messi eğer türk olsa kendisi için söylenebilecek en iyi slogan bu olurdu sanırım. zira türk beğenisine uygun bir şahıs kendisi. orta boylu, bebek yüzlü, mütevazi halk çocuğu.
hani orhan gencebay'ın 80'lerde çevirdiği filmler vardır, orhan baba manitasıyla bir lokantaya gelir, siparişini beklerken diğer masadaki bir vatandaş ''orhan abi patlatsana bir şarkı '' der de orhan baba o anda nereden geldiği belli olmayan orkestranın eşliğinde şarkısına başlar ya,işte her zaman o vatandaşa benzetirim bu arkadaşı.
en büyük rakibi olan şımarık portekiz şoparı ronaldo'ya bin defa tercih edilesidir.
ismailağa cemaatinin bir forumunda denk geldiğim ilginç tekerleme. tam metni şöyle:
Giy cübbe olma züppe
giy şalvar mevlaya yalvar
giyme kot olursun ot
(bkz: yuh diyorum hafız)
duyduğumuza göre bazı cemaatlerde yeni katılanların isimlerinin yeterince islami bulunmayarak değiştirilmesi eylemi için kullanılan isimlerdir.genelde sahabe isimleridir. beğenilmeyen isimler listesi ise zannedildiği gibi ''deniz, kaya, emre, berke'' gibi isimlerle sınırlı olmayıp ''nihat, enver, sedat, murat'' gibi isimler bile yeterince islami sayılmamaktadır. bunların yerine ise '' selman, muaz, '' türünden sahabe isimleri konmaktadır.
yağlı güreşte rakibi alt etmek için kullanılan bir yöntemdir. bildiğiniz parmak atmaktır. el itina ile rakibin kıspetinden içeri sokulur ve eleman bir anda havaya sıçrar.
(bkz: yiyen bilir)
bu şahıslar bütün islam ülkelerinde mevcut olup, bugün ''hurafe'' dediğimiz pek çok zırvanın da üreticileridir. eh ne de olsa Allah dini eksik yollamış, peygamber efendimiz de bu eksik vahiylerin bir kısmını tebliğ etmeyi unuttuğu için dini kuşa çevirmiştir. yobaz efendi de bu boşlukları gerek saçma sapan hükümlerle, gerek uyduruk hadislerle doldurmuştur, mübarek bir iş yapmıştır yani.
bayrak töreninden sonra gerçekleştirilir. tüm ülkede standarttır. en önemli özelliği yazın sıcağında da kışın soğuğunda da bahçede yapılması ve askeri tören havasında geçmesidir. müdür giriş kapısı önünde durur, nazilerine hitap eden führer edasıyla konuştukça konuşur ve ilk dersi battal eder.genelde şu konular işlenir:
-dersinize iyi çalışın.
-sigara içmeyin.
-saçlar öğrenci traşı olacak, kızlar kurdele takacak, etek uzun olacak.
-okulun önünde oturulmayacak.
-derse geç kalınmayacak.
-tuvaletin içine işeyin, duvarlara değil.
-muslukları sökmeyin.
-sabunları çalmayın.
-sıraları çizmeyin.
....
sheqer kısss, angaralı memati, shansar_bilmemne gibi saçma sapan şeyler yazan magandalardır. facebook'ta yaptığımız kısa araştırma sonucunda her iki cinsten de bol miktarda var oldukları tespit edilmiştir. bu elemanlar özellikle ismail yk ve cankan gibi radyasyona maruz kalmış canlıların fan sayfalarında görülebilirler. tek kelimeyle mide bulandırıcıdırlar.
ataürk'ün bir resminde elinde görülen sigarayı bile ''gençlere kötü örnek oluyor'' dile photoshopla silen hödüklerden beklenen bir harekettir. şaşırmamak lazımdır.
behçet kemal çağlar tarafından Atatürk'ün ölümü üzerine yazılmış bir şiirdir. yalnız atatürk için değil, bizzat Atatürk'e yazılmıştır. bunu da ''Mustafa Kemal'e salavat getirin '' anlamındaki bir mısrasından anlayabiliriz. Ulu önderin etrafındaki yalakaların, yalakalıkta nasıl sınır tanımaz bir yapıda olduklarını gösteren güzel bir örnektir.
hak teala çün yarattı türk'ü ilk
dedi, 'üç kıta da olsun ona mülk.'
mustafa nurunu alnına koydu,
'bil! kemal'in nurudur, ol nur!' dedi.
geçti böyle nice ay, nice sene,
vakt erişti bin sekiz yüz seksene
ger dilesiz, bulasız oddan necat,
mustafa-yı ba-kemal'e essalat!"
ol zübeyde, mustafâ'nın ânesi
ol sedeften doğdu ol dürdânesi!
gün gelip oldu rızâ'dan hâmile
vakt erişti hafta ve eyyâm ile.
geçti böyle, nice ay nice sene
vakt erişti bin sekiz yüz seksene.
merhaba ey baş halâskâr merhaba
merhaba ey ulu serdâr merhaba!
sayın darbecilerimiz hiçbir şeyi unutmayacakları gibi bizim gariban sözlüğü de unutmayacak ve postal yalayıcısı yazarlarımızdan birini zall'ın makamına oturtacak, zall'ı da yassıada'ya sürgüne gönderecektir.ama kim bu yazar?
türkiye gazetesinde yazan, bütün osmanlı padişahlarını evliya ilan etmesiyle meşhur ultra milliyetçi tarihçi. ayrıca ısrarla türkiye cumhuriyetinin, tarihinin hiçbir döneminde kimseye işkence yapmadığını savunur.
bu kelimenin bir derviş sayesinde türkçeye girdiği söylenir. hikayeye göre osmanlı döneminde bir tekkede yaşayan afyon bağımlısı derviş,ramazan ayında oruç tutmak ister. fakat iftara kadar afyon çekmeden nasıl duracağını kara kara düşünmektedir. en sonunda aklına bir fikir gelir. üç parça afyon macunu alır,birini bir kat,ikincisini iki kat,üçüncüsünü üç kat kağıda sarar ve sahur vakti üç paketi de yutar.tek kağıda sarılı afyon,sabahleyin midede açılır,kana karışır,derviş rahatlar.iki kat kağıda sarılı afyon öğleden sonraya kadar,üç kat kağıda sarılı afyon iftara yakın açılır,dolayısıyla da çakal dervişimiz iftara kadar hiç afyon sıkıntısı çekmeden rahat rahat orucunu tutar.
millet olarak kafamız çakallığa ne kadar çalışıyor...
Bunların en meşhurlarından biri,şu sübyancı pisliklerin kendilerine dayanak bulabilmek için ya da islam'a muhalif tiplerin peygambere çamur atabilmek için salladıkları ''peygamber 6 yaşında kızı almış'' iddialarıdır.böyle bir şey olmadığını bilirler ama işlerine gelmediği için,kimileri de sırf o insana çamur atmak için söylemezler bunu.işlerine gelmeyenlerin söylememesinin sebebi,kur'an'dan sonra iki numaralı kitap kabul ettikleri,bir kelimesini beğenmeyenin imanından şüphe edileceğini söyledikleri buhari'de yazan güya hz.ayşe'den nakledilen ''hz. peygamber benimle 6 yaşında nişanlandı,9 yaşında evlendi'' zırvasıdır.çünkü bunun uydurma olduğunu söylerlerse, bu kitaptaki hadis diye yutturulan daha bir sürü zırva da tartışmaya açılacak.en klasik örneklerden biri için:
(bkz: zina ettiği için recm edilen maymun)
bu sübyancılık olayının uydurma olduğuna dair pek çok kanıt var. örneğin hz.ayşe'nin ablası esma ile arasındaki yaş farkından hareketle hz.peygamber ile 15-16 yaşlarında evlendiği,ayrıca hz.peygamber ile evlenmeden önce cübeyr bin mutim isimli müşrik bir gençle nişanlı olduğu,babası hz. ebubekir'in müslüman olması üzerine erkek tarafının nişanı bozduğu da biliniyor.bu konuda ilahiyat fakültesi hocalarının yazdığı makaleler de internetten 5 dakikalık bir araştırma ile bulunabilir.
tabi kendini şartlandırmış olanlar,bundan 1400 yıl önceki arabistanın sosyal yapısını hiç düşünmeden ''15 yaş da erkendir,bu da sübyancılıktır''diyecekler ama,dediğim gibi şartlandırılmışlar...onlara birşey diyemeyiz.turan dursun'un kitaplarına devam...
Çamur atmak için söyleyenlere ise Allah'tan akıl dilemekten başka bir çaremiz yok zaten...
tek parti döneminin kelebek bıyıklı, fındık kravatlı bürokratlarının bu ülke üzerindeki lanetlerinin devam ettiğinin en iyi örnekleri. eğitimciliklerine bir şey diyemeyiz ama kafa yapısı,zihniyet,dünya görüşü olarak hala ismet paşa devrinde yaşadıkları da bir gerçektir.
cumhuriyetin ilk yıllarına kadar şimdiki kırıkkale şehrinin bulunduğu alanda kurulu olan köy.kırıkkale ismini bu köyden alır. kırıkkalenin bir mahallesi olarak yönetilir. şu an şehrin bulunduğu alan 1925'lere kadar bu köyün tarım arazileriydi.şehir bu araziler üzerine kurulduğu için kırıkköyden çıkan aileler genelde şehrin en zengin aileleridir.
evdeki ufacık kuş için ''bunu evde besleme,çünkü sağa sola pisler,melekler eve gelmez.''diyenler... ulan senin sıçtığın eve geliyorsa melekler,bizim eve haydi haydi gelir.
en güvenilir hadis kitaplarından kabul edilen müslim'de yazan bir hadistir.(!) bu hadise göre bir sahabe, yolda giderken bir grup maymunun bir dişi maymunu beline kadar toprağa gömülü olduğu halde taşladıklarını görür ve maymunun recm edildiğini düşünüp o da onlara katılır.
edit:hadisimiz(!) buharide imiş. düzeltir,özür dileriz,eksi veren arkadaşlara da saygılarımızı sunarız,her ne kadar bu entrynin neresine eksi verdiklerini bilmesek de...internetten ufak bir araştırma ile bahsettiğimiz sözde hadis bulunabiliyor.
Saadet-i Ebediyye adlı ilmihal kitabının yazarı, aynı zaman da Enver Ören'in kayınpederi ve Işıkçılar cemaatinin lideri Hüseyin Hilmi ışık'ın takma adı.