Günün en çok gece geçirdiğim saatlerini seviyorum. Belki de bu yüzden uyumak istemiyorum. Sanki geceyi ben doğurmuşum da sürekli onla dolaşmak istiyorum. Benim için gündüzlerden daha kıymetlisin.
Tatlı bir yorgunluk hissediyorum, uyuyunca geçecek türden. Bazen bazı şeylere özlem duyduğumu hissediyorum ve ne kadar yorulursam yorulayım her zaman daha çok enerjik oluyorum. Evet bir parça da dengesizlik sezdim hehhhe
Çalışıyorum, ek işler yapıyorum. Boş zamanlarımında bolca geziyorum. Bütün vaktimi dolu dolu yaşıyorum. Bir eve ya da bir odaya kapanıp vakit geçirmiyorum. Sürekli yeni insanlarla tanışıyorum. Farlı şeyler deniyorum, mutluyum ve enerji doluyum. Hepinizi kucaklayabilirim.
Bir şiir olsam bu şiir olurdum, yine beni karanlıklara boğdun ama hoşuma da gitmiyor diyemem hani.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Aşklarım, inançlarım işgal altındadır
tabutumun üstünde zar atıyorlar
cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır
toprağa sokulduğum zaman çapa vuran adamlar
denize yaklaşınca kumlar ve çakıl taşları
geçmiş günlerimi aşağılamaktadır.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Ve rüzgar buruşturuyor polis raporlarını
kadınlar fazlasıyla günaha giriyorlar
bazı solgun gömleklerin çözük düğmelerinden
çelik tırpan gibi silkiniyor çocuklar
denizin satırları arasında.
Gece arsızca kükrüyor paslı beyninde şehrin
küfre yaklaştıkça inancım artıyor.
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim.
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim.
Şöyle bir düşününce vasıtaya aşırı para harcamışım. Arabalar, motorlar, elektrikli bisiklet, bakım ekipman derken şu an kötü hissetmeye başladım. Artık zevk alamayacağım sanırım.
Vedalaşmayı beceremediğim çok kitap var ama Oğuz Atay’ın kitaplarını hep yanımda taşıyorum. Kaçıncıya tekrar okudum bilmem ama daha çok okuyacağımı biliyorum.
Nefret ettiğim bir şey daha varsa, O da insanların kendinizi berbat hissettiğinizi bildikleri halde neşeyle hatırınızı sorup, “ iyiyim” demenizi beklemeleridir.