diyebilen kafalar, acaba gazete okuyorlar mı? okuyorlar ise, okudukları hangi gazete, nitelik açısından 'sol' gazetesiyle karşılaştırılabilir? bu gazeteyi takip edenler, dünyaya işçi sınıfının penceresinden bakmayı öğrenirler..
buradaki yorumlardan, çıkardığım sonuç... şu cümleyi açıkça kuramayanların hezeyanlarıdır.. ''ben kızarım da, çamur atarım da, eleştiririm de, çünkü oturduğu kucak benim kucağım değil''..
dünyanın her köşesinde yaşayan, her ırktan, dilden, dinden, renkten olan çocuklardan hiç bir farkları olmayan çocuklardır... adı üstünde ''çocuk''lardır..
içtima sırasında, komutanın kızdığı askere sorduğu soru, askerin ne halt edeceğini, ne cevap vereceğini şaşırtıp dumura uğratmıştı... soru aynen şuydu, şimdi sen beni sikine takıyor musun, takmıyor musun?
siyaset budur, yapılması gereken de budur dedirtecek cinsten nitelik dolu bir eylemdir. bu eylemi art niyetle eleştirme kabiliyetine sahip olanların, bizleri zahmet ettirmeden aynaya bakıp, kendi suratlarına tükürmesi gerekir. tkp'nin ikinci iskenderun limanı eylemidir. tkp, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı ikirciksiz karşı durabilen tek siyasi partidir. orada olunmadığı için utanılması gereken bir eylemdir...
avrupanın en büyük kulüplerine (barcelona, real madrid, juventus) göndereceği futbolculardır. gelenlerin büyük transfer olma ihtimali bile yoktur, en azından şimdilik...
bu ülkede yaşayıp, her türlü baskı, zulüm ve işkenceye maruz kalan milyonlarca insan varken, tüm olanlara gözlerini yuman, kulağını tıkayan insanların gün geçtikçe çoğalıyor olması...
diye bir cümle kurmak bile yanlış. hiç bir komünist sovyetler birliği ni karalamaz. karalayanlar hiç bir zaman komünist olmamışlardır, onlara komünist demek, gerçek komünistlere hakarettir.
yazdım yazdım sildim, yazdıklarım duygularıma tercüman olamadı maalesef. bu, sefil bir onur duyma sebebidir bence. onur duymak istiyorsan yaşadığın yerden, memleketine sahip çık, emeğine sahip çık, bu en büyük onur vesilesidir...
muhalefet edilen şeyin ne olduğu konusunda bilinçsiz olmakla alakalıdır. ülkemde bir iktidar vardır evet, sermayenin iktidarıdır bu iktidar. hükümetlere yapılır ülkemde muhalefet, iktidara değil. şimdi ana ve yavru muhalefetler, iktidara bir laf edemezler, iktidar kalsındır aslolan, 'siz bu işi beceremiyorsunuz, biz daha iyi hizmet ederiz sermaye iktidarına' derdine düşmüşlerdir her zaman. iktidara muhalefet bambaşka bir şeydir. bir sınıfın iktidarına, diğer sınıfın, iktidarı almak için sınıf savaşımı vermesidir muhalefet. düzen içi muhalefet, al gülüm ver gülümcüdür, şikedir, riyadır...
büyük ihtimalle, galatasaray ın kazanamamasıyla sonuçlanacaktır. ilk maçlar her zaman zordur, özellikle favori takımlarda konsantrasyon sorunu yaşanır. geriye bakınca, tecrübeyle sabit olduğu görülür..
zaman ayırıp izlediğim için kendime çok kızdığım futbol karşılaşması. bizim halı saha maçlarımız bile, çok daha zevkli ve izlenmeye değer diye düşündürdü. maç bitse de gitsek havasında olan futbolcu yığını vardı sahada..
zengin dayımın, ben gibi fukara yeğeninden borç istemesi gibi bir şeydir. ben de yok, bak ben bile senden borç istiyorum, sakın benden bir talepte bulunma demektir...
üretim kabızlığından kaynaklıdır. bir yazı okunabilirlik derecesi ile nitelik kazanır. ben bu durumu çok takmıyorum, çünkü bu tür yazıları okumayarak, zaman tasarrufu yapıyorum..
mutlaka özel hastanede estetik yaptırıyordur. o aslında türbanlı falan değildir. özel hastanelerin çoğu dinci gerici güruhun elinde olduğundandır ki, onlara şirin görünüp, ameliyatı ucuza kapatmaya çalışmaktadır..
burnumuzun dibinde işlediği suçlardan masum değil ki. emperyalizmin afrika da işlediği suçlara karşı söz söyleyebilmek için, hayatı anlama, ve olanı değiştirme yeteneğine sahip olmak, ve bu sistemden bağımsız bir ülke olmak lazım. emperyalist-kapitalist sistemin bir parçası olan tüm ülkeler, emperyalizmin suç ortaklarıdır, ülkemiz de bu ortakların su katılmamışlarındandır...
bir gaf furyasının önde gideni olmak gibi bir şey. 'benim de işim var, belki bir karı ayarladım gidip düzeceğim' diyen bir şahsın, ne siyasi kimliği, ne de sanatçı niteliği kabul edilemez. dolayısı ile, üzerinde konuşulası bir değer taşımadığı görüşündeyim... ama şu kadarını söyleyeyim, bir zamanlar tv programlarına, esprilerine güldüğüm biri olduğum için utanıyorum. muhalefet mi yapıyormuş, sövüp saymakla yapılacak şey değil. kahvehanelerde, sokaklarda çok gördüm, hükümetlere icraatlarına sövüp sayanları. o sadece riyakarlık yapıyormuş. yazık...
başkalarınınkine o kadar üfledin, sen bu işi iyi biliyorsundur, beni bu zevkten mahrum etme, benimkine de üfle, diye anlaşılması muhtemel bir gaftır. eğer kız bu şekilde anlayabilecek kadar zeki ise, ona karşı kullandığın son cümle olacaktır..
nicelik derdine düşmektir. kürtleri kullanmak için yapılan, ve kürtlere en büyük zararı veren siyasi sapkınlıktır. başlık kürtçülük olduğu için, cümlelerimi onun üzerinden kurdum, aynı şey, türkçülük, arapçılık, lazcılık, çerkezcilik için de geçerlidir. tarihe ve toplumsal düzenlere, sınıfsal bakamayanların penceresinden görebildikleri ucubeliktir...
ile, maxi giyen dindar kız arasında hiç bir fark yoktur. bazı konulardaki tercihlerinin farklı olması istisnadan öteye geçmez... hepsi güzeldir, hepsi özeldir, ve genelde hayattan beklentileri de farklı değildir..
insanların fukara olmalarının sebebini öğrenme derdinden kurtulmak için yaptırılan bir eylemdir. fukara makbuldür, ama, sorgulayan fukara asla.. bunu yapanlar da, genelde fakirdir. ne kadar az fakir olursa, kendilerine düşecek milli gelir payının artacağı öğretilmiştir...