herhangi bir uyusturucunun yapamayacagi etkidir.
alkol, insani kendisini kelimelere dokme ihtiyacini birlikte getirir ve ayikken soylemeye cesaret edemeyecegi veya daha once soylemeyi dusunmedigi seyleri soyletir. sair sanabilir kendini alkollu bunyeler.
ortasini bulmamali insan icerken, ya hakkini vererek icmeli ya da hic icmemeli...
müzik olarak ne dinlediğini bilme, özgürce seçebilme, ondan zevk alma ve araştırma yaş eşiğini 15 kabul edersek insanın ömrü boyunca yol alabileceği, dallanıp budaklanan, hiç ummadığı noktalara kayabilen serüvendir.
bu serüveni herkes yaşayamaz yahut yaşadığını fark edemez.
fedakar insanlar, hayatı farklı amaçlar doğrultusunda geçmiş olanlar, saplantılı insanlar ya da ilgisiz-zevksiz insanlar bu serüvende yoktur veya takılı kalmıştır.
ayrıca nedendir bilinmez gençliğinde bir dönemini rock müzikle geçirenler bu yolculukta en şanslılarıdır. müzikde ulaştıkları noktalar, vardıkları yerler, aldıkları keyifler diğer müzik türleriyle seyahat edenlerin ulaşamayacakları kadar uç noktadır. her türlü uyuşturucuyu zamanında denemiş ama şimdi sigara bile kullanmayan sağlıklı adam gibidirler.
zevk denilen şey ise fazlaca egoist bir tutumdur. uğruna çokca boş zaman, çokca paralar harcanarak elde edebileceğiniz şeylerdir ve çok da değerlidir, çünkü sadece sizindir! sizi siz yaparlar. ilerleyen yaşların getirdiği doyumlar, farklı ortamlar, beklentiler bu zevklerin değişimine sebep olur; azalır-artar dönem dönem ama hayatta hep vardırlar.
rezil metal müziklerden başlayıp' den progressive metal' a, post-rock' a, progressive rock' a, psychedelic rock' a, jazz'a, techno' ya, dubstep' e, rap' e, türk hafif batı müziği, türk sanat müziği, nihayetinde türk halk müziğinde durulan insanlar tanıdım. hepside baş tacıdır.
Gökçeadakaleköy' de bulunan, adada gidip içki içebileceğiniz en harika yerdir.
Taş duvarları, ahşap pencereleri, loş ışığı, şirin çalışanları ve bara adını verip gece boyunca sürekli çalan pink floyd şarkıları mutluluk veriyor adama.
high hopes dinlerken şarap içip sevgilinin gözlerine bakmak asla unutulmayacak yerler arasına soktu bile bende burayı..
bir anda uykusundan uyanarak hatırladığı, belki hatırlayamadığı nedenlerden dolayı ağzı kurumuş ve perişan şekilde kafasını yastıktan kaldırıp "noluyo lan" dediği anlar vardır insanın.
bilinçaltımızın derinlere doğru ittirdiği bastırılmış duygular, demek istediklerimiz ve diyemediklerimiz, ortaya çıkan kontrol dışı olaylar ve gerçekliğe çok yakın fakat olmasını istemediğimiz olaylar; yataktan dayak yemiş gibi kalkmamızın sebepleri.
nedeni ise belki ilişkiye girmememiz gereken biriyle cinsel ilişkiye girdiğimizi görmek,
bir ölümle tanışmak: tepkisiz kalmak-neden olmak-hoşuna gitmesi,
anne ve babamızdan intikam almak,
dayak atan ilkokul öğretmenini görüp ona hala tepkisiz kalmabilmek ve acizlik duymak.
...
fark ettiğim şey ne zaman kötü bir şekilde uyansam, bunu sahip olduğum ahlaktan dolayı olmaması gereken, yapmamam gereken bir şeyle yüzleşmelerimden dolayı olduğudur; yataktan korkarak uyanırım.
ancak enteresan şekilde hoşuma da gittiği oluyor bazen, uyandıktan ve üstünden bir süre geçip de gördüklerim hakkında tekrar düşününce.
insanın hep bir karanlık tarafı var ve rüyalar bunu açığa da çıkarıyor,
belki insanı kötülüğünden arındırması için bu rüyalar var. sonuçlarını ve pişmanlıklarını bize hissettiriyor.
--spoiler--
i can't believe that life's so complex
when i just want to sit here and watch you undress
--spoiler--
"bırak yavrum nazlanmayı, iki soyun dökün karşımda da keyfim yerine gelsin" diyor. pj harvey abla this is love' da diyor.
sapına kadar da haklı... yani tamam sapı yok ama haklı olduğunu değiştirmez.
üremek her canlı gibi insanın da varoluş sebebi. fakat eskiden beri erkeğin tohumlarını zevk-i sefayla saçtığı bu dünyada kadınlar bu zevkin cefa tarafında (ayda bir kez yumurtlama, 9 aylık doğum, büyütme) yer aldıklarından "nazlanma ve eş seçme" yetenekleri geliştirmiş, üremeyi evlilik dışı gerçekleştirmemiştir fakat bugün doğum kontrolün, tüketim toplumunun tavan yaptığı, modern hayatın bize "üre-üre-üre" diye yaptığı baskılardan dolayı ne yapcaklarını şaşırmışlar, iç güdüsel olarak evlilik dışı sekste hep "iki arada bi derede" kalmışlardır. kadında eş seçme mevzuu erkeği bitiren konudur. bu yüzden pahalı arabalar var. parası çok olan erkek, evi olan erkek revaçta.
doğa bir dengeyse ve doğadaki her şey bir denge içindeyse yukarıdaki iki denklem için doğanın işleyişin bir parçası demeliyiz; zira sonuç sıfır ve denklemler birbirine eşittir.
"kız var + ev var" denklemi sonucu 0 dan büyük olacağından doğa dengesini bozacak, mutlak suretle bir kaosa yol açacaklardır kısa ya da uzun vaadede, nasip.
şöyle ki, kız var + ev var diyelim o gün için:
büyük ihtimalli kısa vaadedeki aksilikler:
kızın eve gelmesine yakın artan tripleri ve sizin ani bi ters yanıtınızla kızın alınması ve gelmekten vazgeçmesi
(bu mevzuya böyle parantez açıyorum çünkü derin:
-dolmuşta giderken çok susarsınız ve bi problem mi var niye susuyosun tribi,
-yolda eve gelirken sen şu kıza mı baktın tribi ve gerginliği,
-elbise seçiminde, saçlarında, iç çamaşırında en ufak bi kusur bulduğunu belli etme hatası),
kızın adet gününde olma olasılığı (çok çok olası),
elektiriğin borcundan dolayı o gün kesilmesi ve son parayı tedaş' a vermek,
yatağın her zamankinden daha da fazla gıcırması (normal tabi bu),
aidat için gelen apartman yöneticisi,
hesapta yokken bi anda arayıp kalcak yeri olmadığını söyleyen arkadaş,
eve erken gelen anne-baba.
vuruldum friendfeed den 50x50 px resmine
ekledim seni facebook listeme deviantart daki resimlerin seninse eğer
kıskanırım ellerden ey kontrastlı güzel
yazdığın blogdan gayri çıkamaz oldum
ex aşkına yorum yaptım ona nalet okudum twitter dan ff yaptım yanına kalp kondurdum
yoluna bilgisayar başında gençliğimi soldurdum
bugünü son gününmüş gibi yaşa.
yaptığın her işten zevk almaya bak.
yarını düşünmeden yaşa.
içinde bulunduğun anı yaşa.
yaşadığın anın tadını çıkar.
carpe diem.
...
palavra. hepsi palavra. anı anlayamazsın. kafanda anlamlandıramazsın, biteciğini bilirsin, bilmesen bile çabuk biter, emin ol.
hayatının en büyük mutluluğu olsa bile o an sadece olduğundan biraz daha mutlusundur. peki 2dk sonrası?
sıradan tekrar.
ancak ertesi gün düşününce veya hayatın boktan bir çukura saplanınca dersin, o an dersin. ne kadar mutluymuşum dersin.
peki anı yaşamanın asıl anlamı ne?
alkol almak, sevişmek, uyuşturucu kullanmak. kısa vadeli mutluluklar.
peki uzun vadeli mutluluk?
huzur; bulması en zoru...
bu toplumun dinamiklerine dinamit koymaya çalışan, erkek arkadaşı olmamasına rağmen bizler gibi yağuşuklu, güneş gözlüğüyle araba kullanırken çektiği resimleri feysbuk' a atan gençler olarak bu güzellerden mahrum kalıyoruz, adeta kahroluyoruz.
gönül ister ki facebook' dan takip edelim, twitter' dan mention yapıp kendimiz fark ettirelim, formspring' den sorularla aklını çelelim.
hayır güzeller bu toplum sizlersiz sosyal ağlara hazır değil, bunu yapmaya hakkınız yok...
en epic fail harekettir. kıvırma yeteneğiniz ne kadar güçlü olursa olsun kıvıramazsınız, kız uzatmak istemediğinden yemiş gibi yapar.
elif diye bi kız arkadaşım vardı, ben bunu tut arkadaşlara ilk buluşma günü "emel bu da ehih" diye tanıt.
"emel kim?" diye sorduğunda kız, bi bez getirin de en azından üstünden falan alayım dedim.
"kuzen yea benim valla billa tanışırsın hem bak ilerde ki" falan dedik; (ki eski sevgilimdi emel, hem zaten kıvırma dediğim şey bu yani kuzenim dedim, ilk akla gelen şey lan zeka özürlüyüm resmen) kız uzatmadı ama suratta yapmadı çok o gün, ben de bi "oh" demiştim ama sonralara saklıyormuşlar.
her ülkeye aynı şekilde yapıyor. yarın kürdistan kurulsa onlara da aynısı yapacak. ama biz görmeyeceğiz, rahatsızlık duymayacağız.
zaten sağolsun bizim görüp rahatsızlık duycağımızı anında hisseden tib anında kapatır. sağolsunlar.
kısaca boşverin google bir şirket; bir amaç değil araç.
bir ulu bilgenin nesillerden nesillere aktarılmış sözüdür.
arkadaş harbi bok gibi bkz lar veriyosunuz; akla ilk geleni, klişeleri kullanmayın, geliştirin abi şu mizahınızı biraz yaratıcı olun.
hadi sözlük berbat tamam ama bari bkz ları biraz düşünerek yazın.
boktan sol frame' den,
trollerden,
140 karakterden fazla yazmayan yazarlardan,
sürekli hayatını teşhir edenlerden,
zorla komik olmaya çalışanlardan,
eski sevgilisine ve türk kızına laf sokanlardan başka
sözlükte "okunmaya değer yazarların" tavsiye edildiği bilgi küpü yazarlardır.
- uyarı !! bu başlığın bokunun çıkacağını biliyorum sürekli kendi mahlasını yazanlarla, o yüzden !! bana mesaj atabilirsiniz !!
kendiniz de olabilir tavsiyeniz tabi ki; sizlerin adını ben yazayım mesela, kendi takip ettiklerimi de yazıcam sürekli.
--
umarım burası gölgede kalan iyi yazarları diğer yazarlara tanıtır ve daha çok yazmaları için teşvik verir.
!! direk kendi mahlasını, kankasını ve trolleri yazanlar boş verin bu başlığı bok etmeyin de sözlük yazarlarının itirafları ve nickaltları beklemesin sizleri.
samimi olmak isteyen ama karşının haddini bilmesi gerektiğini düşünen, yalnızlığı seven ama yalnız kalmak istemeyen, ilgiyi kendinde toplamayı seven ama bi yandan da kimseler bakmasın insanıdır karakter tahlilinde. ruhunda çelişkiler vardır hep.
samimi olduğum, belki samimi olduğumu sandığım bir arkadaşım şunu demişti:
- sana bir kez "siktir git amına koyayım" demek istiyorum ama bi türlü diyemiyorum; gerçekten arkadaşım mısın değil misin, nasıl bi duvar örüyosun lan böyle?
ve o gün benim bütün algılarımın içine etmişti, öyle keyfim kaçmıştı ki... sonra yıllardır dostluk kurduğum adamlara baktım, hepimizin ayrı duvarları vardı birbirimize ve bir tek kez biz o duvardan içeri geçmedik, koruduk o duvarları, sınırlarımızı bildik ve dost kaldık hep.
duvarları korumak kötü bi şey değil, neden olsun ki?
...
belki de kötüdür aslında sahtedir her şey ama ilişkilerde bile duvarlar hep yıkılmaz mı mesela?
yıkılmayanların ilişkileri daha uzun sürmez mi hep?
adresinden indirilen süper chrome eklentisi. spotify ve grooveshark gibi türevlerine nazaran kullanımı daha pratik, hemen elinizin altında bi kere.
şu last fm' in kapanma işini tam olarak bilemiyorum ama 17 kasım' da bye bye diyecek galiba.
benim gibi iki satır değişik şey göreyim, yazayım, çizeyim adamlarına ters işte.
sözlük içi başlık açmanın yasak olduğu ama her gün sözlük içi konulardaki yazıların da istatistiklere girdiği tuhaf bir yer burası.
benim derdim şuraya sosyal ağ muamelesi yapanlarla ve yaptıranlarla.
madem sözlük içi başlık açmak yasak bunlar ne lan hep peki, bu kadar dengesizlik olamaz.
neyse lan keyfinize bakın ben geçerken uğradım, kurban bayramında da evdeyim zaten.
gegen die wand' da şeref' in cahit' e söylediği müthiş repliktir:
"yapma oğlum, yapma oğlum, yapma be aptallık yapma! yapma lan! sikicem aşkını! kestin sağını solunu her tarafını. aşk ne demek sen biliyor musun ha? aşk, lunaparktaki tahta ata benzer. üzerinde hani bir ileri bir geri gidiyormuşsun gibi bir his. sanki bir yere gidiyorsun, ayağın yerden kesiliyor, bir çoşku. bi sikime gittiğin yok!"