bazen gerçekten insana kendini sorgulatabilecek olaydır. şahsen bugün tam 2 saat boyunca başka bi arkadaşımla yazıştım whatsapptan. işin tuhafı o da fark etmedi. gayet normal cevaplar verdi falan. iyi değiliz galiba.
vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan
vatan hainidir solcular.
yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla,utanmayın sıkılmayın.
(bkz: nazım hikmet-vatan haini)
bi insanın gözünün içine bakarak yalan söylerken çok tuhaf hissediyorum. bi insan gözümün içine bakarak yalan söylediği zaman daha bi tuhaf hissediyorum.
ingilizce-türkçe çeviri sınavı,önümüzde eşek kadar paragraflar var
-host neydi la host?
+(fısıldayarak) ev sahibi dedim ben
-haa taam eyvallah
+(iç ses) bi kerede anladı la helal olsun
sınavdan sonra
+sen anladın demi host u?
-hee efsane değil mi işte host u gördüğüm yere yapıştırdım efsaneyi
+iyi bok yedin ev sahibiydi olm o. sen bu sınavı geçersen efsane olursun yeminle.
evet,oldu,koca koca 5 paragrafta en az 8-9 yerde host kelimesinin geçmesine rağmen,parçanın anlamı tamamen değişmiş olmasına rağmen bu kulağı güzel arkadaş efsane oldu. iyi ki de oldu *
sahip olduğum bi çok şeyin mimarısın evet ama bunları kullanmama izin vermedikten sonra pek bi şey ifade etmiyo. bin bir zorlukla,yoklukta okuttuğun üniversiteden şimdi kötü bi şeymiş gibi bahsediyosun. benim hayatımı adayacağım mesleği yapmamam için elinden geleni yapıyosun. anne memur olmak istemiyorum,hayatımı küçücük bi ofisin içinde,seneye bu gün ne yapacağımı bilerek sürdürmek istemiyorum ama anlamıyosun bi türlü. hayatımı kontrol etmeye çalışmandan nefret ediyorum. her şeyimi bilmek istemenden de.kendime ait bi alan istiyorum anlamıyosun. nefes alabileceğim,istediğim zaman gidip gelebileceğim,rahat rahat istediğim her şeyi söyleyebileceğim bi alan. bırakmıyosun anne. yıllardır sırf sen öyle seviyosun diye kestirmedim ben o saçlarımı bilmiyosun bile. ama yeter artık. 25 yaşındayım ve farkına varman için her şeyi yapıyorum artık. evet,sen olmadan huzursuzum,hep bi tarafım sende kalıyo ama biz bir arada yaşamayı bilmiyoruz galiba anne. robot değilim ben. sen de sahibim değilsin,annemsin. zor olacak bu saatten sonra bunları öğrenmek,ikimiz için de. ama mecburuz anne. yokluğunu düşünemiyorum bile,başa çıkamam muhtemelen ama bi nefes alayım artık nolur ikimize de yapma bu kötülüğü artık. seviyorum seni.
eğer bu kız turist rehberiyse, grubu toplamak için evden sabah 4 te çıkması gerekirken 4 buçukta otobüs şöförünün telefonuyla uyanıyorsa ne giydiğine, saçına başına bakmadan bi hışımla evden çıkan kızdır. bu süre bazen 1 dakikaya bile düşebilir. o derece yani.
2.5 litrelik kola, en büyüğünden bol acılı cips, çiğ köfte, midye, portakal, fındık, fıstık vb. şeyleri televizyonun karşısında tüketirken uykuya dalmak. ya da mide fesatından 2013 e hastanede girmek gibi planlardır benim için.
5 ay önce tattığım duygudur. öyle bambaşka bi şeydir ki hiç bi şeyle kıyaslayamamaktır. gözünüzün içine baktığı o ilk an "hoş geldin yeğen, ne de güzel geldin" derken gözlerden sicim gibi yaşların akmasıdır. yanından ayrılır ayrılmaz özlemektir o süt kokusunu. ablanın pabucunu dama atmaktır. yaşanabilecek en güzel duygulardandır.
annemin gizli gizli facebook hesabıma girip mesajlarımı okuduğunu öğrendim. gün aşırı yapıyor üstelik. henüz kendisine bi şey söylemedim. olayı lehime çeviriyorum şu anda. çok yazıştığım bir kaç arkadaşa söyledim. artık annemin benim ağzımdan duymak istemediği şeyleri mesajlarımdan okumasını sağlıyorum. düşüncelerimi açıkça söyleyemediğim için daha doğrusu her seferinde kavga çıktığı için böyle bi yola başvurdum. ama bir süre sonra olayın boku çıkacağa benziyor. hayırlısı.