ihsan oktay anar'ın kitab-ül hiyel kitabındaki devasa yapılı yafes çelebinin çırağı. er kişi olarak büllüğü, çükü, pipisi veya penisi ile başı derde girmiş sonunda ölmeden öldürülmüştür, hayattaki en önemli 'şeyi'ni kaybetmiştir.
öldüğünde çeşitli rivayetler havada uçuşup, rivayetlerin birinde de teki kara calud için öteki de maslahatı için kazılmış iki mezardan da bahsedilmiyor değildir.
15 değil 13 değil, neden 14. neden 2 hafta diye sorulması durumunda erkeğin çok sinirleneceği durumdur. hevesini kırmayalım abimizin, bulur o. bulur bulur ^^
veya koymamak.
çeşitli sebeplerden mütevellit kişinin profil resmine kendi fotoğrafını sığdıramaması durumudur.
kendi açımdan bakacak olursam fotoğraf çekmekte engelli derecesinde beceriksizim, veya tipim namüsait durumda.
özgüven bozukluğunu atlatabilseydik iyi olacaktı ama işte ortam müsait değilse demek..
öğrenciyi kiracı olarak alan ev sahibinin, evin olmayan ampirik masraflarını öğrenciye yığacak kadar dar görüşlü olmasıdır.
öğrencinin ne zorluklarla geçindiğini bildiği halde abuk subuk sebeplerle öğrencinin başına cebelleş olup sıkıntılardan sıkıntı beğendiren insanın ta kendisidir.
zaten üç kuruşluk burs ile geçinmeye çalıştığımız şu zor günleri bize zindan eden allah'a katrelerce dualarda yakarıp fesupanallah çektiren mahsülü bozuk kişiliktir.
sene sonuna 100 tl zam yapması, ödeyeceğine söz verdiği x faturasını ödemekten vazcayması gibi türlü dertlerle başımıza musallat olup 'sanki başka ev mi yoktu da geldik sana çattık' dedirtir. hele bir de sözleşme imzalanıp da evde kalınıyorsa düdüklemesi işten bile değildir.
eğer bir üniversite okuyorsanız ve eğer yolunuz istanbul üniversitesi, beyazıt yerleşkesinden, de geçiyorsa dışarıdaki turistlere dönüp bakma oranınız pek azdır. zira o kampüsün içinde anaların binbir zorlukla dünyaya getirdiği cicili bicili güzel mi güzel kızlar vardır. ve bunlar türk kızıdır. kezbanlıktan katrelerce uzaktadırlar. öyle çamur at izi kalsın kişilikli olanlarından ziyade dış görünüşüyle öyle bir celbeder ki sizi, dediğim gibi turistler yanlarında karşılaştırmada yetersiz kalır. avrupayla övündüğümüz, insanına bakıp insanımızı eleştirdiğimiz sınıflamaların dışında yer alarak yoklama kaçağı olarak sınıfta kalır o pek övündüğümüz avrupalı kadın dişilikler. türk kızlarının nedense açıklarını göremediğim o ortamda atılan bokun da gereksiz olduğunun pek ala farkındayız. zira ergenlikten gençliğin ilerleyen yaşlarına kadar neredeyse insanların bütünü özentidir. bir şeylere özenirler. dinlediği müzik türüyle takındığı tavırla veya giydiği elbiseyle sürekli özenip kişiliğini oturtmaya çalışır. bu öyle birşeydir ki gözümüze batıp durur, sanki kendileri %100 salt bir kişilik sahibi insan şahsı olduğunu düşünerek. zamanında sırf rap müzik dinlediğim için, belki de bağlantısı olduğunu düşündüğümden, graffitiye özenmiştim. amatörce çizimler yapıp saçmalamaktaydım. ellerimde akçalı spreyler ile boş duvar arayan mecnun misali mahalleyi turlardım. durup düşünmeden yapardım bunu, çünkü güzel gelirdi. mahallenin komşu kızı ayten de yabancı filmlerdeki cinsi latif olan Catherine Zeta-Jones'a özenmişti ki zorrodaki elena ile kendini özdeşleştirip saçını saçma bir renge boyamıştı. yadsımıştık zamanında, ama yine de iç sesimizle fısıltıyla konuşurken güzelliğini içten kabul edip bunu dışa vuramıyorduk, çünkü farklı olmak için çaba sarf ettiğinden olsa gerek bunu kabullenmek zor geliyordu. örneğin dibine vurup suyunu çıkartmadan demek istediğim, türk kızları diye yaftaladığımız o güzelim kızlar şimdi kendi kişiliklerini oturttuklarında gayet de sempatik tavırlar gösteriyor, en kezbanı bile dediğimiz hatun dahi olsa.. kabullenmek zor gelecek ve türlü eleştiri oklarına saplanacaksak da bu böyledir. ego tatminini maksimize etmeden bence bir öz eleştiri yapılması gerekir. zira dönüp dolaşıp onun koynuna gireceksiniz yine de.. isteseniz de istemeseniz de..
adamlığın çapından bihaber olan insan eniğinin; kendinden güçsüz kadınına vurmasıyla, çocuğunu terbiye edicem diyerek sakatlayanıyla, terbiyeyi dışa dönük yaşayıp içselleştiremeyen insanların uydurduğu adlandırmadır..
flüt alamadığı için meyhane köşelerinde feryat figan yanan ibrahim tatlıses kıvamına düşmeden önce iyice bir düşünmeleri gerekmektedir. adamlığı kelime olarak üzerlerine uydurmalarından ziyade anlamını taşıyarak yaşamalarını tavsiye ediyor, rakı parasıyla gidip bir flüt almalarını da arz ediyorum beylerime.. **
reddedilmeyi kendisi için bir 'hayır'* olarak yorumlamayıp, istenmediğinin üstüne her seferinde daha bir azimle giden insanın yaptığı davranış özetidir. aslında o aşık olmaya aşıktır. maşuktur. istenmeye istenmeye istenmeyi hedeflemese de istediği için çabalamak onu galeyandan kendince kurtarıp, hayata bağlanması için elinde güzel bir sebep yaratmaya çalışması onu mutlu eder..
askerlik yapmayana kız vermiyorlar(!)
askerlik yapmayınca işe almıyorlar(!)
insanlar askerlik yapmadığını(veya yapmak istemediğini) öğrenince ezbere tepkiler verip seni yuhalıyorlar(!)
askerliği vatana hizmet sayıyorlar(!)
ve
dıdısının dıdısı..
askerlik mesleği bu tanım içinde olmasa da zorunlu askerliği saçma bulan tarafça söylenen cümleler topluluğudur.
askerlik her asil türk erkeği(!)nin karşılaşacağı bir evredir. kimine göre vatana hizmettir, kimine göre peygamber ocağıdır, kimine göre de (-ki bu kimine göre kısmında ben de dahil olmak üzere) saçma bulunan bir aşamadır. aylarca orada hop dağ tepe atlayıp zıplayıp, şınav çekerek, koşturarak, mıntıka temizleyerek hayatı öğretmeyi amaçlayan, devletin son bir kez bedavaya insanımıza baktığı, üstüne üstlük bir de para verdiği yerdir. senden birkaç ay önce giden insanlardan, sanki rütbesi hürgeneral olmuş gibi seni ezikleyen tiplerin saçma sapan maruzatlarıyla uğraştığın o garip yer.
vatana hizmet askerlikle nasıl oluyor?
devlet peygamber ocağı dediği yerde, komutanına emanet olan askere ne kıvamda bakıyor?
orada yaptığım görevlerin bana ne gibi katkısı olabilir, veya o ana yaptıklarım bana yeterli değil miydi?
gibi türlü sorularla muhattap olunulacak yer.. askere gitmek istemediğin zaman da vatan haini olarak yaftalanman işten bile değil..
tuhaf buluyorum, neden orada o kadar ay kalıp saçma sapan işler yapıyoruz arkadaş? neden..