Açtı kollarinı romanoviç mahmudov, göğsüne dokunan küçük oğlu tunceroviç mahmudovdu. Şefkatle sardı romanoviç biricigini, tek varligini, kokladi..
Karısinı çin harbinde kaybetmisti, asla aklindan çıkmamisti o yerden bitme, acıma duygusundan yoksun çekikler. Bu konuda onlara dargindı.
Tunceroviç bağirdı; baba kımız içek! "Tuncer dur allahinı seversen, zaten orta asya karısık" dedi icinden romanoviç.
Sonra hayata olan küskünluğü, yoksulluģu, hatunundan yoksunlugu, tuncer ile çekilen yalnizligi geldi aklina.
Tuttu elini oglunun, dogru komşunun atından süt çalmaya..
insanların yerine de düşünüp ona göre haraket etmeyi görev edindim. Birinin eksik bir yönü varsa bunu kendimi alçaltarak bertaraf etmeyi seviyorum.
insanlar övgüyü seviyor, bu onlar için mukaddes bir müessese. Onları övüyorum.
insanlar faydaya çok önem veriyorlar, ne kadar manevi bir doyum gerekse de insanlar maddesel yarara tav oluyorlar. Bunu sevmiyorum.
insanlar çok karakterliler, bir değil iki değil çok; hele ki din-ahlak-zevk üçleminde. Bu konuda onlara kırgınım.
insana nasıl davranmamız gerektigi konusunda eksiğiz. Bilincsiz bir toplumuz; çocuğa adenozin trifosftattan bir fosfat eksiltmek yerine ahlak, adabımuaşeretkuralları öğretimi yapılabilir. Büyüklere sövmüyor küçükleri dövmüyorum.
Insanlar bol keseden sallamayı seviyor. ilk müzayaka halinde kaçıyorlar. Bu hiç hoş değil.
Sözlükte abazanlık konusunda biraz zayıf kalan ben bile bu geceki durgunluğun etkisi altında içime gömüldüm, ruhum 3 yaş ihtiyarladı, klavyem yazmak istemiyor.
Hep bir basamak yukarısıdır, hep az ötededir, hep uzaktadır.
Uzaklar yakın kılındığı vakit bir andir, an sonrası zaman geride kalmiştır. Buna mutluluğun geriye yürümezliği diyebiliriz hatta.
Lisedeyken psikolojik olarak ağır çöküntüler yaşamıştım, 13 yılın çocuksuluğunu almıştı lisede yaşadığım 4 yıl yurt hayatı.
Kafayı kemirmiş gibiydim, uzun süre kimseyle konuşmamıştım, sadece sorulan sorulara cevaplar vererek gecti uzun zaman. bir zaman sonra insanlarinin yüzüne bakamaz oldum. Gözlerimi kaçıriyordum devamlı.
Şimdi yavaş yavaş düzeliyorum, buna çalışıyorum.
O zaman görmüstüm insanların iyi olmadığını; insan insanin kurduymuş meğer. Bu hakikat yüzüme çok kez vuruldu devaminda.
Insanlardan uzaklasmistim, evvelden şen şakrak, şaklaban olan ben. Yasamak merakini, hayat arzusu, coşkunluğunu yitirmistim sanki.
Cok kez ezildim.
Bir zaman sonra kendimle konusmaya basladim, kafamda numaralara kişilikler verdim onlari oynattim. 1, 2 yi seviyor, 3 muhendis, 4 emekli albay, asker olan 2'nin komsusu vs. ve türlü maceralari.