bugün

ben bu yazıyı kendime yazdım

ne kadar çok saf davranmışım. büyüdükçe, insanlara olan güvenimi azaltacağım yerde yaşadıklarımdan ders almamış, yine devam etmişim.

cesur olamamışım. başımı öne eğmişim. kimse bilmesin diye, kimse ayıplamasın, kimse sormasın diye köşe bucak kaçmışım.

gereksiz yere duygusal olmuşum. gereksiz yere üzmüşüm kendimi, yıpratmışım, ağlamışım. hayatın beni yönetmesine izin vermişim ama bir defa bile ben, hayatımı kontrol etmeye yönelmemişim.

susmuşum, sustukça daha çok ezilmişim. ezildikçe daha çok kaçmışım. kaçtıkça daha çok sessizleşmişim. sesimi çıkarmamışım. şimdi ise kendime bile kalmamışım nerdeyse.

yaşım büyüdükçe içimdeki çocuk daha çok dayak yemiş. en kötüsü de bi köşeye çekilip ağladıktan sonra yine kaldığı yerden aynı şeylere kanmaya devam etmiş. “Böyle gider mi?” dememiş hiç. Sen de karşına alıp o çocuğu konuşmamışsın bile. Şimdilerde aklın başına gelmeye başlamış. “yolumuz uzun. pes etmeye gerek yok.” diyebilmişsin kendine, buna da şükür.