klasik bar ortamı. bir basaya 4-5 sap oturulmuştur. yanınızda bir tane arkadaş bellediğiniz biz kız bulunur. laf gide gele namusa gelir ve kızların o meşhur lafı gelir;
"ben size birşey söyleyim mi abi? namus iki bacak arasında değildir abi"!
Bu lafı söylerken söz konusu kızımız sandalyesini geriye çekmip, boynunu masaya doğru uzatarak söyler. bu lafı söylerkende elinde metal bir cisimle masaya vurur ve en ilginci abili mabili konuşurlar. Ancak bu metal cisimle masaya vurdukları sırada cümleyi heceleyerek ve bastırarak söylerler. ilginç tabii.
e peki güzel kardeşim iyi diyorsunda, adın çıkmış, üniversitede üzerinden geçmeyen kalmamış hala ne bahsediyorsun be? senin için nedir namus? şimdi bu yazıyı okuyanlar elbette yalnış anlayacaklardır! katiyen bu tür ilişkilere karşı değilim. kendi isteği tabii ki yapabilir. ancak insanı tilt eden nokta "namus bacak arasında değil beyindedir" demeleri! Demeyin yahu! ne oldu dedin de eline ne geçti? bırak ortamın tadını kaçırma işte sus. kimse senin namusunu sen söylemesen sorgulamaz zaten dingil!
Ülkemizde ne yazık ki bulunan bir utanmanın sonucu. Ve ne yazık ki benimde uyguladığım bir yöntem.
Hadi itiraf edin. Etrafınızda çalan bir pop şarkısı. Çok beğendiniz ama "hayır olamaz lan ben pop dinlemem lan lan lan" şeklinde düşünüp içinize attınız. O şarkıyı belli bir süre sonra bir yerlerden bulup kısık sesle dinlemiyor musunuz? Evet dinliyorsunuz. Bu en dinazor metalciler için bile geçerli bir durum.
pop müzik dinlenmemesinin en büyük sebebi ise ele ayağa düşmesi. bu durumdaki bir şarkıyı dinlemek var olan bütün karizmayı yalamaktadır.
işin diğer boyutu ise pop müzik dinleyenlere bok atmaktır, hatta pop müzik dinleyenleri aşağılamaktır. "ehuehe ulan salağa bak eylem dinliyor ehuehe" şeklinde gülerek aşağılanan kişi ise pek tınmaz.
jerry de jong, regi blinker, henk fraser, orlando trustfull, john veldman, gaston taument, glenn helder, ferdi vierklau, mario melchiot. ruud gullit, frank rijkaard, clarence seedorf, edgar davids, patrick kluivert, michael reiziger, ullrich van gobbel, winston bogarde, gibi efsane topçuların surinam asıllı olduğunu öğrendiğiniz an.
Bu sarkicilara asik olan kizlar 13 ile 17 yas arasinda, sarkici ise en az 25 yasindadir. Bu kizlar soz konusu sarkicinin butun kartpostallarini alip, duvarlarina onun posterlerini yapistirir. Butun sarki sozlerini ezberler. Ancak 2 ay sonra yenisi cikar bu sefer ona kosustururlar.
her sarkida casablanca filmindeki sahneleri aratmayacak derecede ask triplerine giren turk kizlaridir.
13 ile 17 yas arasindaki butun turk kizlarinda vardir bu durum. hayatlarinda bir ask, sevgi ve hoslanma dahi olmasin cikan bir slow sarkida triplere girerler. garip garip hal takilirlar. gozlerini uzaklara dikerler. kendilerini parcalarlar, aglarlar felan. hayir nedir yani? birini seviyorsan eyvallah ama ne bu tripler. bir sarkidan depresyonlara girmek nasil bir durumdur?
ayrica ciktigin biride olabilir tamam ama sanki cok uc seviyede bir iliski yasiyormus gibi ortaliklarda dolanan gerizekali ask sarkilarina ayak uydurmak niyedir?
Her şehirlerarası otobüsünde mutlaka ama mutlaka bulunan, ukala kişilik.
Bu çok bilmiş amca, genelde 60+ yaşında, emekli, çoluk çocuk sahibi ve ülke standartlarına göre nispeten daha iyi bir maddi duruma sahiptir. Yanında her daim, baş örtülü*, sesi soluğu çıkmayan susturulmuş eşi vardır. Bu çok bilmiş yaşlı kişilik, ikide bir muavinlere "bak evladım öyle yapılmaz, şölee yapılmaz" gibi dersler vermeye kalkar.
Bunun dışında otobüste yüksek sesli konuşan kişilere "beyefendi yavaş biraz yavaş" diyerek bağırır. Birde yoda gibi devrik cümle kurabilirler. "alabilirmiyim, bir su" gibi cümleleri duymak mümkündür. Otobüste birinin cep telefonu çaldığı zaman bağırarak "hayret edilecek bir olay yahu" gibi derin manalı sözler eder.
Bu amca yanında bulunan haline üzünülesi eşine her daim zulüm eder. Sürekli bağırır çağırır.
Ayrıca bu amcanın yüzü sürekli ama sürekli asıktır. Bir gül be adam. Ne bu böyle! Zaten otobüsün içinde güneş gözlüğü takmışsın! Tamam gözünde sorun olabilir ama o zifiri karanlıkta çok sırıtıyor. Birde bu çokbilmiş amcamız 9 saatlik bir yolda bile, asla ama asla uyumaz. Siz ne zaman uyansanız bu amcada uyanıktır.
Molalarda asla direkt lokantaya gitmez. Önce bir markete bakar. istediği verimi alamazsa, lokantaya girer. Yani biraz cimridir.
Ayrıca dua etme sebebinizdir. Çevrenizde böyle kişiler bulunmadığı için şükretmenizi sağlar.
dugunlerde hareketli muzik ile insanliktan cikarken coşan bu yavşak tipin yaşı 22 ile 25 arasıdır. Bu yavşak erkeğin saçları kısadır ve mutlaka top sakalı vardır. Mutlaka gömlek giymiştir. Bu gömleği kesinlikle ama kesinlike pembe veya mavidir. Bu yavşak oğlu yavşak tip, sanki başına silah dayamışlar gibi dans ederken sürekli ama sürekli gülmektedir. Zaten pistte bulunan herkesin dikkatini çekmesi yetmiyormuş gibi, kadınların gözünde ilah olmuştur.
Bu yavşak tipin şimdiye kadar yorulduğu hiç ama hiç görülmemiştir. Sürekli garip şekilde dans etmektedir. Bize gaz odalarının aslında güzel birşey olduğunu göstermektedir.
Bu gençler anne babanın zoruyla "oğlum bak hıdırgillerin torunu gitmezsek ayıp olur" şeklinde olan telkinlere karşı koymamış "en azından muhabbet ederiz" mantığıyla düğüne gitmişlerdir.
Yavaş yavaş toplanan bu grup genelde 18 ile 22 yaş arasıdır. Ancak içlerinde mutlaka 16 yaşında, büyük abileriyle takılmak isteyen bir ergen vardır. içlerinden biri mutlaka ama mutlaka uzun saçlıdır. Bu grup genelde boş gezenin boş kalfalarıda olsa inanılmaz keyifli muhabbetleri vardır.
Bu grubumuz toplanınca, müziğin fazla duyulmadığı bir yerde toplanırlar! Eğer o an ceplerinde para varsa aldıkları efes pilsen'leri yavaş yavaş yudumlarlar. Muhabettleri çok farklı olur. Ancak genelde karşı taraftan kendi yaşlarında ki hemcinslerinin dedikodusunu yaparlar.**
Ancak düğünlerin en dikkat çeken tipleridir. Çaktırmadan karizmanın allahını yaparlar. Düğünde ilk gidenlerdir. Takdir edilesilerdir.
Bütün insanlarda acayip bir heyecan vardır. Saat 19:00 olmadığı için sonuçlar bilinmemektedir. Herkesin dilimde seçim vardır.
Saatlar 19:00'ı gösterdiğinde herkes televizyon başına kitlenmiştir. Sonuçlar açıklandığı anda bir karmaşadır gider. Desteklediği parti eğer birinci sıradaysa sevinçten göbek atanlar vardır. Lakin henüz tam kesinleşmediği için hafif tırsma durumuda vardır. Desteklediği parti barajın altında kalmışsa o evde bir hüzün vardır. Eğer oy oranı baraja yakınsa insanın içinde az da olsa bir umut vardır.
ilk 5 dakikalık şok atlatıldıktan sonra insanlar sokağa üşüşür. En ufağından en büyüğüne o an ki sonuçların tartışması yapılır.
Velhasıl muhteşem bir histir o akşam. Hele birde sizin parti birinciyse.
içinde benimde bulunduğum, çoğu insanın yaptığı eylemlerden.
Sırf popüler olduğu için, hiç sebep yokken, olay/kişi/nesne hakkında bir bilgi dahi yokken saldırma merakıdır.
kendimden örnek verirsem;
stevemcqueen'i doğal olarak ilk ekşi'de tanıdım. Ancak tek bir entrysini bile okumamıştım. Nickide bana nedense bir basketbolcuyu hatırlatıyordu. E basketbolcu nicki almış ya, kesin bu 20'li yaşlarda, baba parası yiyen, fırlama biridir diyordum. Ancak dediğim gibi tek bir entrysini bile okumuşluğum yoktur. sadece "stevemcqueen aşağı, stevemcqueen yukarı" durumlardan koskoca adama kıl kapmışımdır.
Birgün bir internet sitesinde, ekşi ile ilgili bir konu vardı. orada yanlış hatırlamıyorsam stevemcqueen ile ilgili birşeyler yazmışlardı veya bir soru sormuşlardı. orada stevemcqueen'in resmi vardı.
"Oha ulan koskoca adam bu" dedim kendi kendime. Birde o kıt beynimle ekledim "yaşından başından utanmıyor acayip entryler giriyor"... Ulan hayvan herif! Daha hiç entrysini okumamışsın nerden biliyorsun dingil!!
ulan Hayvan herif! Zahmet edip bir entrysini bile okumamışsın, ne hakla kıl kaparsın lan mankafa!
Neyse zaman geldi geçti, bir ara stevemcqueen'in entrylerinden birine denk geldim. hayata dair iç burkan detaylar başlığında! nedense bayağı hoşuma gitti. hatta orada "mahir, ulaş" diyordu! "Ne diyor lan bu lavuk" dedim birde! Tüm entrylerini baştan sona kadar usanmadan okuyup bitirdim! Resmen büyülenmiştim. Ve en kötüsü, hiç tanımadığın bir adama, hiçbir sebep yokken, hatta g.tündem uydurduğum sebeplerden dolayı hakaret etmiştim, nefret etmiştim! Harbi hayvanmışım.
Benzer olaylar şarkılar için, kitaplar için ve filmler içinde dahil.
galiba tüm insanlar olarak, popüler olana saldırma merakımız had safhada! Ben ettim, siz etmeyin!