8 aydır yaşadığım şehir. eski başkent olması nedeniyle zamanında ciddi yatırım almıştır. mimarisi göze hoş gelen tonla bina bulunmaktadır. ren nehri kıyısında konumlanır çok yeşil ve doğayla uyumlu bir şehirdir. ren etrafı parklarla, yürüyüş parkurlarıyla doludur. öğrenciler ve çalışanlar için Almanya nın en ideal şehirlerinden biridir çünkü konumu itibariyle Almanya nın her yerine ulaşmak mümkündür. kölne 30, düsseldorfa 60 frankfurta 120 dakikada ulaşabilirsiniz. ayrıca batıda yer alması sebebiyle fransa, belçika ve hollandaya da uzak sayılmaz. gece hayatı isterseniz 3-4 tane gece kulübü, tonla da barı vardır ama yetmez diyorsanız Köln var. Köln Almanya nın en iyi gece hayatlarından birine sahiptir. Zaten Bonn daki insanlar da sıklıkla gece hayatı için Kölne gider. Kiralar pahalıdır ama ekstrem değildir. Ev bulmak zordur ama imkansız değildir. Kısaca Bonn kesinlikle yaşanılabilir bir şehirdir.
güzel kadına bakmak güzel bir tabloya, fotoğrafa, manzaraya bakmak gibi bir his uyandırıyor. güzel bir şeylere bakmanın beyne ilginç bir etkisi yani hepsi. bir yandan da insanın içini acıtıyor hani bebek gibi bir şey bunlar yiyesin gelir, ısırasın gelir ama yapamazsın ve o yüzden doyamazsın. veya sabah görüyorum bazen ulan sabah sabah bu kadar güzel olunur mu daha uyanamadık bile diyorum kendime.
asıl nokta güzelliğe çok takılırsak sıçacağımız gerçeği.
öncelikle pratik olarak pek bir faydası yok yani güzel bir sanat eserinin ne kadar faydası olabilirse.
ayrıca buna çok takılınca o kadını doğru değerlendirme yetisi azalır. güzel olması zeki, eğlenceli, kalifiye falan olduğu anlamına gelmiyor. hatta tersi daha sıktır.
bir de bu kadına güzel diye fazlaca düşkünlük gösterip yatırım falan yapınca elde etmesi de zordur. çünkü etrafında ona güzel olduğunu hissettiren bir sürü adam vardır genelde. ne demişler, güzel kadınlara akıllı, akıllı kadınlara güzel olduğunu söyleyin.
kısaca bir kadına güzel diye gereğinden fazla değer vermeyip daha çok nasıl bir insandır diye keşfetmeye çalışmak, eğlenceli vakit geçirmek doğru hareket olacaktır. ayrıca peki, tamam, güzelsin takdir ettim diyip yola devam etmeye de hazır olmak lazım.
bu adamın canlandırdığı en iyi karakter boğaç idi, çok güzel hareketler bunlar zamanından. şişman, şımarık biraz gerzek ve kaba saba bir çoçuktu boğaç. karakterin kendine yakın olması dolayısıyla çok da role gerek kalmıyormuş, yeni fark ettim.
fender ve gibson markalarının en bilinen gitar modellerini üreten marka. her gitarist ister ki 50'lerden 60'lardan kalma orijinal fender-gibson modelleri çalayım fakat bulması zordur, fiyatları da ikinci el bir araba kadardır.
durum böyle olunca kozmetik olarak gayet tatmin edici bu relic(eskitme) gitar üreten firmalara yönelmek kaçınılmaz oluyor, fiyatlar 2000 dolar civarıdır ortalama. deneyin derim.
sünnet bazı sinir uçlarıyla beraber bazı cisimciklerin de(pacini, merkel ruffini,) kesilmesine neden olur ve ilişki sırasında zevk alma miktarı sünnetli kişilerde daha az olabilir.
ayrıca sünnet edilen insanın ileride neye inanacağını bilemezsin. buna kendi karar verebilmeli.
antalyalı sağlam grup. alternatif rock türünde cover'lar yapıyorlar. enstrumanlarını kullanma konusunda çok iyiler, aralarında çok iyi bir uyum var ve ritm konusunda müthişler. özellkile baterist bi acayip. yolunuz düşerse dinleyiniz.
enstrumanlara hakimiyetleri yetersiz, müzikal açıdan vasat, melodileri pek yaratıcı olmayan, vokalin sesinin de pek güzel olmadığı grup. ancak subjektif sebeplerle sevebilirsiniz.
daha basit bir açıdan değerlendirirsek bi grup canlı performans yaparken dinleyicileri kendini kaybedip şarkılardaki tutkuysa tutkuyu, enerjiyse enerjiyi hissedip konserden zevk almalı ancak bunların canlı performansları da harbiden vasat.(dinlediğim en kötü space oddity coverından birini yaptılar) ha bi de adam da hiç ses yok söylemiş miydim? bu basit grupları yüceltmek sağlam grupların çıkmasına engel bence.
türkiye de yaygın bir düşünce olan yorulmadan, üretmeden, çalışmadan para kazanma sevdasının daha da ileriye taşınmış hali; köşeyi döneyim, kısa yoldan zengin olayım para kazanayım. mega holdings ve networking oluşumları da insanlara umut aşılayarak besleniyor ve büyüyor.
ancak hiç merak etmiyorlar mı ortada ne bir üretim ne ürün ne ticaret varken nasıl mümkün o hayallerindeki para? evet birilerine yalvarip sizin de onları üye yapmanız lazım falan filan.
uzun lafın kısası:
''lütfen aldanmayınız, bedava peynir ancak fare kapanında olur.''
ertem şener barış ataya laf atıyor; özgecan aslanın üzerinden siyaset yapma, yapma bu kızın üzerinden siyaset gibi aynı anlama gelen 5 farklı cümle kuruyor. sinan engin benim siyasetle işim olmaz benim çocuklarım var diyor...
işte sorunumuz da bu ya beyinsizler; siyaset hayatın her alanını ilgilendiriyor, siyaset bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendiriyor, adi bir cinayet işlendiğinde bunun gelişim aşamasını ve cezalandırılmasını belirleyen şey de siyaset. şimdi ne demek bu benim siyasetle işim olmaz. sanki futbol takımı tutar gibi oy vermekle mi oluyor siyaset. evet zihniyet bu.
--spoiler--
uzaydan dünyaya gelen, düşünebilen bi canlının dünyayı algılayışını anlatan film.
canlı nın en iyi algıladığı şeyse dünyadaki en büyük problemin din oluşu!
--spoiler--
hadi ordan, iyi müzik dinleyen, iyi muhabbet eden, facebookta sidik yarıştırmakla uğraşmayan kız varken deli misin lan? kız mı kaldı sanki öyle de sevmeyelim.
vardır mutlaka da burda yok. şu an yok. bulamıyorum.
ilk 15 dakkası güzel geri kalanında saçma sapan ergen fikirlerinin saçma sapan yapmacık animasyonlarla inandırılmaya çalışıldığını görüyoruz. lütfen bu filmi izlemeyin. siniriniz bozulmasın boş yere. scarlett in memeleri falan da yok.
edit: imla
istanbul un hem büyük şehirlere has eksileri hem de kendine has eksileri, artılarından çoktur. eviniz sahile ve işinze/okulunuza yakınsa artılar nispeten fazla olabilir. ancak trafiğe maruz kalıyorsanız boku yediniz demektir. büyük zaman kayıpları stresler yaşarsınız. eviniz güzel bi yerde de olsa merkezi(karaköy, kabataş,gümüşsuyu, bebek, etiler ve daha birçok boğaz semti) değilse zaten istanbul un özü olan boğazın ve tarihi yerlerin tadını çıkarmanız için yine trafiğe maruz kalmanız gerekir. ha sürekli konser olur etkinlik olur gidersiniz bunlar da artıdır.
bir de insanları var tabi tonlarca insan olmasına rağmen bu konuda da yokluk çekersiniz. istanbulun insanı daha bi bencil daha bi içe dönük daha bi hesapçı(parayı ve zamanı sürekli hesaplamak zorunda) ve daha bi soğuk olabilir. tabii bunu genellemiyorum ancak coğunluk böyle. hal böyle olunca küçük şehirlerdeki o tanıdık bolluğunu samimiyeti herkese selam verme olayını yaşayamayabilirsiniz.
ben bir de birçok kadıköy semtinin avrupai ve yeterince yaşanılabilir olduğuna inanıyorum ancak bunlar eksilerini kapatamıyor.
Film belli ki açlık oyunlarından esinlenmiş. hiçbir şaşırtıcılığı olmayan, bi kaç aksiyon sahnesi içeren, klasik bir hollywood aksiyon filmi. gerçekçilikten çok uzak ve yapay karakterler, diyaloglar ve davranışlar içeriyor. çok zamanınız varsa izleyin ama hiç gerek yok aslında.
2014 filmlerinden izlediğimin en iyisiydi. Hayatın ta kendisini anlatan ve bunu bi çok yönden yapan bir film. Hollywood tadı yok yani doğal ve akıcı size fikir enjekte etmiyor veya sizi taraf tutmaya zorlamıyor. bunların hepsi bir araya gelince aldığı imdb puanını hakediyor.