bunu yapan insan, karşısındakinin sevgisine güveniyordur. karşısındakini çatır çatır kırar nasılsa seviliyorum der. bir gün, kırdığı kalp kendisine buz gibi olduğunda öyle sert bir şekilde götünün üstüne oturur ki bu insan kendine gelir. yani umuyorum gelir.
şiddet görmeyeceği, tecavüze uğramayacağı garantisinin olmamasıdır. aynı zamanda iş bulmak yönünden daha az sıkıntı çekmesidir.
erkekler tarafından daha özenle dinlenilmesi, kendisine daha fazla fedakarlık yapılmasıdır. kendisinden daha az güzel olan yakın kız arkadaşının hoşlandığı erkeğin, kendisinden hoşlanmasıdır.
güzel olduğu için peşinde koşan erkek sayısının fazla olmasıdır. zengin ve yakışıklı bir erkekle evlenebilme potansiyelinin epey yüksek olmasıdır. yaptığı hataların, yanlışların erkeklerin gözüne tatlı, şirin, sempatik olarak görünmesidir.
ha oldu ki evlenemedi, belli bir zaman sonra kendisine ‘o kadar güzel ama evde kalmış’ cümlesinin söylenme ihtimalinin yüksek olmasıdır.
ne kadar çok saf davranmışım. büyüdükçe, insanlara olan güvenimi azaltacağım yerde yaşadıklarımdan ders almamış, yine devam etmişim.
cesur olamamışım. başımı öne eğmişim. kimse bilmesin diye, kimse ayıplamasın, kimse sormasın diye köşe bucak kaçmışım.
gereksiz yere duygusal olmuşum. gereksiz yere üzmüşüm kendimi, yıpratmışım, ağlamışım. hayatın beni yönetmesine izin vermişim ama bir defa bile ben, hayatımı kontrol etmeye yönelmemişim.
susmuşum, sustukça daha çok ezilmişim. ezildikçe daha çok kaçmışım. kaçtıkça daha çok sessizleşmişim. sesimi çıkarmamışım. şimdi ise kendime bile kalmamışım nerdeyse.
yaşım büyüdükçe içimdeki çocuk daha çok dayak yemiş. en kötüsü de bi köşeye çekilip ağladıktan sonra yine kaldığı yerden aynı şeylere kanmaya devam etmiş. “Böyle gider mi?” dememiş hiç. Sen de karşına alıp o çocuğu konuşmamışsın bile. Şimdilerde aklın başına gelmeye başlamış. “yolumuz uzun. pes etmeye gerek yok.” diyebilmişsin kendine, buna da şükür.
ha burada paso fotoğraf paylaşıp dururlar. birileri pohpohlasın falan deyu. ne kadar açız sevgiye, ilgiye. ara ara giriyorum bakıyorum sözlüğe, her girdiğimde de sözlük yazarlarının illa bir yerlerini paylaşma merakı var.
ahah lan millet kafayı yemiş. eli, ayağı, dudak şekli ile önemsenmek isteyenler var ya.
arkadaşlarıyla oturup, mahalle karısı gibi dedikodu yapmaya vakti olmayan kız da olabilir pekala.
her boku bi siz biliyorsunuz. bi siz süpersiniz. ayy ben gülerim buna. özel sektörde çalışan bi insan sabah 8 de evden çıkar sonra götünden kan alınana kadar çalıştırılır. ki bu takriben akşam 8 i bulur.
eve gelene kadar zaten yolda geberecektir. o halde de spor yapmaya vakti olmayabilir.
hatta bence iş yerinde o kadar kalori harcayacağı için eminim bi spor yapandan daha fazla yorulabilir. iş yerinde oturduğu yerden popo büyütenleri saymıyorum.
hesap makinasından hallice bir kamerayla ellerindeki ojeden başka diğer yerlerinin de fotoğrafını koyabilecek kızdır. hatta şöyle diyeyim, parmaklarındaki ojesi belli olmayan kızdır.
arkadaşlar, bu kadar mı ilgiye açsınız? gerçekten ananız babanız size evde hiç mi sevgi vermiyor?
ojeli parmakta ise kol, beden vs. bir yer gözükmüyor. Ya cidden ilgiye aç olduğunu düşünüyorum böyle insanların.
hoş senin sorunun gözükse de bana ne ya neyse.
edit: ha pardon, elindeki hesap makinasından hallice de değil, iphone imiş sanırım. arkadaşlar eğer ayfon denilen aletin fotoğraf kalitesi buysa bok gibiymiş.
hem kazıklanmış olan hem de ojesi belli olmayan kızdır.
Bunun en güzeli küçük kız kardeşle oluyor. Teklif edişi bile güzel. Gece yarısı, "abla korkuyom, beraber uyuyalım mı?" diye uyandırılıyorsunuz. Sonra, sıcacık yatakta kardeşinizle mışıl mışıl uyuyorsunuz.
Tabii lan manyak mısın? bi kere uludağdakiler aşmış. anket olayında bence bir numaralar. bak bakalım, ekşide var mı o kalite? Burada "sözlük yazarlarının burun deliklerinin çapı" diye bile bi başlık olabilir.
Ne sandınız, boru mu? Ulu ulu. ayrıca, kimsenin reddedemeyeceği bi şey var ki; uludağ'ın sol frame'i, tüm sözlükleri sallar atar. bilgi yuvası olum. her dakika, oluk oluk bilgiler akıyor sol framede. Peki ekşide bu var mı? yook. adamlar anca, gündemdeki olaylara dair yorumlar yapsın. halbuki, biz ergen kızların hayran olduğu adamları, burun estetiği olmuş sözlük yazarlarını ve bunun gibi şeyleri merak ediyoruz. bunlar, önemli şeyler.
bi ekşiye bak, bi de uludağa. Peeh. ekşi'nin, uludağ seviyesine gelebilmesi için daha çok çalışması lazım...
Normal bi isteği olan kız işte, ne var bunda? Hatta bi tanesi arkadaşımdır.
Lise mezunu ama hem yakışıklı hem de doktor bir erkekle evlendi. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmuyor. Evde yatıyor paso.
Sanki üniversite mezunu herkes çok matah. Sol frame'den belli oluyor işte.
Senin uzun bacaklı, seksi, güzel kız için salyaların göl olurken victoria secret mankeni gibi kız isterken her şey normal de; herhangi bi kız da doktor bi koca isteyince mi sorun?
Gerçekten sınırları zorlamak bu oluyor herhalde. Cidden bu kadar mı işsizsiniz? Bu kadar mı ilgiye açsınız?
Yani, akıl mantık almıyor. Nickten yaş tahmini yapıp ne olacak? Amaç ne? Ulan bari bi amaç olsa gam yemicem. Koskoca sözlük yazarlarının doğum tarihi diye zaten birton anket başlığı var.
Neden hala bu kadar amaçsız, niteliksiz bi uğraş?
Forum oyunları falan var. Bi bakın isterseniz. Hani burası sözde sözlük ya. Komedi ya. Ahaha.
Çocuk eve gelip babasına : "baba, matematik hocamız seni görmek istiyor" der.
babası "ne oldu?" diye sorar.
"7 kere 9 kaç eder diye sordu, ben de 63 dedim. ardından 9 kere 7 kaç diye sordu, ben de arasındaki fark ne amına koyim dedim." der.
babası; "arada ne fark varmış ki?" der babası ve kabullenir : "peki giderim"
ertesi gün çocuk eve geri gelir ve sorar "baba gittin mi okula?"
"henüz değil" der babası.
çocuğu da "o zaman geldiğinde beden öğretmenini de görmen lazım" der.
"neden" diye sorar babası.
"bugün beden dersinde, sol kolumu kaldırmamı istedi. kaldırdım. sağ kolumu kaldırmamı istedi, kaldırdım. sonra sol ayağımı kaldırmamı istedi, yaptım. sonra da sağ ayağımı kaldırmamı istedi; ben de "yarrağım üzerinde mi durucam?" dedim.
"tabiki" der babası. "tamam gidicem"
ertesi gün çocuk tekrar gelir "baba gittin mi okula?"
babası: "henüz değil"
"gerek kalmadı, okuldan kovdular beni"
babası: "neden kovdular oğlum seni?"
"beni müdürün odasına çağırdılar, matematik öğretmeni vardı, beden öğretmeni vardı, bir de tarih öğretmeni vardı."
"tarih öğretmeni ne bok yemeye gelmiş amına koyim oraya?" diye sorar babası.
oğlu da: "ben de aynısını sordum"
En kritik yaştır. 27-30 vs. Hikaye. Bir kere 24 yaş demek artık hayatın o laylaylom dönemine ufaktan bir el sallayış, hayatta kalma çabası, bi yerlere gelebilmenin başlangıcıdır. yoksa27-30 vs. zaten hayatını belli bir düzene oturtmuşsun oluyorsun. ama bu yaşta belli bir düzen kurmaktasın. o yüzden biraz sıkıntılı bi yaş... sıkıntıdayız biraz, bilemiyorum altan.
Kolu kıllı kızlara laf sokar. Göğsünden fışkıran kıllar neredeyse ağzına girecektir ama o, "ıyyy, kolları kıllı kezbaaan" diye yeri göğü inletir. Halbuki ayı postundan hallice sırtına dönüp bakmak aklına gelmez.
Uzatarak pencereden sarkıtacaklardır. Size ne? allah allaah yaa.
Ne kol kılıymış arkadaş. La bu kadın milleti size ne etti? Sizin sırtınızdaki, göğsünüzdeki, göbeğinizdeki kazaktan hallice halinize kimse kalkıp laf etmiyor. Bunlar takmış kol kılına.
isterse alır istemezse almaz. Çok rahatsız oluyorsan, tut kolundan götür epilasyon merkezine, ver parayı.