kişi yüzüne karşı hissizlik. fakat dertli şarkılar dinleyince bir anda geliyor yine aşk. kimse de yok. karar verememekten çok bilememe durumudur bu durum. ya da gönlün sevgi açlığından kaynaklıdır.
boş eylemdir. "oku", "ilim çinde olsa bile al" gibi söylemlerle övünen insanların kendilerinden çok insanların mutluluğuyla ilgilenmesi insanları islama ısındırır.
gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla uyuşmak zorunda olmayan uçsuz bucaksız bir deniz şeklinde cevaplanası soru. ama küçükken "ulan her şeyi bulmuşlar, biz ne bulacaz" demişliğimiz oldu.
mdb'nin vokal reyizi (adını unuttum şimdi bakmaya da üşendim) sadece iki kışı birlikte geçirdiği nişanlısı uçuverdikten sonraki durumunu anlattığı şarkı.
türkler tarihte daha çok saldırıcı karakter göstermiş olsalar da saldıranlar, batıranlar yerine, koruyanlar daha samimi geliyor bana.
onun için savunma savaşı kazanmış askerleri, paşaları araştırırım çoğu zaman. yaptıklarını okuduktan sonra dinleri ne olursa olsun bir fatiha okurum. benim de dinim ne olursa olsun.
uzun uzun bakarsınız. yanındakiyle gülüşüyordur. ya da o da müzik dinliyordur sizin gibi. kulaklığınızda da bir two winters only... hangi insan böyle bir durumda ilk gördüğüne aşık olmaz?
kendini uzun süredir boşlukta hisseden insanların başına gelebilecek bir durum.
birkaç ay önce ankara devlet tiyatrosu oyuncuları tarafından sergilenenini izlediğim tiyatro eseri. arthur miller ismine saygı duymama neden olmuştur. ağladığımı kimseye çaktırmamaya çalıştım fakat sızlamaya başladım. bana duygusal geldi efendim.