uyuyanvitamin
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 67 takipçi 981.56 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    insanın yanılgısı

    1.
  1. insan ,şu fani dünyada ne yaşarsa yaşasınn salt mutluluğu elde edemez . Neden mi ? Dostoyevski " dünyanın en zor hissi, kendini ait hissetmediğin yerde bulunma zorunluluğudur. " diyor. Biz insanlar Dünya'ya ait değiliz ki. Öyle olsak Dünya hayatımız sonsuz olurdu.Hani Adem ile Havva Cennet'te iken yasak meyveyi yemişlerdi Rabbimiz de onları cezalandırmak üzere Dünya'ya göndermişti ...işte, Dünya bizim sürgün yerimiz! Hepimiz asıl vatanımızdan sürgün edilmişiz. Belki de en büyük yanılgımız ne biliyor musunuz? Biz asıl vatanımızdan uzakta sonsuz mutluluğu bekliyoruz. Oysa, arzulanan sadece ötelerde.
    7 ...
  2. çok zekiyim diyen insan

    1.
  3. Bu tür biriyle yakın zamanda tanışma fırsatı buldum. Fırsat diyorum ; zira kendisi sayesinde çok şey öğrendim.
    Zat-ı muhterem 3 cümlesinden birinde zeki olduğu vurgusu yapıyor. Zekadan kastı da kurnazlık. Kafasında kırk tilki dolaniyor.Kırkınin da kuyruğu birbirine değmiyor yani.
    Çok zeki olduğu iddiasında bulunan şahsımız oldukça patavatsız ve bunu dürüstlük olarak savunuyor. Empati falan hakgetire...Doğallikla görgüsüzlüğü birbirine karistiriyor.Siyasi görüşü beni ilgilendirmez; lakin bildiğin kalıp yargılarla ifade ediyor görüşünü. Sanki ezber yapmış gibi.insanları görünüşlerine , tercihlerine,inanclarina göre yargılayacak kadar da sınırlı bir bakış açısı var. Bir soylediklerine bakiyorum bir de tavirlarina.Birbiriyle taban tabana zıt. Kendini tanımıyor.Rüzgarin önune katilmis bir yaprak misali savrula savrula yaşıyor hayatini. Hayata dair bir durusu ,net bir tavri yok.Surekli konuşuyor,konuşuyor...O on cümle söylüyor ben bir tane soyleyebilirsem kâfi.Soyledigi 10 cümleden 5'i de palavra. Neyse daha fazla uzatmayayım. Sizi bilmem ama ben şahısta pek zeka pırıltısı göremedim. Tabi ki bu acı gerçeği ona söyleyemedim.
    insanin kendinin farkında olmaması ne kadar acı değil mi?içinde yaşadığın toplumla barışık değilsen , halden anlayan bir insan değilsen, bir dediğin diğerini tutmuyorsa ,kuralların ve kendine özgü fikirlerin yoksa ne yapayım ben zekanı ? Üç beş matematik hesabı yaptın diye kimse zeki olmuyor güzel kardeşim. Ve bu yaşantı şu gerçeği bir kez daha hatırlatıyor bana:"Bir insan sürekli vurgu yaptığı şeyden yoksundur."
    10 ...
  4. otistik çocuğun dolmuştan inmesini isteyen halk

    1.
  5. Otistik olan Alican ve dedesi Pendik-Kadikoy dolmusuna biniyor; dede dolmusa binerken torununun durumunu izah edip , ara ara bagirirsa şimdiden kusura bakmayın diyor .O sirada dolmuşta alican'ın psikologuyla karsilasiyorlar.

    Psikolog Çelik o gün dolmuşta şahit olduklarını twitter hesabından duyuruyor. Yolcularin Alican'ın çıkardığı seslere tahammül edemedigini, Alican'ın dedesine "Böyleyse çocuğun, toplu taşıma kullanma" diye çıkıştığını belirtiyor. Dede Nejat Bey "iki dakika sonramız belli değil diye yolcuları sakinleştirmeye çalışıyor. Ve Çelik, "Nasıl körelttiniz vicdanınızı?" diye o vicdanına kulak tıkayan insanlara sesleniyor.

    Şimdi soruyorum size asıl engelli Alican mi yoksa bu insan demeye dilimin varmadiklari mı? Şu aciz zihniyete sahip, kalbi engelli insanlarla aynı havayı soluduğum için kendimden utanıyorum.

    Psikolog Çelik'in twitleri aşağıdaki linkte :

    https://onedio.com/haber/...-kadar-korelttiniz-746675
    9 ...
  6. hatıra defteri tutmuş nesil

    4.
  7. aynı zamanda peçete koleksiyonu yapmış, sokakta saklambaç oynamanın- ip atlamanın keyfine varmış, sabah kalkinca ilk isi cizgi film izlemek olan , önlük- yaka-kurdale kombinasyonun ne olduğunu bilen bir nesildir.
    hatıra defteri tutmak bir gelenekti o zamanlar. (eskidendi çok eskiden)
    önce en cafcaflı, en renklisinden bir defter alınırdi. sonra ilk sayfasına özene bezebe 'hatıra defteri' yazilir, tarih atılırdı. en yakın arkadaşınızdan başlayarak tum arkadaslariniza sizin için deftere hatıra içerikli bir şeyler yazmasını isterdiniz. o da muhtemelen "öncelikle bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim." diye giriş yapardı. öyle ya kalp temizdi bizim için, kirlenebilecek bir şey olduğunu zamanla öğrendik... sizi seviyorum demenin en güzel yolu bu sayfalara iliştirilen akrostişlerdi:

    "seviyorum ama kimi?
    en tatlı birisini
    nasıl söylesem sana
    ilk harflerine baksana."

    defter elden ele dolasir,dolaştıkça sayfaları tükenirdi. sonra elinize alır her bir sayfayi dikkatle okur, okudukça mutlu olurdunuz. kimi arkadaşınız kargacik burgacik yazarken kimisi inci gibi dizerdi. "güzelim günün güzel geçsin." temennisiyle de sonlandırıldı hatıralar.

    bugün hatirima dustu bunlar . ve keşke hep çocuk kalsaymışız dedim.
    2 ...
  8. güne bir hikaye bırak

    1.
  9. Hikâyeye göre günün birinde Franz Kafka, olağan yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu oldukça üzmüş.

    Kafka bebeği onun yerine aramayı önermiş ve ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:

    “Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” Bu birçok mektubun ilkiymiş. Kafka küçük kızla her buluştuğunda sevgili oyuncak bebeğin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş.
    Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. Kafka son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “yolculuğum beni çok değiştirdi.”

    Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulur. Kısaca şöyle yazmaktadır: “Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.”
    2 ...
  10. küfür etmeden konuşabilen insan

    1.
  11. Saygı duyulasıdır ve maalesef sayıları azalmıştır. Kendinizi ifade etme biçiminizle saygı kazanırsınız arkadaşlar. Küfrederek, bağırıp çağırarak, hakaret ederek karşınızdakini aşağılamaya çalışırken kendi değerinizi düşürüyorsunuz.

    Küfür ve hakaret, acizliğin dışavurumudur. Ve bunlara başvuran insan, kendini ifade etme becerisine sahip degildir. Karşısındaki insanin gözünde de güçsüz bir insan imajı çizer. Küfür ve hakaret sözlü dilin kaba kuvvetidir...

    Amacım kimseyi incitmek değil; sürç-i lisan ettiysem affola.
    8 ...
  12. © 2025 uludağ sözlük