damak zevki kuvvetli bir antepli olarak kırklareli'ye uğradığımda, yoldan herhangi bir amcayı çevirip sordum: "amca, buranın en güzel yemeğini nerede yerim?" hiç tereddütsüz birtat'a gönderdi amca.
köftenin sıcak olması için parça parça sunulduğu köftecide, paraya kıyın, mutlaka yoğurt da isteyin. yayladan mı getirtiyorlar, nasıl yapıyorlar bilmiyorum; harika bir yoğurtları var. tadı hala damağımda.
üstelik, tekirdağ'ın meşhur köftecilerinin hemen hepsinde de köfte yemiş biri olarak diyebilirim ki, kırklareli'ye haksızlık yapılıyor. köfte, kırklareli'de daha güzel yapılıyor, sunuluyor.
en meşhur yaşayanı cemal süreya olan, kapitalizmin çarpık-çurpukluğuna dair sağlam bir ironiyi barındıran durum.
kapitalizm bunu çok şey için yaratır. lüks evler inşa edersiniz de, gecekonduda yaşarsınız. audi üreten fabrikanın bantında ömür çürütürsünüz de, külüstürü nimetten sayarsınız.
marx'ın "insanın kendi emeğine yabancılaşması", işte bunu da kapsar.
ama darphanede çalışan -greve de çıkan- cemal süreya'nın vaziyeti, mevzunun dibidir.