içerisinde bulunduğu tüm ruhsal ve fiziksel çevrelerin berbat ötesi olduğunu ifade etmek için kullanılan deyim.
ülke ve toplum olarak bokun içindeyiz ne yazık ki, herkes oturuyor, hoşuna gitmeyen ya da işine gelmeyen ideolojiler ve temsilcileri ile ilgili veriyor veriştiriyor, sövüyor sövüştürüyor ama üzerine düşen ufacık bir sorumluluğu bile yerine getirmiyor.
alkollü araç kullanıyor, çoluğu çocuğu kadını kızı istismar ediyor, 1 2 yaşındaki çocuğunu bırakıp başka adama kaçıyor, öğrencisiyle duygusal münasebet kuruyor, ihaleye fesat karıştırıyor, kendi adamlarını tanıdıklarını torpilleme yoluyla hak edenin önüne geçirtiyor, ya her şeyden vazgeçtim, döneceği sapağa dönerken sinyal vermiyor...
sonra da iktidar muhalefet devlet parti eleştiriyor.
sen kimsin ki bulunduğun koşullardan daha iyisini istiyorsun, hak ettiğini düşünüyorsun. koşulları yaratan senin orospulukların değil mi?
antep adana yolunda bir at ile araba çarpışmış, atın ön camdan giren kafası şoförün kafasını da yanına alıp arka cam ve bagajı parçalayarak dışarı çıkmıştı.
mustafa kemali mi kurtarırsın, hazreti muhammedi mi?
ya sen ne yiyor içiyorsun da koca bir dinin peygamberiyle belki de dünyanın en zeki adamını kurtaracak kıvama geliyorsun.
böyle bir kafa güzelliğini tarih yazmamıştır...
önce bi kendi boklu götünü kurtarıp okulunu bitir, iş güç sahibi ol da sonra kimi kurtarırım, kimi kurtarmam diye düşünürsün
ayrıca belirtmek isterim ki, ikisi de denize felan düşüp zor durumda kalsa, en son yardım isteyeceği adam bile olmazsın net...
uzun ve yorucu bir mecburi yolculuktan sonra, insanın kendine ait mekanındaki ilk 1 saatidir.
herkes farklı şeyler hissediyordur illaki. evin düzenini bile unutmuşum ben, hiçbir aradığımı ne bulabiliyorum ne de etrafı toparlayabiliyorum. hiç mi gelmeseydim acaba diye ciddi ciddi düşünmüyor değilim...
yaklaşık 40 saniye önce başıma gelen garip durum. hayır arkadaş, 60 yaşında kadınsın, sanane maçtan kupadan, kim yenildiyse yenildi, kime ne olduysa oldu. hayretler içerisindeyim gerçekten...
bazıları hayata öyle bir başlangıç yapar ki, sonucu ne yazık ki böyle olur.
sonrasında hayat geçip, yaş ilerlediğinde bir anda yaşlandığınızı hissedersiniz. lakin hala aklınızda orta halli bir sokakta yaşıtınız olmayan çocuklarla top oynama, bisiklete binme hayalleriniz hala yerli yerinde duruyordur. buna büyümeden yaşlanmak denir.
6 7 yaşında her işini kendin yapmak zorunda olduğun, sürekli ihlal edilmemesi gereken büyüklerin koyduğu kurallarla yaşamak zorunda kaldığın, bunların tamamının senden 134234123412341234234 yaş büyük insanlar tarafından büyüdüğünde aç kalmaman için gerekli olduğunu söyledikleri bir başlangıcın sonucudur.
en ironik tarafı da, sana birileri ders anlatıp kuralların ne kadar önemli olduğunu anlatırken, sen akşam yemeğinden sonra yemekhaneden ekmek kaçırıp, gece onu yemek için heyecanlı planlar yapıyor olmandır.
durup dururken, insanların söylediklerine, tiplerine, ifadelerine bakarken, bir anda insanlara karşı gelişen muhabbetsizlik duygu durumudur.
nedendir bilinmez, hiçbir insan ilginç, çekici ya da imrenilesi gelmiyor artık, kimse karşınızda bir anlam ifade etmiyor. sanırım ruhen ömrümü bu dünyada doldurdum ben artık...
Fenerbahçe spor kulübü başkanı aziz yıldırım yerine ali koç olsaydı olaylı fener Beşiktaş derbisinden sonra federasyondan böyle bir karar çıkar mıydı sorusudur.
herkes diyor ki aziz yıldırım lobisi bu konuda büyük rol oynadı, eğer başka birisi olsaydı bu karar hükmen Beşiktaş galibiyeti olarak çıkardı.
acilen cenazesine katılabilmek için yola çıkmam gereken ve insanlığımın son zerrelerini de kendiyle birlikte toprağın altına, öbür tarafa götüren büyük usta şairimizin ölümüdür.
ne yazık ki, Müslüman ahalide sıkça görülen içler acısı durum.
islamiyetin vicdan ve akıl dini olduğundan bihaber, sadece iyiliği ve doğruluğu elde edeceği kazanımlara endekslemiş, vicdanını geliştirememiş insan davranışıdır.
kendisi jetsky ile kızlarla turlarken günahı sevabı düşünmüyor. kendi günahını sevabını düşünemeyen adamın aklıyla cennete gitmeye çalışıyoruz. (bkz: allah ıslah etsin) başka bişey diyemiyorum...
ne yazık ki çağın hastalıklarından biri haline gelmiştir.
elbette tüm kadınlar hayatlarını sürdürürken hiçbir erkeğin verdiği kararlara ve maddiyata doğrudan muhtaç olmamalı, edilmemelidir. fakat bunu yaparken de etrafını kırıp döken, sürekli kendi yaptıkları yargılanıyor zanneden, her durumda kendi dediği olsun diye kırıp parçalayan, hedef ve amaçları doğrultusunda hiçbir değer yargısını gözönünde bulundurmadan hareket eden bir canlı haline bürünmemelidir.
ciddi manada etrafımdaki bayan arkadaşları inceliyorum, birçoğunda garip takıntılar, ben burdayım farkedin havaları, müthiş bir gerginlik, inanılmaz bir kendine zulüm...
yapmayın bunu kendinize, dünyanın güzel bir yer olmasının belki de tek temel sebebi olan sizlersiniz, beğenilmiyor musunuz! sallayın tekmeyi gitsin. eziliyor musunuz! adam yerine koymayın bitsin. üzülüyor musunuz! üzün anlasın...
kadın koruyan, seven, sevildikçe güzelleşen, yöneten, idare eden, doğruya sevkeden ve varoluşun temel sebebidir.
kadın öğretmendir, doktordur, polistir, sevgilidir, annedir, eştir.
kadın bu dünya üzerindeki mantık ve duygu harmanını yapısı itibariyle en mükemmel biçimde yapabilecek canlıdır.
kadın yırtıcı hayvan değildir. kadın dediğin mirim, allahın yaratırken özendiği, tek canlıdır. çünkü; kadın insanın bir üst modelidir...
şöyleki: 11 kasım tarihi iyi parti için çok önemlidir ve hatta kuruluşları için seçtikleri tarih olmuştur.
11 kasım tarihi Fethullah gülen amcamızın da benim doğum tarihim dediği kasım ayının onbirinci günüdür. düşünün bakalım sebebi ne!
partinin kuruluş aşamasında fetoşun paylaştığı resim ve videolarda: 11 kasım gününe atfen hazırlanmış dekorasyon ve yazılar net bir biçimde görülebilir. o zamanlar partinin kuruluş zamanı ekim ayına çekilecek diye ortalığa çıkan meral hanım, sonrasında hiçbir açıklama gereği duymadan partisinin kuruluş tarihini 11 kasım 2017 olarak açıkladı ve milletin gözünün içine baka baka fetöye partisini peşkeş çekeceğini hepimize gösterdi.
kurucu üyelerinin yarısından fazlası cemaat abilerinin elinde yetişmiş gençlerden ve kallavi fetö üyelerinden oluşan bu partide muhafazakar milliyetçi kim var ben bulamadım.
ancak düşünmek yerine sadece karşıt görüşe saldırabilenleri kandırabilirsiniz bunlarla! azıcık düşünen sizin ne olduğunuzu anlayacaktır.
bir de çıkmış benim fetöcü olduğumu ıspat edemeyen şerefsizdir diyor.
şimdi bunlara bakınca sen fetöcümüsün, değil misin?
eğer bunların yarısı bile doğruysa şerefsiz kim?
edit: adalet ve kalkınma partisi 2002 yılı kasım ayında iktidar olduktan sonra, fetö en debdebeli günlerini yaşamış, tüm devlet ve milli imkanlar önlerine serilmiştir. yani fethullahçı terör örgütünün bir önceki ve en güçlü ayağı bu iktidar olmuştur.
2011 Türkçe olipiyatlarında sayın cumhur başkanının "vatanın seni özledi gel" şeklindeki yakarışını, bakanların sırayla amerikaya gidip el öptüğü organizasyonları, bir telefonla sınavsız devlet memurluğuna atanan insanları unutmadık.
şimdi bu kazanımları tekrar sağlamak için iyi parti diye bir sirkin içerisine dahil olmaya çalışıyorlar. kanıtlar ortada, herşey net.
birileri de çıkmış saçma salak yorumlar yapıyor. tabiyki yapacaklar, çünkü daha işe giremeyip hakkı olmayanı yeme sırasında çok fetöcü var...
türkiye siyasetinde kendine alan açmakta ve bulmakta zorlanan fethullahın adamlarının ortak bağlantıları kullanarak küçük küçük fitillediği birleştirme uğraşısıdır. bakalım zaman ne gösterecek.
her daim sözlüklerde bulunan, sadece siyasi içerikli yazılar yazıp sürekli karşıtı olduğu ideolojinin destekçisi insanları ağır bir dil ile eleştiren, biraz gergin, azıcık atarlı, kibar ve nazik görünmeye çalışırken komik durumlara düşen,
hiç kaka yapmıyormuş gibi davranan, hiç sevişmeyecekmiş izlenimi bırakmak isteyen, heyecanlı, kimliğini ve varlık sahasındaki yerini sadece ideolojisiyle göstereceğini zanneden,
mutlaka bunların yanında bir de takım tutan, rakip takım sözlükçüleriyle sürekli küfürleşen, bunlardan başka hiçbir işi gücü olmayan garip tiptir.
10 12 gündür kesintisiz ve aralıksız şöyle takip ediyorum tüm entrylerini bu kardeşlerimizin, gerçekten yazık! yalan ve rianın bu kadar kolay yapılabildiği bir devirde, tüm hayatlarını bir ideolojiymiş gibi yaşıyorlar. yapmayın lan bunu,
dün gitti, bu gün gidiyor. yarın da gidecek. akıllı olun biraz...