen bu gune kadar cıktıgı veya baglandıgı her programda gerekli ayarları takır takır vermiş olan bir sanatçıdır, üstaddır. bu adamın herhangi bir söylem, hakaret karşısında boş durmayacagını gerekli ayarı veremeyeceğini bu ne oldugu bilinmez adam cok iyi biliyor. müjdat gezen ne tek kelime edebildi ne de kendisi için söylenmiş olan şeylere adam akıllı cevap verebildi. müjdat gezen çıkıp " o adamı susturun yoksa gelip ben susturucam" dediği zaman "yok siz beni öldürecek misiniz de susturacaksınız"a bağladı adam. bunun hiçbir alakası yok. bu söylem resmen müjdat gezen uzerinde baskı kurmaktır, konusmasını engellemektir. ben şahsen müjdat gezen'e verdim kulagımı ama tek kelime bir şey anlamadım program suresince. ya müjdat gezen orda olsaydı ? işte o zaman o rasim denen insana benzer varlık agzının payını tak diye alırdı. program sunucusunu bile hiçe sayıp bas bas bagırmakla kendini aklamaya, üstün tutmaya calısan biri bu adam. müjdat gezen gibi bir usta hakkında bu kadar apır sapır konusması bile bu adamın kınanması için yeterli.
crysis 2'yi konsola taktığımda bir kurulum yaptı otomakatik. ne oldugunu bilmiyorum. işte o yükleme bitirdi hacılar beni.
o yüklemeden sonra daha önce canavar gibi oynadıgım oyunlar "unsupported disc" hatası vermeye başladı. bu oyunlardan şimdilik aklıma gelen nfs hot pursuit ve cod black ops. bu tarz bir problemin nasıl çözülüğüceğini zerre bilmiyorum ama 2011 fw'si ile problem çözülür mü merak etmiyor da değilim !
yaklaşık 10 saatlik xbox 360 deneyimlerime dayanarak söylemeliyim ki, hayatınız boyunca oynayacağınız en iyi oyun. rockstar games gerek efekt, gerek oynanabilirlik gerekse yapay zeka konusunda bir çığır açtı adeta. çok rahatlıkla söyleyebilirim ki oyunu değerlendirdiğiniz her açıdan diğer rakiplerine fark üstüne fark atabilecek cinsten.
canlandırdığımız karakter ilk görevde polis memuru olarak görevini sürdürüyor. bize verilen ilk cinayet görevini sorunsuz bir şekilde atlattıktan sonra lapd'nin dedektiflik bürosuna transfer ediliyoruz ve asıl oyun o zaman başlıyor. çözülecek olan olaya başlamadan önce oyun size cinayet vb. olaylar hakkında önce 10-15sn'lik kısa bir film izlettikten sonra büroda amir bize genel bir bilgi sunuyor ve işi bize veriyor. departmandan çıktıgımız andan itibaren gerek görgü sanıklarıyla konuşma, gerek delil toplama, gerekse parçaları birleştirme gibi görevler bizi bekliyor. olay örgüsü o kadar mükemmel ki cebinizde duran not defterine aldıgınız notlar olayları çözmekteki en büyük yardımcınız haline geliyor. topladıgınız deliller ile tanıklardan aldıgınız isimlerin yanına giderek onları sorguya çekip, sordugunuz sorular uzerinde verdikleri cevapları degerlendiriyorsunuz. şöyle ki, cinayet çözüyorsunuz diyelim. x kişisinin yanına gidip topladıgınız deliller hakkında bir soru soruyorsunuz. verdiği cevaba ve mimiklerine göre ister "doğru" ister "yalan" damgası vurabilir hatta ve hatta eğer zanlının verdiği cevaba güvenmiyorsanız kişiyi zorlayabilir ve daha çok konuşması için onu kışkıştabilirsiniz. yaptıgınız gorev süresince zanlılardan hiçbir dogru cevap alamaz, işe yara hiçbir delil toplayamaz iseniz oyun size yapamadıgınız gorev süresi boyunca 3 hak tanıyor. eğer bu 3 hak boyunca görevi yerine getiremez iseniz ister tekrar deneyebilir, isterseniz de "skip mission" deyip görevi geçebilirsiniz. verilen cevaplar üzerinde senaryonun her seferinde değiştiğini düşünürsek ki bi olay için en az 3-4 farklı mekanda farklı insanlarla bulunuyorsunuz, rockstar games takdiri hak ediyor. kurulan yapay zeka sadece konuşmalarla değil mimiklerle de aşırı derecede belli ediyor kendini. zaten sizin sorgulardaki en buyuk yardımcınız bu mimikler.
görevler boyunca topladıgınız delilleri sağa sola çevirip, gerek marka gerekse seri numarası vb. şeyler toplamanız gerekebilir. buldugunuz silahın seri numarasını karşılaştırıp sahibi olan kişinin adresini bulabilir ve ona baskın yapmanız gerekebilir. bu denli fazla atraksyonu olan bir oyun için o denli büyüklükte bir harita çizilmiş ki, akıl sır erecek gibi değil. 1.dvd de açık olan kısım üzerinde haritanın bir ucundan bir ucuna hiçbir yere sapmadan gitmeniz en az 15dk. genişliği, ara sokakları saymazsak tabi. oyunun 3dvd oldugunu biliyoruz. 1.dvd de bu denli buyuk bir harita varsa ve haritanın açılmayan kısımlarıda varsa eğer akıl almaz harita o zaman çıkıyor ortaya. harita uzerinde bulunan sokakların, bulvarların, caddelerin isimleri tek tek yazılmış harita üzerine. haritanın bu denli büyük olması çok fazla sokağın birbirine çok benzemesine de davetiye çıkarıyor ister istemez. oyundaki caddelerin hepsinin üzerinden tramvay geçiyor. daha tramvaya binmedim. biniliyor mu binilmiyor mu bilmiyorum ama eğer tramvay kullanılabiliyorsa şehir de ulaşım oldukca kolaylaşacak gibi.
dönemin mekanları, karakterler, arabalar o kadar iyi yansıtılmış ki oyuna oynadıgınız sure zarfında en ufak bir tereddute, şüpheye kapılmıyorsunuz. trafik lambaları bile yeşilden kırmızıya, kırmızıdan sarıya geçerken zil sesi ile geçiyor. sokaklar, evlerin mimarisi tam olarak yansıtılabilmiş.
gameplay olayına gelecek olursak, bu zamana kadar oynadıgımız rockstar games veya diger şirketlerin bu kategorideki oyunlarına göre çok çok üstün. kovalama sırasında duvardan, çatılardan atlama, çitleri geçme gibi sıkıntıların hiçbirisi bu oyunda yok. size kalan sadece karakteri dogru bir yönde doğtu bir şekilde koşturmak. geri kalan her şeyi oyun size adınıza mekana, duruma göre yapıyor zaten. hırsız-polis kovalamacalarının sonunda yakaladıgınız zanlı ile yeri geliyor yumruk yumruga kavga ediyor, tabir-i caiz ise pert ediyorsunuz. bu kavgalar sırasında gerçekçilik o kadar hat fazla ki, kavga sırasında karakteriniz şapkası yere düşüyor, üstü başı yamuluyor.
benim oynadıgım süre zarfınca değerlendirmem budur. ben ki gta iv'ü soluksuz bitirmiş biriyim, bu oyuna başladığımdan beridir bu kategorideki hiçbir oyunla kıyaslamaya bile almıyorum. rockstar games bu sefer mükemmeli yakalamış, gerçekçiliğin son noktasına ulaşmış, bu zevki oyunculara sunmuştur. oynayın, mükemmeli görün..
mükemmel alet. 2 gundur elimde olmasına ragmen aldıgım zevk son derece fazla. ağabeyime hongkong'tan getirttim çarşamba itibariyle. arcade versiyonuna sahip biri olarak flash memory'e yazdım içinden çıkan adventures oyununu. içinden çıkan oyun ile beraber 3 adet daha oyun hacılamış.
kinect gercekten mukemmel bir alet. oynadıgım sure zarfında "butun oyunları cocuklar" icin diyenleri anlamak icin de oldukca çaba harcadım. hiç alakası yok beyler bayanlar. oyunların efekt ve ambiyansından dolayı "cocuk oyunu" damgası vurulması cok yanlıs. oyunlar oldukca zevkli, oldukca guzel. kinect için lag var diyen kişilere de burdan selam ederim. "alet takır takır çalışıyor !" ne bir lag, ne bir donma.. tarama hızı ve el kol hareketlerine yetişme hızı mükemmel. oldukca kıvrak hareketler yapsanız bile anında dogru bir şekilde tarıyor sizi. oyun içerisinde 3 adet fotografınızı cekiyor ve konsol hafızasına kaydediyor. bu ozellikle kalmayıp, hareketlerinizi tanıyor ve cektigi fotograflara durumunuza gore yorum yapıp, fotograf altına yazıyor. butun oyun boyunca hoplayıp zımpalasanız bile hareketlerinizi cok net bir şekilde yakalamayı başarıyor her seferinde.
kinect'i rahat bir şekilde oynamanız için biraz geniş bir oda/salon tercihiniz olmalı. kinect ile aranızda 2-2,5m ara olması gayet yeterli. zaten kinect sizi taradıgı yer dışında bir hareket yaparsanız tak diye baglantısını kesip sizi oyundan atmıyor. ekranın sol tarafında bir hata mesajı çıkıyor ve size alandan ne kadar uzaklastıgınızı gösteriyor.
bazı oyunlarda iki kişiyi ayrı ayrı tanıyabilme özelliği de oldukca iyi. mesela daha dün akşam birader ile boks oyununda kozlarımızı paylaştık. yaptıgımız hareketler ne kadar hızlı olursa olsun elinden geldigince gayet guzel ve duzgun bir şekilde yansıttı oyuna.
oyunu oynadıgınız sırada onunuzden biri geçerse size en fazla 2sn sıkıntı yaşatır kinect. oyuna hemen kaldıgı yerden sizi dogru bir şekilde tarayarak devam eder. arkanızdan biri geçmesi sorun oluşturmaz. çünkü kinect, siz oyuna başladıgınız sırada ellerinize odaklanır büyük ölçüde. bu özelliği anlamanız için dashboard penceresinde oldugunuz sırada sağ altta kinect görüntüsüne bir göz atın. bedeniniz dışında elleriniz beyaz ile görünecektir.
kısacası kinect, playstation 3 move'yi perişan etti. move sadece wii mantıgıyla çalışan bir aparat. zıplama, ayak hareketlerini tanıma gibi olaylar falan yok diye biliyorum. ama kinect öyle degil sevgili dostlar. oyun esnasında tek ayagınız uzerinde bile oyuna devam edebilirsiniz ki bu oyuna da oldukca duzgun bir şekilde yansır. ee ben madem sadece elimi taratıcaksam move denen aparata o kadar para vermek niye ? kinect alın, hayatın tadına bakın.
