merhaba ben kaleci fevzi, halısaha kalecisiyim, her gece uludağ sözlüğe girer hikayeler yazarım.
beşiktaşlı fevziyle olan tek benzerliğim kaleci olmamdır eğer ismimi saymazsak.
haa ara ara bol bol gol yerim, kiralık kaleciyim. ara ara bol bol gol yemek dedim ama ara ara olan bir şey aynı zamanda nasıl bol oluyor diyorsanız golleri ben üst üste yerim, sonra 20 25dk sonra filan yerim o yüzden ara ara bol bol deyimi çok da yanlış değil diye düşünüyorum.
tekrar merhaba ben kaleci fevzi size bir hikaye anlatacağım eğer sıkılmaz isek.
beklemedeyim..
turkcekarakterolmadanasla'nın şuan yazmakta olduğu hikayedir.
siz bu hikayeyi okurken yazılmış olacaktır ve şuan yazılmakta olan hikaye ''yazılmış olan hikayeye'' dönüşecektir.
yaşam gibi bir eskiciliği vardır hikayelerin yazılır ve biter sonra eskimeye başlar hikaye iyiyse eskidikçe değerlenir, tıpkı ''bir şeyler'' gibi. bir şeylerin yerini siz istediğiniz unsurla doldurun çünkü ben benzetme sanatında pek iyi değilim.
iyi olduğum şeylerde vardır belki ama farkında değilim.
her neyse işte karşınızda kaleci fevzi.
yazılamadı hikaye okunamadı yazı oluşturulamadı hikaye kaleci fevzi hikayesi başlığıyla kala kaldı.
Batman filminden yelken açıyor dünyaya selamlarımı iletiyorum.
sizlere kendimi tanıtayım ben yeryüzünün ve gökkuşağının bilgin çocuğu yüce almatros.
Aile boyum osmanlıya değil yüce Thales'e dayanır. Söyleyeceklerim er ya da geç gerçek olur.
Nolan diye bir yönetmen vardır Joker diye bir karakter yaratmış bizlere iyilik ile kötülüğün çatışmasını izletmeye çalışmış cukkadan da sağlam sermaye elde etmiştir. Olan jokeri oynayan abimize olmuş yorgunluktan R.I.P olmuştur.
Joker iki gemiye bomba yerleştirip bir gemideki patlayıcıların kumandasını diğer gemiye, diğer gemideki patlayıcıların kumandasını da diğer gemidekilere vermiştir. Yaşamak istiyorsanız karşıdaki gemiyi patlatın yoksa onlar sizi patlatabilir ha diye restini çekmiştir.
Bir gemide suçlular diğer gemide ise sıradan yolcular bulunmaktadır. Suçluların bulunduğu gemideki bir suçlu karşı gemiyi patlatmamak ve gerginliklere son vermek maksadıyla kumandayı denize atmıştır.
Bizler izleyici olarak burada şaşırmış olabiliriz.
Veya evet dünyayı iyilik kurtaracak demiş olabiliriz.
Yaşam iyilikle güzel, haydi aynı ırmakta yıkanalım demiş de olabiliriz.
Ama yaşam gitgide tutsak ediyor bizi.
Yaşam mücadelemiz insanlığın bu güne kadar gelişindeki emek algısını fark edemeyerek sürüp gidiyor.
Yaşam karşıdakini yok ederek, köleleştirerek yaşamaya doğru çekiyor bizi.
Tıpkı yüzyıllar önce Avrupalıların köle avlayarak zenginleştiği gibi zenginleşiyor birileri.
insan hakları bildirgelerinin, BM beyannemelerinin güçlülerin çıkarına doğru yorumlanması güldürüyor bizi veya farkına bile varmıyoruz.
Biz fark etmedikçe kötülük daha da dibimize geliyor. Yaşamak için kötü olmalısın der gibi.
Kötülük yükseliyor Dağlar gibi
Dolandırıcılar izini belli etmiyor ülkemde denizdeki dalgalar gibi
Yaşam tutsak ediyor bizi.
Beni yeniden sözlüğe döndürmüş olan gruptur.
Bana o kadar çok şey hissetirdilerki yeni albümleriyle, sanki çok ihtiyaçları varmış gibi onları paylaşmalıyım, tanıdığım herkese bahsetmeliyim havasına girdim.
kulağıma o kadar güzel bir tat üflüyorlarki şuanda mest oluyorum. ''Idaho Idaho''
Bir sound nasıl bu kadar lezzetli olabilir, bilmiyorum ki iyi ki de bilmiyorum.
anlıyorum ki müzik sahiden büyülü bir dünya ve beni o dünyaya çekebilmeyi başarmış olan grup. https://www.youtube.com/watch?v=LCet4yrfp4o
Bu yıl Tiyatro An'ın oynadığı Gabriel Garcia Marquez'in 100 Yıllık Yanlızlık romanından uyarlama olan 100 oyununun yönetmenleğini yapmaktadır.Yönettiği oyun her cuma görüklede Record barda oynanıyor.
oyun çalışmalarında sahne matematiğine büyük önem vermesiyle meşhurdur. onunla çalışan oyuncular rüyalarında sahne matematiği fısıltıları duyabilir. Bursa'da en önemli drama liderleri arasındadır.
yapılması gerekeni yapandır.
kadın değilim Feminist görüşe sahip falan da değilim olmam da gerekmiyor feministlerin çoğu da kolpa geliyor zaten bana.
Her neyse konuya döneyim ülkede maalesef kadınlar 2. sınıf vatandaş konumundalar şu hareketlerin, davranışların, bu açılan başlıkların başka hiçbir açıklaması olamaz. Evet 2. sınıf vatandaşsınız ''kadınsınız'' kendi paranızı kendiniz kazanamazsınız ve hesabınızı da tabiki bir erkek ödemeli. ne alakası var nezaket yahu görgü kuralı bu soysuz diyen dallamalar bitecek eminim. Şu hesabı ödeyen kadın var ya işte o kadın bir şeylere karşı çıkıyodur bence eli öpülesidir, önden bağyanlar diyen elemana ne alaka geç işte diyebilendir.
Çok sinir olduğum bir konu var kadınların bunu kabulleniyor olması yani bildiğin kadınsan güçsüzsün imajını. hesabı tabi ki bir erkek ödemeli kafasında olanları kastediyorum ve açık açık söylüyorum her zaman 2. planda kalıcaksınız çünkü her şeyi çoktan kabullenmişsiniz.
cümlelerinin sonuna net yazıp ünlem koyan bir yazar var idi bir zamanlar hala buralardamı bilmiyorum. her şey bu kadar açık ve net olamaz diye kendi kendime eleştirirdim kendisini başlığın altında girdisini aradım rastlamadım. Şimdi eleştirdiğim yerden vuruyorum arkadaşlar seyreyleyin.
5 liradan 50 liraya kadar yükselmiş olan festival yine de çok uygun teşekkürler Nilüfer demek istedim. Katılımcı olan arkadaşlara bir kaç uyarıda bulunayım çünkü festival görevlilerine ulaşabilmek için çok geç kaldım ne yazıkki ve anlaşmalar çoktan sağlanmış ve düzenlenemez. Sevgili dostlarım lütfen buradaki güvenlik görevlilerine tek başınıza elinizi kolunuzu kaldırmayın en ufak bir hareketinizde hepsi birlikte saldırıyor ve çoğu sabıkalı insanlar üzerinizde korku yaratmak değil amacım ama bu insanlarla kaba kuvvetle değil başka şekilde mücadele edin telefon kameranız elinizde olsun mesela haksızlığa uğruyorsanız veya insanları örgütleyip protesto yoluna gidin ama elinizi kaldırmayın dostlarım çünkü bu davarlar joblarla saldırıyor insanlara sonra ne kadar uğraşsanda bulamazsın o adamı güvenlik kartı yok bunların bırak güvenlik kartını bazılarının nüfus kağıdı yok. Nerden mi biliyorum 5 gün önce internetten tanıştığım bir insan ile boyum ve kilom yeterli diye Zeytinli'de bu işi yaptım ve hayatımda görmediğim tehlikeli insanlarla o giriş kapısının önünde en az 10 bin erkek vücuduna dokunurken tanıştım(arama tarama amacıyla)
2 gündür şahit olduğum perişan eden bir durum.
Suriyelilerin göçü, merkezdeki pahalı evler ve dolandırıcı emlakçılar durumun oluşmasında bazı etkenlerdir.
çocukluğu anne babasından hikaye dinlemeden geçen bir nesil için çok tatlı bir kitap.
Kitabın arkasında Marquez'de babaannemin öykülerinden esinlendim yazmıştı sanırım. ben okurken her bölümde o babaanne her gece bana masal anlatıyormuş hissine kapılır kitabın bir yerlerinde uyuya kalırdım.
biraz eğlenmeyi bilseniz yalnız kalmayacaksınız.
kalmıycaz yani. ehe
şimdi efendi efendi oturup kalkıp evine gidersen efendi efendi uyursun piç erkeklerde senin o gözlerine hayran olduğun kızlarla sevişir.
ya az biraz gül lan
espri falan yap
bırak bu ben efendi adamım ayaklarını. güleceksen de adam gibi gül çek şu elini ağzından rahat ol biraz. bak piç ol demiyorum rahat ol diyorum.
değinmek istediğim konu şu aslında bu efendi erkekler çok kasıntı tipler oluyor öyle kasıla kasıla oturmalar kasıla kasıla gülmeler falan filan. ulan sıkılır tabi kızlar senin ile oturmaktan erkeklerde sıkılır, anan baban da sıkılır.
rahat ol diyorum biraz yani açıl bırak şu egonu bir tarafa azcık bak o zaman piç erkekler yalnız dönecek evlerine sen mutlu olacaksın. şey olacağız yani.
gelin çay içelim tanış olalım demek istediğim yazarlardır.
ulan hava çok güzel büyük bir ihtimal çoğumuzun sevgilisi yok ve saçlarımız yeterince yağlı karşı karşıya otursak edecek iki laf bulamayız muhtemelen ama en azından evden çıkmış oluruz.
bünyemde etkisini hissettiğim bir değişim oluyor benim insanlarla buluşmak için evden çıktığımda daha iyi hissediyorum kendimi. çoğumuza oluyordur neyse bırakalım bilim adamları araştırıversin.
haydi çek parmaklarını artık şu teknolojik aletin üzerinden.
yaslanacak omuz.
sarılacak bir vücut.
öpülecek dudak.
tutulacak el.
çözüm müdür hayatın o çekilmezliğine?
çözüm müdür belirsiz hislerinizi aşkım, sevgilim gibi basit sözlerle adlandırmak?
çözüm müdür duvardaki saatin tik taklarını duymamaya?
beynimdeki o belirsiz dalgalara bir dur demek için böyle bir çözüm arıyorsam yetersizim diye düşünüyorum çoğu zaman kendime ve evrene karşı yetersiz bir insanım. bir dudağı öpmek bir şeylerin çözümü değilde sanki içindeki tuhaf hisleri bir halının altına çekip anı yaşatıyor.
vakit geliyor halıyı silkelemek zorunda kalıyorsun. sonra yine tavan ,duvarlar ,sen ve belki bir enstrüman köşede.
Batının hediyesi olan topraklar olduğu içindir. Kaybedilmiştir, kazanılamamıştır.
Cahilligimle size birkac sebep sayayım.
- Bölgede güçlü bir devletin olmaması. 1815 yılına kadar bu toprakların batı karşısında dengesini ve savunuculugunu osmanlı devleti yapıyordu, Osmanlının güç kaybetmesi bölgeyi yetim bıraktı ve yetimler kendini korumasını bilemedi. T.C bu yetimlikte kendisini korumayı bilmiştir zira üzerinde yaşadığımız topraklar batının hediyesi değil savaşarak kazanılan ve diplomasi masalarında batıya batının oyunlarıyla karşılık verilerek kazanılmıştır.
- ilk maddeden şöyle bir 2. Madde çıkarımında bulunuyorum.
Ortadoğu ülkelerinin izlediği yetimim ben vurma politikası ve batının kafasını okşayarak tamam evladım demesi.
Bu tamam evladımlar Ortadoğu ya düşen her bomba sonrası dile getirilmiştir.
Bu maddeden çıkarımda bulunurken sadece emperyalist devletlerin tuu kaka olduğunu belirtmek cok basittir peki ya orta Doğu ülkelerinin izlediği içler acısı politikayı neyle açıklayacagiz?
-uluslararası örgütlerin 2. Dünya Savaşı galipleri tarafından kurulması bkz. Birleşmiş Milletler.
insan hakları mahkemesi faso fiso
Dünya 5 den büyük müdür ?
uslübu berbat olan yazar.
zaten bütün gün twitterda, facebookda bu uslübu görüyoruz biz. bir de sen neden yapıyorsun ki ? ampül girerse çıkmaz imiş. okuduk güldük ama ne güldük be hocam! lütfen oturup köşenize bu toplumdaki insanların okuyup aydınlanabileceği analizlerle dolu bir yazı yazın artık. o zaman sizi belki sadece chp li teyzelerimiz okumaz.
komünist manifestosu yapmaya çalışan insandır.
ağzından köpükler çıkar bir faşistten bahsederken sol eli daima yumruk halindedir.
dalgaya alınmaktan hoşlanmaz. savunduğu bir ideolojisi vardır ama pek de bilmiyordur.
bir dinleyenin bir daha, bir daha, bir daha dinleyeceği müzik grubu.
kendilerine özgü bir tarzları vardır. şarkılarında bir naiflik bir kırılganlık vardır.
bilmediğim bir şarkısı uzaklardan gelse kulağıma çalınsa ''ulan bu kesin the smiths şarkısı'' dedirtir.
biz zamanların işçi sınıfıdır.
gün geçtikçe üst sınıfın oyalansın gariban diyerek verdiği ürünlerle mal mülk edinmiş kaybecek şeyleri arttıkça mücadele ruhlarını kaybetmişlerdir.
yapacak bir şeyi olmayan yazarın tercih ettiği yollardan bir tanesidir.
en azından yapacak bir şeydir.
merhaba.
bir şey bulamadım.
ama çok fena yazasım var.
bir şeyler..
hayatımla, elimle , dişimle veya çoraplarımla ilgili.
sen okuyasın diye değil boşalmak için.
evet boşalmak.
klavyeden çıkan sesler öyle hoşuma gidiyor ki..
ama en önemlisi bu yazıyı aylar, yıllar sonra tebessümle okuyabilmek.
ben o zaman üniversitede
hmm bolca boş vakit
boş bir oda.
hmm
demek ben
hmm
bi dur allah aşkına
gel bakalım sevgili okur.
demek hala okuyorsun
nesini okuyorsun anlamış değilim.
sen de anlamadın demek
gülümsüyor musun? gülümsemiyor musun ?
hoşçakal..
hepsini anladım da gülşen ne lan ?
hadi gülşeni aldın kapanış neden lan ?
hadi pop dinleyen bir kitleye de hitap etmek istedin neden gülşen lan ?
kime sordun, nerede anket yaptın ?
teşekkürler uü.
sobadan gelen çıtırtı sesleri
oda epey sıcak.
camı açsam esiyor
uykum kaçacak
belim ağrıyor yatmaktan.
soba falan yok uyuya kalmışım yine
peki ya çıtırtı sesleri nereden geliyor ?
bilmiyorum
terlemişim.
telefonum, telefonum nerede ?
ne yapacaksam sanki siktir et.
birisi falan arar diye kapatmıştım
konuşasım yok kimseyle
zaten kim arayacaksa ha !
olsun yine de kendimi iyi hissettiriyor önemli biriymiş gibi hissediyorum.
Kimse rahatsız edemez beni.
uyuyacağım!
biraz daha
biraz daha sessizlik.
ağzım akıyor
uyumuşum yine.
peki ya çıtırtı sesleri ?