gişe filmlerine alışık seyirciler için cazip bir süper kahraman filmi değil tam tersine o tarz görsellik dolu ama içi boş filmlere alternatif bir eleştiri. türü dram, komedi ya da fantastik mi ne olduğu tam belli olmayıp hepsini barındıran fakat farklı senaryosu, muazzam oyunculukları ve teknik olarak harika yönetimi ile (filmin tamamı neredeyse tek plan çekilmiş gibi) yılın hatta son yılların en iyi filmlerinden biri.
ya çok beğenilir yada nefret edilir. inişli-çıkışlı, temposuz ama anlatacak hikayesi ve çok iyi oyunculukları olan yönetmen filmi.
Filmin en etkili cümlesi sonunda geliyor.
--spoiler--
Bir ustaya hizmet etmeden yaşayabileceğin bir yol biliyorsan herhangi bir ustaya bizlere de haber ver, olur mu? Dünya tarihindeki ilk kişi olursun.
--spoiler--
arızalı tipleri anlatan arızasız bir film olmuş. Hollywood da hala kaliteli filmler yapılabildiğini gösteriyor.
karakterler sıradan bir romantik komedideki gibi tuhaf, boş ve absürd değil aksine gerçekçi ve oturmuş. Tabi bunda iyi oyunculukların da payı var. bazı sahnelerin sert ve rahatsız edici olması klişeleri ortadan kaldırdığı gibi filme gerçeklik hissi katmış ve bu filmden kopmamamızı da sağlıyor. kesinlikle sıradan bir film değil ve övgüyü hakediyor.
zaten konu arızalı tipler olunca hollywood bu konuda başarılı işler çıkarıyor.
(bkz: as good as it gets)
(bkz: one flew over the cuckoo s nest)
şimdiye kadar yapılmış 3 boyutlu filmler arasında en iyisiydi kanımca. avatar dan bile daha iyi bir 3D deneyimi yaşatıyor insana. kesinlikle sinemada izlenmeli hatta mümkünse imax te izlenmeli... görsellik dışında serinin diğer filmlerinden pek farkı yok. daha önce iki kez dünyayı kurtarmış madalya kazanmış ama iş arayan bir genç, onun fıstık gibi sevgilisi ve amerikan askerleri dünyayı kurtarma görevini üstleniyorlar. sonuçta eğlenceli bir film... o kadar...
bu seri korsan filmi ama 4 bölümde * sanki korsan filmi olduğu unutulmuş çünkü hikaye denizden çok karada geçiyor. *
kanımca serinin en zayıf filmi olmuş. ha eğlendirmedi desem yalan olur gayet eğlenceliydi zaten Jack Sparrow* yine tek başına alıp götürüyo filmi. böyle uzun serili filmlerde yönetmen değişikliği çok önemlidir olumsuz etki yapabilirdi. Gore Verbinski ile iyi giden seriye neden Rob Marshall ile devam edildi bilemiyorum ama keşke yönetmen aynı kalsaymış. Rob filme bir farklılık katamamış ama en azından batırmamış da...
bu bölümde 3D modasına korsanlar da bulaşmış sonunda ama niye bulaşmış anlamadım doğrusu. Bu filmdeki 3 boyut daha çok derinlik katmak için kullanılmış gibi * ama 140 dakika boyunca o aptal yorucu gözlüklerle sadece derinlik için değermiydi acaba. gözü yorduğu yetmiyo gibi burnu da o kadar acıtıyo ki zaman zaman gözlükleri çıkarmak zorunda kaldım. merak ediyorum bu 3 boyutlu gözlüklerin tasarımı daha iyi yapılamaz mı...
afişte yazan iki kelimenin (look closer)* vermek istediği mesajın ne kadar anlamlı olduğu izlenilince ortaya çıkan film. uzaktan gördüğümüz herşeyin göründüğü gibi olmayabileceği ve gerçekleri görebilmemiz için daha yakından bakmamız gerektiği ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. senaryo, oyunculuklar, yönetim hepsi güzel yalnız güzel olmayan tek şey güzelmiş gibi görünen amerikan aile ve toplum yapısı... **
ne anlatmak istediğine karar veremeyen film. aile dramı mı ilişki sorunları mı derken hikayenin bir o bir bu tarafa atlaması karakterlerin de derinliğine inilmemesi ve oyunculukların sıradan olması filmin bütünlüğünü bozmuş. 11 Eylül ile bağlantı kurması ilginç olmuş ama o da sadece son sahnede ortaya çıkıyor. Zaten filmin en güzel kısmı da sonu. Ama son sahnesi için bile izlenebilir...
bir kahveye 10 lira verirken sabahtan akşama kadar otursa hiç bir çalışanın "yeter artık kahveni içtin kalk git de masayı boşalt" gibi imalı bakışlarına maruz kalmadığının farkında olan gençtir...
yoldaki su birikintisinin üzerinden bile bile geçip etraftaki kişileri ıslamaya çalışan gelişimini tamamlamamış insan görünümündeki hayvansı şeyler...**
ünlü spor yorumcusu ve yazarı eski hakemimiz erman toroğlu nun spor tarihine kazandırdığı felsefi derinliğe sahip çok farklı anlamlar taşıyan sözü sayesinde aralarında bir benzerlik olduğu tespit edilmiştir.
(bkz: suni çimde futbol oynamak şişme kadınla seks yapmaya benzer)
ingilizce dersinde hoca resim gösterip sırayla kaldırarak
resimde görülen şeklin ingilizce karşılığını sorar. Çıkan resimlerden biri de pamuk prenses ve yedi cüceler dir.
arkadaşın verdiği cevap: cotton princess and seven shorts
çok çalışmaktan bunalıp aklı karışan müdürün kendini kaptırmış bir şekilde excelle konuşmasına şahit olmak.
müdür: ey excel efendi beni kandırmaya çalışıyosun ama yemezler. benden daha zeki değilsin.