hay bi de sevgili olsa, bi olsa insan bir şeyler yaşandı ve bitmesi gerekiyormuş ki bitti diye kadercilik de oynayacak. uzaktan öyle hiç tanımadan.. beynimi ormana götüresim var o denli.
he zaten hayat bi sana böyle. bi silkelen, kendine gel. herkes senin gibi ota boka kafayı taksaydı ohooo..
diye devam eder sonra bi bakılmıştır ki hayat felsefesi de kendisine benzetilmiştir.
ilişkiye mavi lensle girsem çocuğumun gözleri renkli olur mu?
kesinlikle dalga amaçlı sorulan sorulardır, bu soruları soran insanların o işlemi sürdüreceğinden emin değilim
bir süre sonra insan bunu da kendisinden öğreniyormuş. kendi içinde öylesine acıyı yüceltmiş, öylesine popülerleştirmiş ki ona ulaştığında tuhaf bir tatmin duygusuyla doluyormuş. bu onun hiç acı çekmemesinden dolayı değilmiş, o kadar mutlu olmasından değilmiş, huzursuzluk istediğinden de değilmiş. acı onun içinde yer eden ama doldurmayan. dolduğunda genişleyen, genişlediğinde daralan bir yermiş. sonra da anlamış onu midesiyle kanını karıştığı yerlerde bir yerlerde hissettiğine. annesinden öğrendiği karın-mide sınırıyla midede olduğunu öğrenmiş. o zaman bu bir açlık olmalıymış. doyurdukça acıkan bir duygunun yeri de zaten burası olmalıymış ya zaten.
ha tanım; kesmeşeker'in ne zaman gitti tren adlı harika şarkının bir kısmında geçen sadece bir eylem.
bunu eğlence konusu ve ya sidik yarışı haline getiren insanların arasında bu başlığı açmak çok da sağlıklı değil aslında. adam gibi düşünene isim değil kişiliğin önemli olduğunu burada öğrenmiş olmana üzülüyorum, düşüncesine saygı duyamadığım insan.