akp'nin türkiye'yi bölme planı, abd'nin türkiye'yi bölme planı, uzaylıların türkiye'yi bölme planı, cinlerin türkiye'yi bölme planı' vampirlerin türkiye'yi bölme planı diye akıp gider...
bırakın bu saçmalıkları arkadaş! kimsenin türkiye'yi bölmekle ilgili bir sorunu yok. zaten amerika istediği zaman türkiye'ye girer, istediği zaman da çıkar. artık eskisi gibi sömürü sistemi yok. isteyen ülke istediği ülkeyi belli politikalarla sömürüyor. türkiye bir karakoldur. amerika neden karakolunu bölmeye çalışsın? bu saçmadır... ortada sistemle çelişki barındıran kürt unsuru vardır. onların amacı herkesin eşit olduğu ekolojik, sosyalist, demokratik bir temele dayalı bir dünya yaratmaktır. kimse ile savaşma ve kimseyi öldürme gibi sadist anlayışları da yoktur. onun için bırakın bu saçma andavalca senaryoları!..
türkiye bölünmüyor arkadaş. türkiye'yi bir tutan bizzat kürt unsurudur. eğer yanlış bir milliyetçi anlayışı benimsemiş olsalardı, güneydoğu şuanki kuzey ırak'a dönerdi.
biz barış, kardeşlik diyoruz!
siz faşist, vurdumduymaz, rahat kişilikler de savaş diyorsunuz!..
biyoiktidar yöntemiyle gençliği bitiren, yanlış düşünen gençliğin düşündüklerinin onlara mutlak doğru olduğunu çeşitli evrelerle empoze ettiren sistemin bir oyunu olarak, gençlik günümüz türkiye'sinde kendini tanımaz bir duruma düşürülmüştür; saçmalık derecesindeki düşünceleri içselleştirerek insani erdemlerini yitirir konuma getirilmiştir. yaptıklarının tümü kendilerinin değil bizzat sistemin varlığını sağlamaktadır; hatta kendilerini yok eden bir hal almakta ve almaya da devam etmektedir.
kimilerinin milliyetçilik yapması, kimilerinin tarkancı olması, kimilerinin cimbomlu olması, kimilerinin ise sözde devrimcilik adına bir çelik çomak oyununa soyunması bu durumun acı örnekleridir. sistemin aygıtı olan devlet; gerek okullarda, gerek askerde, gerek cezaevlerinde ve buna benzer bütün fabrikalarda sistemin istediği insanı yaratmaktadır. sistemin düşünceleri onların düşüncesi, devlet ise bizzat kendileri olmaktadır. acı olan bunun farkındalığının ısrarla engellenmesidir. bireylerin bu durumun farkına varması çeşitli yöntemlerle engellenmektedir. gençlik çocukluktan itibaren bilinçaltına pompalanan tabulaşmış bireyci yaşam kültürünü kapitalizmin mikro kosmozu olarak sürdürmektedir. kapitalizm bizzat kendileri olmaktadır.
görülen bir gerçektir. birçok örneği ile karşılaşıyorum; tıpkı ben de olduğu gibi onlarda olan değişimi büyük bir sevinçle karşılıyorum ve istemeden mutlu oluyorum. felsefeye olan ilginin artması, çok yönlü düşünce yeteneğinin gelişmesi, mantıka verilenoönem bu gerçekliği su yüzüne çıkarıyor. türkiye'liler yeni bir aydınlanma çağı yaratabilirler mi diyorum ve buna olan inancım kuvvetleniyor. ilk aydınlanma çağı feodalizmi tasfiye etmişti. artık yenisi kapitalizmi bitirecektir.
sanırım bunun merkezi türkiye olacak...
en çok hakedenlerin 1 mayıs'ı kutlamasıdır. neden mi? türkiye'de en ağır iş koşullarında çalışan, ezilmişliği hayatının tüm noktalarında yaşayan kürt halkının temsilcileri olan bdp'lilerin bir mayıs'ı kutlaması, hem disk'ten hem de kesk'ten daha haklı bir kutlamadır. asıl saçma olan chp'nin 1 mayıs'ı kutlamasıdır. bazıları pkk'liler 1 mayıs'ı kutlayacakmış, şöyleymiş böyleymiş diye hakarette bulunabilirler. ama 1 mayıs'ın evrensel bir gün olduğu ve onu kutlaması gerekenlerin de bizzat ezilmişler olduğu bir gerçektir. bu nedenle saçma sapan, kendinizi aşan eleştirilerde bulunmayın.
isimden dolayı oluşmuş bir yanılgı olabilir; ancak size şunu söyleyebilirim: tkp komunist değildir. bireylerin birbirleri ile etkileşimleri sonucu duygusal orgazm yarattıkları garip, çelişkili oratama sahip bir örgütlenmedir. sadece konuşurlar; pratik olarak komunizmin zerresini hayatlarına yansıtmazlar. sevgilileriyle tkp'ye gidip orada müzik dinleyip meşrubat içerler, akşama kadar konuşurlar, akşam olunca da görüşürüz deyip birbirlerinden ayrılırlar. tüm gençlikleri böyle akıp gider; yetişkin olduklarında ise bir numaralı liberal kesilirler, burjuvazinin en adi insanlarına dönüşürler. bir gerçektir bu. aralarında burjuva olamamış bir kaç tanesi ise arada tkp'ye uğrayıp orayı süzerler, sigara içerler, çay içerler sonra çekip evlerine giderler. 1 mayıs geldiği zaman slogan atarlar ve tekrar bir duygusal orgazm yaşarlar. sizce bunlar komunist midir? nayır...
komunist adamın yaşam standartları halkın standartlarından asla üstün olamaz!..
yarın 1 mayıs... işçilerin, emekçilerin, köylülerin ezilmeye devam ettiği gün... ne kadar acıdır; yüzyıllardır asıl yüceltilecek, dünyayı vareden işçilerin ezilmesi. insanın içi içini yiyor. bir tarafta saaatlerce ağır şekilde çalışıp karşılığını alamayan işçiler, diğer tarafta hiç çaba göstermeden servetlerin ve rahatlığın sahibi olan burjuvalar. bu durum insana normal geliyor ama öyle değil. ortada mantıktan eser yok. insanlık burjuvazinin stratejik oyunları karşısında bu durumu doğalmış gibi görmektedir. burjvaların şu anki konumları da bizzat köylünün, işçinin mücadelesi ile kazanılmıştır. fransız devrimi bize bu gerçekliğin en can alıcı noktalarını gösteriyor. tüm insanlığın beynine olmayacak bireyci, pragmatist ideolojileri bizzat kendi eğitim unsurlarıyla aşılayan burjuvazi, rahatlığını ta 1700'lerden beri sürdürmektedir.
yok mudur bu durumu farketip atılgan bir tavırla kendini ortaya koyan? elbet vardır... şimdi mezardadılar kendileri. evet, halk için kendini feda edenler bir zamanlar terörist olarak anılmışlardı; şimdi ise birer kahraman olarak anılıyorlar.
yarın 1 mayıs... işçilerin, emekçilerin, köylülerin ezilmeye devam ettiği gün... ne kadar acıdır; yüzyıllardır asıl yüceltilecek, dünyayı vareden işçilerin ezilmesi. insanın içi içini yiyor. bir tarafta saaatlerce ağır şekilde çalışıp karşılığını alamayan işçiler, diğer tara hiç çaba göstermeden servetlerin ve rahatlığın sahibi olan burjuvalar. bu durum insana normal geliyor ama öyle değil. ortada mantıktan eser yok. insanlık burjuvazinin stratejik oyunları karşısında bu durumu doğalmış gibi görmektedir. burjvaların şu anki konumları da bizzat köylünün, işçinin mücadelesi ile kazanılmıştır. fransız devrimi bize bu gerçekliğin en can alıcı noktalarını gösteriyor. tüm insanlığın beynine olmayacak bireyci, pragmatist ideolojileri bizzat kendi eğitim unsurlarıyla aşılayan burjuvazi, rahatlığını ta 1700'lerden beri sürdürmektedir.
sistem kendince, burjuvazi açısından gayet mantıklı emeğe dayalı bir düğün pastası oluşturmuş durumda. ne kadar az çalışırsan hayat standartın o kadar yükseliyor. tarlada 12 saat çalışan birisinin aldığı para, okulda öğretmenlik yapan birinden kat kat daha aşağıdadır.
yok mudur bu durumu farketip atılgan bir tavırla kendini ortaya koyan? elbet vardır... şimdi mezardadılar kendileri. evet, halk için kendini feda edenler bir zamanlar terörist olarak anılmışlardı; şimdi ise birer kahraman olarak anılıyorlar.
demokratik yurtsever gençlik öğrencilerine dalaşan aciz tkp'lilerdir.
anlamak zor efendim. tkp neyine güvenmiş olabilir? aslında açıklama getirmek hiç de zor değildir. tkp'nin ne bok olduğu ortadadır. bir politika olarak bakabilirler buna. oportunist(fırsatçı) bir parti olarak tkp, hem ideolojik bir revizyonime gitmiş, hem de çıkarları doğrultusunda her boku yemiştir. bir anlaşmanın ürünü de olabilir ama başkalarına bulaşsalardı daha iyi olurdu. türkiye'de örgütlülüğü bini aşmayan bu parazitler kendilerince bir bok yemeye kalkmışlar. tkp ömrü hayatı boyunca ülkücülerle bile dalaşmamıştır. nerden geliyor bu gerçek sosyalist kürt gençlerine dalaşmak? aman diyeyim tkp!..
atatürk'ün milli kurtuluş mücadelesinde öncü olarak yerini alması, milli burjuva devrimini kısmen yapması onun burjuva olduğunu ortaya koyan; onu geçelim mal varlığında ve yaşam tarzında bir kez daha ortaya çıkan, onu geçelim ülkeyi kurtarmak için mücadele veren büyük oranda köylüyü cüzzi olarak da işçi kısmını yüceltecek bir işlemde bulunmaması onun burjuva olduğunu ortaya koymaktadır.
atatürk halkını düşünmüş olsaydı-kendi elinde değil- sovyetleri yüzüstü bırakarak avrupalıların peşine takılmazdı. siz sanıyor musunuz biz kurtuluş savaşını tam olarak kazandık? hayır... kapitalistler sovyetlere karşı karakol olarak, atatürk'ün eliyle türkiye'yi şekillendirdi. olan köylüye, işçiye oldu. gariban halkımız canını ortaya koydu ama değişen hiçbir şey olmadı. hali hazırda bizzat atatürk destekçilerinin büyük bölümü burjuvadır.
dünya'da birbirine düşman iki yapı vardır: işçi ve burjuva...
edit: atatürk'ün mal varlığı google ile bir tık uzağınızdadır. ulusal kurtuşluş mücadellerinde öncü kadro her zaman burjuvadır. önder kadroların burjuva olması ileriki süreçlerde işçiyi sömüren bir düzen yaratır. ama gelin görün ki oturtulan fetişist eğitim sistemi bizi zombileştirmekten ileri gitmiyor.
garip, bir o kadar saçma, saçmalıktan öte karmaşık durum, karmaşık durumdan da öte uzay boşluğu kadar boş bir katılımdır.
chp ve bir mayıs... yan yana kullanılmasında bir kusur işlenmişse öncelikle tüm devrim şehitlerinden, işçi, emekçi kesimlerden özür diliyorum. ne kadar uç iki kavram: işçi ve chp. hangi mantığa hizmet ettiği bilinmeyen bu pratiğin emekçiler tarafından sakince karşılanması gariptir. nereden buluyorlar bu cesareti?
-efenim, biz chp olarak 1 mayıs'a katılıyoruz; bizler devrimci ve işçileri düşünen bir partiyiz. şimdi amerika'ya karşı mücadele vermekteyiz.
-siktirin lan!..
chp'nin hangi bokun laciverdi olduğu bellidir. bir mayıs'a yakışmayan bir partidir. darbecilerin şakşakçısı, emekçilerin katillerinin bir numaralı destekçisidir. utanmadan bir de bir mayıs'a katılıyorlar.
birçok sözlükte örnekleri bulunsa da, uludağ sözlüğün eline su dökebilecek sözlük yoktur sanırım. nietzsche adlı değerli filozofumuzun da öngördüğü bu gerçekler toplumlarda her daim varlığını sürdürür. kapitalist ve gerici toplumların baş karakteridir ''aşağılık psikolojisi''. sonuçta bir tane insan olur ve bütün insanlar onun etrafında
dönerler. o etrafında dönülen adam değerli filozofumuza göre diğerlerinden üstündür. çünkü kendi benliğini, yüksek karakterini, güçlülüğünü her daim muhafaza etmiş bu şahsiyetler her toplumda bulunurlar. sözlük aleminde de bunun örnekleri sayılmayacak kadar çoktur. bir kaç yazar üzerinde dönen sözlükte kendilerini ifade edemeyenler, dar kafa kalanlar başka sözlük yazarlarının kuyruğuna takılarak kendilerinin toplumdaki aşağılık karakterini sözlüğe yansıtırlar. sözlükteki konumları bir anlamda toplumdaki gerçek karakterleridir.
anlamanızı ummuyorum... benim üstüne basa basa dillendirdiğim, kendinizin farkına varmanızdır. bu toplumsal bir sorundur. bu sorunun çözümü hem bireysel olarak, hem de toplumsal olarak fayda sağlar.
günlerdir takip ediyorum şu et muvzusunu. 7 yaşındaki bir çocuğun ortaya koyacağı düşünceler bile bu sorunu çözer; ama nedense bizim iktidar kadrosu ısrarla çözmüyor. nedeni nedir diye çeşitli düşüncelere kapıldım. kendimce, ''kesin eti dışarıdan ithal edecekler'' dedim. tahmin ettiğim çıktı, ve et dışarıdan ithal edilecek diye kamuoyuna bilgilendirmeler yapıldı.
efenim biz bulgara gittik beğenmedik, efenim biz romanya'ya gittik beğenmedik, efenim güney amerika da çok zor; eh, o zaman tek çare emperyalistlerde, değil mi? tabiki de öyle ve öyle de oldu. bir şeyi merak ediyorum: çeşitli saçma politikalarla hayvancılığı bitiren değerli iktidarımız acaba bu projeyi daha önceden mi planladı? anasını alıp gitmesini söylediği çifçimize olan sözünü mü yerine getirmeye çalışıyor? doğruluk payı çok yüksek...
peki, bizim çiftçiye ne olacak?
-sülaleni de al git!..
insan bu, ne yapacağı belli olmaz; ama öyle bir beyin fırtınasının içindeyiz ki, beyni çalışmayanların bu fırtınadan öğreneceği hiçbir şey yok. eski dal, eski ağaç; insan bari dalını değiştirir, ama bunlar onu da yapmıyorlar. dediğim gibi, beyin çalışmaya çalışmaya işlevsizleşmiş. sadece yemek yeme ve cinselliğe programlanmış bir hayvan beyni...
taş atan çocuklarla yumruk atanı aynı kefeye koymanın mantıklı bir yanı var mıdır? yoktur. dediğim gibi taş atan 'çocuk'. tabii, onun tabanında yok olmaya yüz tutmuş bir halk gerçekliği; yaşamak için taşa sarılan bir çocuk gerçekliği var. başka bir alternatifi var mıdır o çocuğun? o çocuk çalışmak zorunda, o çocuk tam anlamıyla okuyamamakta, o çocuk çaresiz, o çocuk yok sayılmış... bir tepki olarak içinde biriktirdiği kini böyle dışarı vuruyor. ölen bir kürt çocuğuyla öölen bir türk çocuğu sizce aynı kefeye konuluyor mu? demogoji yapmak yersiz; konulmuyor!.. düşünün askerler türk çocuklarını tarayarak öldürüyor, linç ediyor, tüm dünyanın gözü önünde kolunu kırıyor. düşününce ne kadar uç bir düşünce olarak göründü, değil mi? bizi kandırmayın, aynen öyle göründü. işte bugün bir kürt çocuğunun ne yasalar önünde, ne de devlet erki önünde bir eşitliği var. o çocuk yok...
bir adam neden ahmet türk'e yumruk atar? ahmet türk onu ezmiş mi, ahmet türk onun çocuklarını mı öldürmüş, ahmet türk ona ne yapmış? ahmet türk onların reislerinin koltuğunu rahatsız etmiş. onlar da biliyorlar ki bu ülkenin kölesi olmasa yaşayamaz; inşaatlarda, tarlalarda sigortasız çalışan kürt köleleri olmasa yaşayamaz. işte bütün mesele bu...
filistin'e bayrak sallarken biraz kendi ülke gerçekliğinize bakın!..
evet, bir faşiste göre bu ülkede ahmet türk'e atılan yumruk demokratik tepki imiş, taş atan çocuklarla aynı seviyedeymiş. sen o masalları benim külahıma anlat!.. mantık devreye girdiğinde işler değişiyor. bir tarafta ezilen halk gerçeği, diğer tarafta ise haybeye sallayan sömürge şakşakçısı aciz zihniyet... sonu gelmez bir çelişkiler yumağı. doğru ya, ezilen ne de olsa türklerdir; sonuçta onların askeri ölür, kürtler askerlik yapmaz, dağda ölenler de zaten insan değildir... uzattıkça lastik gibi uzar bunlar. bazıları devrimcilerle faişistleri aynı kefeye koyar oldu; bunun üzerinden saçma sapan demogojiler yapar oldu. kürt çocukları işkenceler görürken, yaşları kadar kurşun yerken bunu sormuyordunuz, suçsuz yere askerin mayınına basarak ölen çocukların ölümlerine göz yumuyordunuz, sınırda kaçakçılık yaparak geçimini sağlayan çocukları tararken bunu haklı gösteriyordunuz; peki, bunları saklamak en alçakça demogoji değil midir? münevverin başı kesilmiş diye aylarrca haber oldu. kusura bakmayın bu olay acı ama kürtlerin yaşadıklarının yanında, bu adli olayın haber değeri bile yok. ohallerde 5 bin insanı faili meçhul katledin, sonra da gelin ''efenim, ahmet türk'e atılan yumruk da demokratik tepki'' deyin. kusura bakmayın taş atan çocuklar bir tepki üzerine yapıyorlar bunu. başlatan hep siz faşistler oluyorsunuz... yalan mı? değil...
not: o yılmaz özdil denilen şahsa itaf edilmiştir... daha yazacaktım ama can sıkıntısı...
demogoji yapmada usta olan faşist, darbe şakşakçısı, geri, milliyetçi, yolda yürürken arkasına dikiz aynayla bakan saçma sapan insanlar topluluğudur. ülkemizde sayıları saymakla bitmez; eğer sayarsanız, tıpkı yıldızları saymak gibi, sonunu getiremezsiniz...
evet bir faşiste göre bu ülkede ahmet türk'e atılan yumruk demokratik tepki imiş, taş atan çocuklarla aynı seviyedeymiş. sen o masalları benim külahıma anlat!.. mantık devreye girdiğinde işler değişiyor. bir tarafta ezilen halk gerçeği, diğer tarafta ise haybeye sallayan sömürge şakşakçısı aciz zihniyet... sonu gelmez bir çelişkiler yumağı. doğru ya, ezilen ne de olsa türklerdir; sonuçta onların askeri ölür, kürtler askerlik yapmaz, dağda ölenler de zaten insan değildir... uzattıkça lastik gibi uzar bunlar. bazıları devrimcilerle faişistleri aynı kefeye koyar oldu; bunun üzerinden saçma sapan demogojiler yapar oldu. kürt çocukları işkenceler görürken, yaşları kadar kurşun yerken bunu sormuyordunuz, suçsuz yere askerin mayınına basarak ölen çocukların ölümlerine göz yumuyordunuz, sınırda kaçakçılık yaparak geçimini sağlayan çocukları tararken bunu haklı göçteriyordunuz; peki, bunları saklamak en alçakça demogoji değilmidir? amanda münevverin başı kesilmiş. kusura bakmayıun bu olay acı ama kürtlerin yaşadıklarının yanında, bu adli olayın haber değeri bile yok. ohallerde 5 bin insanı faili meçhul katledin, sonra da gelin ''efenim, ahmet türk'e atılan yumruk da demokratik tepki'' deyin. kusura bakmayın taş atan çocuklar bir tepki üzerine yapıyorlar bunu. başlatan hep siz faşistler oluyorsunuz... yalan mı? değil...
not: o yılmaz özdil denilen şahsa itaf edilmiştir... daha yazacaktım ama can sıkıntısı...
ülkücüleri görünce darwine inanmaktır. bir kendimize bakıyoruz, bir de onlara. ortada yanlış bir şeyler var. eğer allah insanı aynı atadan yaratmışsa bunlar neden bizlerden farklı? ne görgü, ne adap, insana dair hiçbir şeyleri yok. buzul çağda mamut avlayan adamları anımsatıyorlar. beyinlerine ne yerleştirsen onu yapmaya programlanmışlar. ama bir şartla: yapılacak şey bireysel çıkarlarına hizmet edecek. aksi taktirde yapmıyorlar. kısacası, insana dair hiçbir özellik barındırmıyorlar. burdan darwin amcaya selam ederim...
ne olduğu konusunda bilim araştırma yapmaktadır. engelli bir erkek ve ona dadanan 20 mhp'li. bu garip ve manidar bir ilişki biçimi. dünya üzerinde ilk ve tektir. bu ilişki çeşidinin adı ne olabilir. ne ensest, ne oral, ne anal, ne biseksüel, ne homo, ne lezbiyen. bunu yapan insan olamaz, aslında bu süreçten sonra mhp'li olan samimi anlamda, gerçek anlamda vatansever olamaz...
bir gerçektir. milliyetçilik yapanları yüzeysel olarak değerlendirdiğimizde kafalarının odundan başka hiçbir şey olmadığını görürüz. zaten günümüzde milliyetçilik yapanlar genel hatlarıyla kitap okumayan, cahil cühela olduğu için, kapitalist bireyci anlayışı içselleştirdiği için bir gün gerçek anlamda milleti savunma görevi üstlenirlerse korku ve panik ortamında akıllarını yitirip psikolojik travma geçirebilirler. gerçel olarak vatanın bekasını düşünmezler, sadece kendilerini tatmin ederler. yalan mı? değil... aranızda kendi bekası dışında bir beka düşünen millityetçi gören varsa söylesin.
aslına bakılacak olunursa, osmanlı'nın fransız devriminden önce türk devleti olarak anılmaması, fransız devriminden sonra ortaya çıkan milliyetçilik ve bu milliyetçiliği yapan türk ırkı dışında bütün unsurlar an itibari ile osmanlıyı türk devleti olarak adlandırmaktalar. ittihatçılar tam anlamıyla türk değildi, ırk olarak türkçülüğü benimsemiş müslümanlar idi. zira türklük türkiye konjüktüründe kozmopolit bir yapıdadır, ve bu yapı hiç kimsenin gerçek türk olarak kendilerini nitelememeleri gerektiğinin kanıtıdır. bilindiği üzere osmanlı döneminde ümmet anlayışı mevcuttu ve savaşsız bir şekilde bütün müslüman alemi kendilerine bağlanmıştı. bu müslümanlık unsururunun verdiği rahatlıkla birçok ecnebi ülke feth edilmişti. bir diğer taraftan değerlendirecek olursak; türklük ilk olarak anadolu'ya gidiğinde eğer müslümanlık unsuru olmasa idi, şu an anadolu'da türk diye bir şeyde olmayacak idi. anadolu türklerin anayurdu değildir. aslında anadolu'da safkan türkte kalmamıştır. yani özüne gelecek olursak türkiye'de devlet milliyetçiliği dışında ırka dayanan şoven bir milliyetçilik saçmadır. mhp örneğinde olduğu gibi. osmanlı milliyetçi olarak değerlendirilirse sadece padişahların milliyetçilik yapması gerekir. özellikle osman bey'in akrabalarının. gerisi boş insanlardır, kendilerini boşuna avutanlardır.
edit: işte milliyetçilik: mhp'linin biri engelli birine 20 kişi eşliğinde tecavüz etmiş. bunlar mı sizin vatanseverler? bir tane de iyi çıkma mı kardeşim? yok... geçmişte çıkmışmı ki şimdi çıksın. ben olsam partiyi kapatırdım. bir tanesi de havlamıştı.*