biletlerin piyasaya çıkmadan biteceği durumdur. 29 ekimde hiçbir tanıdığımızın bu biletlerden elde edememiş olduğunu öğrendiğimizde artık şaşırmamayı da öğrenmiş oluruz.
yazar kişisi voodoo'nun bu henüz 34. entrysidir ama aynı zamanda son entrysidir. boş zamanlarında hoşça vakit geçirmek hem de kendini geliştirmek amacıyla katıldığı sözlükten umduğunu bulamamıştır.* sözlükte değerli yazar arkadaşların da olduğunun farkındadır ama akıntının tersine kürek çekmek pek de mümkün değildir. voodoo'nun sözlükten gitmesinin hiç önemi yoktur * ama burada anlatılmak istenenin sözlüğün geleceği ve popülasyonu* için önemi büyüktür.**
ev arkadaşımın uluslararası ilişkiler de okumasından ötürü ünü bizim eve de bulaşmıştı. ilber ortaylı'nın öğrencisidir diye biliyorum. sürekli cool ve öğrencilerle iletişim kurmaz görünüşü onda gizemli bir hava oluşturur ki bilgi de ortaylı'nın yanından bile geçemez.
sola sinyal verirsin, bir tane allah'ın kulu yol vermez ama bodoslama yola girersin o zaman yol senindir. öküzlerin çok olduğu memlekette öküz gibi araba kullanmak, direksiyonun başına geçince tüm ezikliğini/komplekslerini trafiktekilere kusmak kaçınılmazdır.
ayrıca;
fı pilotlarından jenson button kardeşimiz, istanbul'da araba kullanmanın formula'da pilotluk yapmaktan daha zor olduğunu belirtmiştir.
aslında çoğu zaman bir blöf cümlesidir. laf edilir ve geri dönüşü beklenir. karşı taraf blöfü yerse ne ala, aksi olursa nezarethanenin soğuk duvarları sizi beklemektedir.
ülke gerçeğini en net yansıtan cümlelerdendir. zamanın içinde saplandığımız çıkmazlarda şikayetimiz aslında kendimizedir. o hep kızdığımız parlamento, farkında mıyız ki bütün halkın örneklemesidir. birşeylerin değişmesi için önce bizim değişmemiz elzemdir. demorasiyle yönetilen bir ülkede seçilenden devamlı memnun kalamıyorsak, sorun seçendedir çıkarımını yapmaktan başka seçenek kalmıyor. bu ülkenin yolları nasıl bozuksa, ticareti nasıl kayıtdışıysa, vergi sistemi nasıl işliyorsa,* yönetimi de öyle aksak olacaktır.
eskiden amaç apoyu* yakalamaktı, yakalayınca pkk bitecek sandık. şimdi kimi yakalayacağız etrafta yüzlerce* pkklı var ama alternatif çözüm yok. daha vahimi ise pkknın finansörü amerika dan medet umuyoruz ki, vay halimize.
büyük bir itinayla girdiği entryler artı oy almayan, ukteleri dolmayan, başlıkları boş boş uzayda yankılanan yazarın rutin söylenmesidir. bunun bir sonraki aşaması da vardır ki format diyorum, başka bişey demiyorum.**
bu önermeyi değişik bir forma da sokabiliriz. "insanın en sevmediği davranış tipi, kendinde sevmediği davranışlardır"* ifadesi farklı yorum kazandırır. aslında bu durumu hayatımızın çoğu kesitinde yaşamışızdır. en çok da ilişkilerimizde;
insanların ilişkilerini bitiren büyük faktörler arasında birbirlerine benzemeleri büyük yer tutar. vazgeçemediğiniz ama nefret ettiğiniz huyları sevgilinizde de görmeye başlamak tahammül sınırlarınızı yıpratır. tepkilerin aynı olması, sizi içten içe ilişkiden soğutur.
sevmediğiniz huyları kolay değiştiremezsiniz, kendi kendinizi de terk edemezsiniz ama ilişkide çoğu şeyin bitmesine neden olabileceğini son siz fark edersiniz.
bu durum neden olduğunu bilemediğiniz bir çok sorunun da cevabıdır aslında...
bankalar atm koyacakları lokasyonu seçerken;
orada ne kadar öğrenci var, ya bu öğrencilere yazık dolmuşa neyim para verip duruyorlar ya da öğrencileri harçlıksız bırakmayalım atm'yi koyalım, gibi cümleleri fizibilite raporları içine eklemez.
o bölgedeki ticari aksiyon, bölge insanının gelir seviyesi-ekonomik gücü ve atm'nin markayı yayma gücü gibi değerlere öncelik verir.
ziraat bankası kar etmesde atm'yi koyabilir, kriterleri farklıdır ama özel bankalar da nihai amaç kardır, ötesi onları hiç ilgilendirmez.
hele koç yönetimine girmiş bir ykb'nın görükle de atm kurması daha da zor gözükmektedir.
edit : bu entrye eksi oy verince ykb atm koyacaksa, tüm yazarlar eksi versin görükle de yüz atm olsun.
isimleri sol frame'de silsile şeklinde açıklanmalıdır. bozuk yumurta, ezik domates atılmalı, isimleri altındaki artı oy butonu ebediyen kaldırılmalıdır.*