terör olaylarının kaynağı olan akp, tepkilerin hedefi olmaktan kaçamamıştır.2002 yılında 0 terörle başa geçtikleri ülkeyi terörün lanet yüzüyle baş başa bırakan bu münafıklar olaylara verilen tepkilerle başa çıkamamıştır.
tepkiler arttıkça çözüm üretmekte zorlanan erdoğanın kurmayları, daha önceden tasarladıkları fakat zor günler için sakladıkları deprem bombasını van üzerinde denemeye karar vermiş ve bir çok insanın ölümüne yol açmıştır.
bununla da yetinmeyip deprem nedeniyle irana kayan topraklarımızı da acımasızca satmışlardır..
gerçek kimliğimi tanıyanlara rağmen söylüyorum; bugün hepimiz ve hepiniz fahişeyiz ve fahişesiniz.
merak edilecek bir şey yok. kadın olmanız yeterli. 3-5-10 -her neyse- kişiyle yatmanız, birilerine "sakso çekmeniz", birilerinin "altına yatmanız", birilerini "sevmeniz" gerekmiyor. toplumun içinde var olmanız, gece 9dan sonra eve girmeniz yeterli fahişe olmak için.
girmiyorum kadınların birileriyle olan cinsel ilişkilerine - ki normal olması gerek biyolojik olarak, o kadar üniversite öğrencisiniz, "bilim" öğreniyorsunuz- ama yok... bi bok öğrenmiyorsunuz. şu kızın götü böyle, bu kızın atarı var diye diye mezun oluyorsunuz. sonra ne oluyor, iş yaşamı, toplumda statü. statünün amına koyiim, bir gün gelecek çoğunuz kız evlat sahibi olacaksınız. sonra düşünmeye başlayacaksınız, ben gençken bana bitakım kızlar "verdi" benim kızım da veriyor mu diye...
işte bu noktadan sonra, kızınız eve biraz geç gelse, fahişe misin sen diyeceksiniz. böyle öküz kalmaya devam edin evet aferin.
burda çıkacak 3-5 tane kız, benim babam hiç öyle şeyler demez bana, hiç karışmaz. "yarraama" karışmaz diyorum, daha da ötesi yok.
öyle çok duydum ki şu sözlükte ve sosyal yaşamda "erkek gibisin" lafını... şimdi anlıyorum neden olduğunu. buna zorlamışlar beni. erkek gibi olmazsam, erkek gibi küfretmez, kızların garip psikolojilerini yadırgamazsam toplumda bi "giderim" yok. buna rağmen gün geliyor, babanızdan o kadar yaşanmışlığın, o kadar tecrübenin, o kadar "yaş"ın ardından fahişe lafı işitiyorsunuz.
bu yüzden bizim ülkemizde devrimcilerin hepsi erkek gibi, bu yüzden feminizm diye erkek üzerinden kendi varlığını kurgulayan bitakım "salaklar" var, bu yüzden erkek gibi küfrediyorum ben arkadaşlarım benle cinsellik düşünmeden 2 muhabbet etsin diye, ve bu yüzden er geç fahişelik damgasını yer tüm kadınlar dışarda biraz güldü diye.
ahdım olsun, evleneni de, çocuk yapanı da, sevişeni de, 35ine kadar yaşayanı da....
iran olmayacağız diye sokaklara dökülenler şimdi iran'a alkış yağdırıyorlar. ulan sen burada teröristi ya da gerillayı (artık hangisini tercih ederseniz) öldürsen senin "bir gün öldürmediğim her yahudi için bana lanet yağdıracaksınız." diyen hitler mantığından ne farkınız kalır? iran ın faşist rejiminden ne farkın kalır?
e haydi o zaman doğu ve güneydoğu anadolu'ya atalım atom bombasını hepsi yok olsun. bu mudur sizin dünyadan ve dünyada yaşayabilmekten anladığınız?
--spoiler--
armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur.
--spoiler--
aforizma sıçtım yer misin şairidir. keşke hep ağır roman'da kalsaydı.
yukarıdaki bakınız'da da görüleceği üzere eserin kime ait olduğu hakkında çeşitli spekülasyonlar var. ancak az önce trt müzik kanalındaki turnalar programında söylediklerine göre eser izzet altınmeşe'ye aittir. ki programın konukları ümit tokcan ve aysun gültekin. bir yanlışlık olsa herhalde önce onlar mıuhalefet ederlerdi diye düşünmekteyim.
bir kaç parçaya bölünüp yanında bir çok c vitamini kaynağıyla alındığında gribe birebir olduğu iddia edilen, yaklaşık 2 saat önce denediğim ve henüz bir sonuç alamadığım, aldığımda ise ilk olarak sözlükle paylaşacağım bir değişik yemelik bir şeydir.
not: ülseri olanlar korkmasın, ben de korkmuştum ancak sarımsak tek başına bir şey yapmıyor mideye. ama portakal yapabilir.
yaprak dökümü'nün veliahtı olan yeni dizi. sanki günlük yaşamdaki sorunlarımız yetmiyormuş gibi şimdi de kendimize osman'ı dert edindik. sırf dönem dizisi diye,içinde birkaç sağlam oyuncu var diye bunu izleyenler daha bir entel görünecekler. halbuki yaprak dökümü de türk klasiği idi, onda da bir sürü sağlam oyuncu var idi. hayırlısı diyorum. *
6. sezonunda bu campell familyasının kimin için çalıştığını ve bunca yaratığın nereden geldiğini öğreneceğimiz, bu sezon içinde bir kadın elinin varlığını hissettiğimiz fazlasıyla duygasala bağlamaya başlamış, e artık bitsin istenilen dizidir. tadında bırakılmalı.
gözümle görmedim ama -iyi ki de görmemişim- okuduğumda bile beni ağlatacak kadar dehşet verici, korkunçtan da öte horibıl bir hadise. ne olur, kesin bahsi, zavallı yüreğim buna dayanamiciik diye çok korkuyorum.
bu akşama kadar tanımadığım, tanısam da malum uzuvlarım tarafından pek de sallamayacağım biriydi. ama bu akşam, 7 yaşındaki yeğenim "kendinin şarkısını aç!" dedikten sonra açmamla beraber beni tepemden tırnağıma kadar irite eden, üzerine lanetler yağdırmak istediğim biri haline dönüştü.
yazık değil mi bu çocuklara! büyüyünce "ünlü" olmak isteyen çocuklar türedi bu gibi kişi*ler yüzünden. ne yapacaksın diyorum çocuğa, şarkı mı söyleyeceksin, filmde mi oynayacaksın, işte evcilik oyunu gibi rol yapacağım dedi. barış manço sıkıcı geldi.
nesli katledenlere prim veriyor ya bu kadar insan da... yazık...